Güncelleme Tarihi:
Françoise Dolto (1908-1988) “Ergenlik ikinci doğumdur. Ergenler kabuk değiştiren istakozlara benzerler. İstakozlar kabuk değiştirme döneminde zayıf ve savunmasızdırlar. Ergenlik, bireyin zayıf ve savunmasız olduğu bir dönemdir.“ demiştir. İnsanın bu dönemde yaşadığı fiziksel ve duygusal hızlı değişimden dolayı, aile ve çevresinin bilinçli, özenli ve dikkatli desteği bireyin çevreye uyumunu destekler. Başka bir deyişle birçok yeniliğin, değişimin olduğu bu dönem çocuk için kaygı ve endişe yaratabilir. Bu dönemin farklılığı ve zenginliği dilimize de yansımıştır: Preadolesan, adolesan, buluğ öncesi, buluğ, ön ergenlik, ergenlik…
Ön ergenlik belirtileri kimi çocukta daha erken, kimisinde daha geç görünmesi doğal bir durumdur. Çocuğun ailesi tarafından vücudunda meydana gelecek değişiklikler (göğüslerin büyümeye başlaması, tüylenme, regl döngüsünün başlaması, sesin değişmesi, hormonal değişiklikler.. vs.) hakkında bilgilendirilmesi, doğru bilgiyi doğru kişilerden alması açısından oldukça önemlidir.
Ön ergenlik döneminde çocuklar kendilerinde ilk defa rastladığı cinsel değişimlerle ilgili kaygı duyabilirler çünkü bazı değişimleri sadece kendilerinde oluyormuş gibi algılarlar.
ERGENLİKTE DEĞİŞİM EVRENSELDİR
Ergenliğin başlangıcından sonlanışına kadar gerçekleşecek tüm fiziksel değişiklikler ve duygusal tepkiler evrenseldir. Ancak, her bireyde bu sürecin ne zaman başlayacağı, ne zaman sona ereceği, hangi uyum problemleri ile karşılaşacağı ve bu problemlerle nasıl başa çıkacağı kişisel bir süreçtir. Özel Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Servisi, tüm bu süreçle baş edebilmek için etkili iletişim yöntemlerini kullanmanın; çocuğun/gencin kendisini anlaşılmış hissetmesi açısından önemli olduğunun altını çizdi.
KENDİSİYLE BARIŞIK OLMASINI DESTEKLEYİN
Çocuk değişen-gelişen bedeninden hem utanç hem gurur duyma hislerini bir arada yaşar. Yetişkinler olarak, bu durumun farkında olmak ve çocuğun kendisini sevmesine, kendisiyle barışık olmasına yardımcı olmak büyük önem taşımaktadır. Özel Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Servisi bu dönemde görülebilecek ruhsal değişiklikleri şu şekilde sıraladı:
• Boyu, kilosu ve saçları gibi fiziksel unsurlar çok önem kazanır ve bunlarla ilgili kaygılar yaşanabilir. Bu gelişimlere bağlı olarak, cinsel farklılıklara, karşı cinse karşı ilgisi, merakı ve soruları artar.
• Sık sık odasına kapanma ve kapısını kilitli tutma isteği gündeme gelir.
• Ergenlik döneminde henüz kemik ve kas koordinasyonu tam olarak sağlanamadığı için çocukta bazı sakarlıklar ve beceriksizlikler oldukça sık görülebilir. Çocuğun göstermiş olduğu sakarlığa olumsuz davranış gösterirsek hem onun onurunu kırmış oluruz hem de ters tepkiyle karşılaşabiliriz.
• Bu süreçte çocuk başarısızlık ve hataları konusunda daha duyarlıdır. Uyarılara ve eleştirilere sert tepkiler verme, yani genel olarak bir sinirlilik ve gerginlik hali gözlenir.
ERGEN BİR BİREY İLE İLETİŞİMDE DOĞRU ZAMANLAMA
Ergenlik döneminde iletişimin çok önemli olduğunu belirten Özel Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Servisi, ebeveynlerin sakinleştikten ve öfkelerini dindirdikten sonra onunla konuşmaları gerektiğini; böylece daha olumlu bir iletişim kurabileceklerini belirtti. Bunun yanı sıra, aile içinde kuralların ve sınırların belirgin olması gerektiğini ve çocuğun öfkesini dışa vurmasıyla ilgili kabul edeceğiniz ve etmeyeceğiniz tutum-davranışların belirlenmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
SINIRLARDA TUTARLI OLUN
Aile bireylerinin kararlı ve tutarlı olmasının önemli olduğunu söyleyen Özel Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Servis, tutarsız davranışlar gençlerin/çocukların aklını karıştıracağını belirtti. Anne ve babanın çocuğuna bir konuda bilgilendirme yapacaksa ya da bir istekte bulunacaksa yahut çocuğun olumsuz davranışları hakkında konuşacaksa, sorun olduğu zamanı değil, etkili iletişim için sorunsuz zamanı seçmeleri gerektiğini söyledi. Özel Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Servisi, bir ergenle iletişim kurarken dikkat edilmesi gerekenleri paylaştı:
• Çocuğunuzla konuşmak için sakinleşmeyi bekleyin.
• Konuşma diliniz suçlayıcı değil, daha çok duyguları açıklayıcı olsun. “Ben” dili ile konuşun.
• Tutarlı olun.
• Kural ve sınırlarınızı belli edin.
• Beden diliniz hepsinden daha önemlidir.
Konuşurken bedeniniz çocuğunuza dönük olarak ve göz teması kurarak konuşun.