Güncelleme Tarihi:
Eğitim sistemlerinin odaklandığı konuların başında “öğrenci başarısı”nın arttırılması geliyor. Bu nedenle, okul öncesinden başlayarak ilk, orta, lise ve yükseköğretimde öğrenci başarısının istenilen düzeyde geliştirilmesi önemli. Ülkeler amaçlarına ulaşmak, ölçme ve değerlendirme sistemlerini geliştirmek için çalışmalar yapıyor. Türkiye de bunlardan biri. Eğitimde ileri düzeyde olan dünya ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türkiye’nin ölçme ve değerlendirme uygulamalarıyla ilgili atması gereken önemli adımlarının olduğu görülüyor.
DERS KİTAPLARININ SORU KALİTESİ DÜŞÜK
Çözüm bekleyen sorunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
1- Lise ve üniversiteye geçiş sisteminde kullanılan ölçme ve değerlendirme anlayışının okul eğitimini olumsuz etkilemesi.
2- Öğretmen yapımı ölçme araçlarının ve öğretmenlerin değerlendirme anlayışının, öğrenci başarısını belirlemede yetersiz olması.X
3- Ders kitaplarındaki soru kalitelerinin düşük olması.
4- Ölçme ve değerlendirmede önemli bir yere sahip yöntemlerin (performans görevleri, projeler, öz ve akran değerlendirme vb.) eğitim süreçlerinde kullanımının engellenmesi.
SOSYAL VE DUYGUSAL ÖZELLİKLER İHMAL EDİLİYOR
5- Teknolojideki değişmelerin sağladığı üstünlüklerin ölçme ve değerlendirme süreçlerine aktarılamaması.
6- Okulların sadece ders programlarındaki temel bilgilere odaklanması; öğrenci başarısında etkili olan işbirliği yapma, iletişim kurma, sorumluluk alma, özgüvene sahip olma gibi sosyal ve duygusal özelliklerin ihmal edilmesi.
TEST ODAKLI SİSTEM
7- Öğrenci başarısının belirlenmesinde çoğunlukla çoktan seçmeli testlerin kullanılması, öğrencilerin öğrendiğini kullanma fırsatı veren ölçmeler yapılmaması.
8- Öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerinin (yaratıcılık, eleştirel düşünme, işbirliği, iletişim becerileri vb.) gelişimine katkı sağlayacak performans görevi, proje gibi uygulamalara okullarda yer verilmemesi.
9- Okullarda öğrencilere verilen başarı puanlarının yalnızca karne notu olarak kullanılması, öğrencileri geliştirecek geribildirimlerin verilmemesi.
10- Ders içeriğinden kopuk ölçme uygulamalarının, öğrencilerin eğitim sonundaki kazanımlarını ortaya koyması açısından geçerliğinin olmaması.
Sorunları çoğaltabiliriz...
İyi bir ölçme ve değerlendirme sisteminin bu sorunları ortadan kaldıracak anlayışa sahip olması kaçınılmaz. Milli Eğitim Bakanlığı’nın çok geç de olsa kurma çalışmalarını yürüttüğü ölçme ve değerlendirme merkezleri, bilimsel ve doğru bir anlayışla yönlendirilirlerse sözü edilen problemlerin bir kısmını çözebilir.
YARINI GÖRMEK
Birçok bilim insanı; insanların bilgiyi öğrenme yollarını, geçmişteki ölçme uygulamalarını, geçmişte eğitimde gözlenen değişimleri ve eğitimde ölçme ve değerlendirmeyle ilgili bugün yaşanan sorunları ele alarak eğitimdeki ölçmelerin gelecekte nasıl olacağına ilişkin kestirimlerde bulunuyor. Buna göre insanoğlunun doğa ve toplum hakkındaki bilgilenmeleri, bilimsel yöntem ve teknoloji anlayışındaki gelişmeler gelecekte insanların kendi öğrenmeleri ve öğrenme ortamları üzerinde şimdi olduğundan çok daha fazla denetim sahibi olacaklarına işaret ediyor. Bu nedenle yakın gelecekte bireylerin bir alanda yetkin olması, vazgeçilmez üç özelliğe sahip olmasını gerekli kılıyor. Bunlar; öğrenme, anlama, öğrenilenleri bir araya getirerek yaşamda kullanma.
