Güncelleme Tarihi:
Günlük yaşamımızda var olan her olay, kimyanın ilgi alanına girer. “Kar yağsa da hava biraz ısınsa” derdi rahmetli dedem! Yıllar sonra kimya bölümünü kazandığımda, dedemin kurduğu cümlenin bilimsel altyapısının ne olduğunu öğrenmiştim. Kar tanelerinin oluşumunda atmosferdeki su buharının kristallere dönüşüm mekanizmasının ısıveren bir olay olduğunu köydeki dedelerimiz, ninelerimiz biliyorlarmış zaten. Sadece insanoğlu mu kimyayla ilgili? Cevap hayır. Karnı ağrıyan hayvanların farklı bitki ve ağaç köklerini kemirerek karın ağrısını dindireceği, kimyasalı tükürüğüyle özünü elde edebileceğini bilmeleri, hayvan âleminin de kimyayla iç içe olduğunu bize açıkça gösterir.
KİMYA AYNI ZAMANDA BİR SANAT DALI
Kimya yalnızca bir bilim dalı değil aynı zamanda bir sanattır. İnsanlığa hizmet etme sanatı. Giyindiğimiz giyeceklerden tükettiğimiz yiyeceklere, kullandığımız yakıtlardan olmazsa olmazlarımız ilaçlara kadar geniş bir yelpaze, kimya olmadan üretilemez, geliştirilemez. Doktorun önereceği ilacı, mühendisin kullanacağı çimentoyu/çeliği, çiftçinin yaralanacağı gübreyi kimya ilmi ile donanmış araştırmacılar üretir, geliştirir. Fizik, kimya, biyoloji ve matematik tüm bilim dallarının enstrümanlarıdır. Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman temel bilimlere çok önem verdikleri açıkça görülmekte, mühendislik alanında iyi olan ülkelerin temel bilimlerde de iyi olduğu gerçeği herkes tarafından bilinmektedir. İyi bilim yapmak iyi müzik yapmaya benzer. Bir orkestrada birbiri ile uyumlu ne kadar müzik enstrümanı varsa kulağa gelen ses o kadar güzelleşir, özelleşir. Aynı şekilde bir projede ne kadar farklı disiplinden bilim insanı yer alır, farklı gözlükler ile olaya bakılabilirse, o projeden hem çıktı elde ihtimali artar hem de elde edilecek çıktının katma değeri büyür.
DÜNYAYA HÜKMETMEK İÇİN KİMYAYA HÜKMETMEK GEREKİR
Günümüz dünyasında kimya, devlet politikalarını şekillendirme gücüne sahip bir bilim dalı olarak kendisini gösteriyor. Dünyaya hükmetmek istiyorsak, kimyaya hükmetmek gerekir. Periyodik cetvele baktığımızda gördüğümüz elementler evreni şekillendiriyor, o elementlere hükmetme gücü devletlerin gücünü doğru orantılı olarak arttırıyor. Uranyum elementiyle ilgili teknolojiyi geliştirmiş bir ülke, hem enerji sorununu çözebilir hem de sahip olduğu nükleer gücü uluslararası arenada kendini göstermek için kullanabilir.
“İnsana yapılan yatırım en değerli yatırımdır” felsefesi, özelde kimya biliminde vücut bulur. Bir cevherin yapısında yer alan demir elementiyle at nalı yaparak demirin kilogram değerini 10 TL yapmak da aynı demiri uzay teknolojisinde kullanarak kilogram değerini 1 milyon TL yapıp katma değerini logaritmik olarak arttırmak da bu bilim dalıyla uğraşanların elinde. Kimyacıların yoğun çalışmalar sonucu üreteceği bir ilaç, insanlığa yapılmış en büyük hizmet olmanın yanında ülke ekonomisine de yapılmış en büyük destek olma özelliği taşır. Temel bilimler alanlarında etkin-yetkin nesillerin yetiştirilmesi geleceğimiz için yapılacak en büyük yatırım. Ne kadar çok kişi kimya okumak isterse aralarından etkin ve yetkin bilim insanı çıkma olasılığı da o denli artar. Katma değeri yüksek ürünler üretmenin en kolay yolu, o ürünleri üretecek, geliştirecek kimya bilimine gereken önemi vermek ve kimya bölümlerini çekici hale getirmekten geçer. Günümüz ve geleceğimiz arasındaki köprü, ayaklarının temel bilimler olacağı bilinciyle ülkemizde son yıllarda atılmış güzel adımlar var.
TEMEL BİLİMLERE TALEBİ ARTIRMAK
Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK), aralarında kimya bölümünün de bulunduğu temel bilimlere talebi arttırmak ve bu bölümlerin çekiciliğini güçlendirmek için hayata geçirdiği YÖK-TEBİP programı, güzel bir hamle. Temel bilimlerin her birine yapılacak yatırımın tüm bilim dallarının temelini sağlamlaştıracak birer girişim olacağı bilinciyle açılan YÖK-TEBİP programıyla öğrencilerimizin bu programları tercih etmesi teşvik edildi ve özel bir eğitim almalarına imkân tanındı.
Yeraltı zenginliklerimizin ileri teknoloji ürünlerine dönüştürülme yolculuğunda, pestisitlerden uzak yüksek verimde tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinde kimyacılar olmazsa olmaz. Devletimizin milli hedeflerine ulaşılmasına yönelik ülke kaynaklarımızın verimli kullanılmasında büyük görevler üstlenecek kimyacıları, hem nicelik hem de nitelik bakımından arttırmak, geleceğe yapılacak en büyük yatırımlardan birisi. Bu artışı ancak kimyayı sevdirerek, özendirerek yapabiliriz. Sevmeden girilen bölümde öğrenilecek bilgi, beyinde yeni ufuklar açmak için kullanılamaz. Kimyayı sevmek için onun dilini bilmek şart. Ondan güzel cümleler kurabilmek için alfabesi olan periyodik cetveli iyi öğrenmek ve bol hayal kurmak gerekir. Her element bir harf gibi; onları anlamlı olarak bir araya getirince ilaçlar, icatlar ortaya çıkar. Bir ülkede kimya dilini konuşmayı bilen ne kadar insan varsa o ülke o denli kalkınmış, o denli güçlü olur. Hem kimya öğretmenlerinin hem de akademisyenlerin yapacağı çok basit aslında: Hayatın içinden örneklerle kimya dilini öğrencilere öğretmek, o dili kullanarak milletimize ve insanlığa ne denli hizmet edebilecekleri bilincini aşılamak. Taklitten uzak, özgün ve yenilikçi düşünme yetisi kazanmış bir nesil ancak geleceğimizi inşa edebilir.
PROF. DR. SEZGİN BAKIRDERE KİMDİR?
1 Haziran 1980’de Elazığ’da doğdu. Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden 2001’de mezun olduktan sonra analitik kimya anabilim dalında yüksek lisansını 2003’te tamamladı. 2009’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde doktora eğitimini tamamlayan Bakırdere, doktora eğitiminin bir kısmını Kanada Ulusal Araştırma Merkezi’nde sürdürdü. 2012’de doçent, 2017’de profesör unvanını aldı. Uluslararası saygın dergilerde basılmış 106 yayına, iki kitaba, ulusal-uluslararası sempozyumlarda sunulmuş 129 bildiriye sahip olan Bakırdere, 2015’de seçildiği Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) asosiye üyeliğinin yanısıra 2018’de dünya genelinde 200 üyesi bulunan Küresel Genç Akademi üyeliğine seçildi. Bakırdere akademik hayatına Yıldız Teknik Üniversitesi’nde devam ediyor.