Eğitimde iyi bir ölçme ve değerlendirme anlayışını, bugünü ve özellikle geleceği düşünerek planlamak gerekiyor. 21’inci yüzyılın eğitim ortamları hakkındaki kestirimler, eğitimde yapılacak ölçmelerin, öğrenme süreci, öğrenme ortamı ve yaşamla daha iç içe olacağını ortaya koyuyor. Bu durum ölçmelerde kısa yanıtlı, çoktan seçmeli, boşluk tamamlamalı gibi geleneksel madde biçimlerinden sıyrılmayı, bireylerin bilgi ve becerileriyle bu bilgi ve becerileri bir araya getirecek gerçekçi problem durumlarına yönelmeyi gerektiriyor. Başarılı olarak tanımlanacak insan nitelikleri değiştikçe ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarının da buna uyum sağlaması kaçınılmaz. Bu anlamda günümüzde öğrenci başarısı, öğrencilerin okullarda edindikleri temel bilgi ve becerileri kendi özellikleriyle de ilişkilendirerek gerçek yaşamda kullanma gücü olarak tanımlanıyor.
PERFORMANS ÖNE ÇIKIYOR
Bu tanım, iyi bir ölçme ve değerlendirme sürecine bakışı da değiştiriyor. Bu anlayış okullarda “performansa dayalı ölçme ve değerlendirme uygulamaları”nı ön plana çıkarıyor. Bu bakış açısı kısmen açık uçlu maddelerle; çoğunlukla performans görevi, portfolyo ve projelerle ölçülebilir ve problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcılık, işbirliği, iletişim gibi özellikleri ön plana çıkarıyor. Standartları yüksek bir ölçme ve değerlendirme için bu anlayış geliştirilmeli ve biçimlendirilmeli.
Eğitimde bu anlayışa ulaşılması, gerçek yaşam becerileriyle ilişkili ve bilimsel bulgular açısından anlamlı bir ölçme ve değerlendirmenin de yapılmasını sağlayacak. İyi bir ölçme ve değerlendirmenin biçimlendirilmesinin kilit adımı bu olacak. Tüm bunların yanında, öğrencilerin başarısında etkili olduğu düşünülen ve 21’inci yüzyıl becerileri olarak adlandırılan sosyal duygusal becerilerin de ölçme ve değerlendirme sürecine dahil olması önemli. Öğrencilerin kendi öğrenmelerini yönetebilmelerine olanak sağlayan; özgüven, özyeterlik, problem çözmeye açıklık gibi duyuşsal; işbirliği yapma, iletişim kurma, zamanı yönetme, sorumluluk alma gibi sosyal özelliklerin de ölçme sürecinin içine çekilmesi iyi bir ölçme ve değerlendirme anlayışının vazgeçilmez koşulu olacak.
DEĞİŞİM ZAMANI
Ölçme ve değerlendirme anlayışında değişimin kaçınılmaz olduğu çok açık. Uluslararası öğrenci başarısını belirleme çalışmalarında (PIRLS, PISA, TIMSS) Türkiye’nin okuma, fen ve matematik alanlarındaki başarısı dünya ülkeleri arasında oldukça alt sıralarda. PISA 2015 verilerine göre, Türkiye 70 ülke arasında okumada 50’inci, fende 52’inci, matematikte ise 49’uncu sırada. Bu durumun bir kader olmadığı kesin. Eğitimde birçok konuda iyi yönde değişme olması kaçınılmaz. Türkiye eğitimde hedef alacağı iyi bir ölçme ve değerlendirme anlayışıyla birçok sorunun üstesinden gelecektir. Bu anlayışın vazgeçilmez elemanları şunlar:
- Öğrencilerin, öğretim sürecinde edindikleri temel bilgi ve becerilerini gerçekçi durumlarda kullanmalarını sağlayacak görevlerin verilmesi,
- Görev seçimini öğrencinin kendisinin yapmasına olanak sağlanması,
- Verilen görevlerin araştırma yapmaya dayanması,
- Görevlerin problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, işbirliği yapma ve iletişim kurma gibi üst düzey düşünme becerilerinin kullanılmasını gerektirmesi,
GERİBİLDİRİM ALINMASI ÖNEMLİ
- Öğrencilerin çalışmalarında yazılı anlatım becerilerini kullanması,
- Değerlendirmelerin proje tabanlı öğrenmeleri içermesi,
- Öğrencinin proje sunumunda birden fazla model, görsel, sunum tekniğini kullanması,
- Öğrenci başarısının belirlenmesinde dereceli puanlama anahtarlarının kullanılması,
- Öğrencinin çalışmalarında kendini ve akranlarını değerlendirmesi,
- Öğrencinin yalnızca öğretmenlerinden değil akranlarından da geribildirim alması.
Kısaca iyi bir ölçme ve değerlendirme uygulamasının nasıl olacağı, başta karar vericiler olmak üzere eğitim alanında çalışan, bu konuya kafa yoran herkesin üzerinde düşünmesi gereken bir konu. Ölçme ve değerlendirmenin biçimlendirilmesinde dünyadaki sosyoekonomik, kültürel, teknolojik ve bilimsel gelişmeler bir bütün olarak dikkate alınmalı.
YRD. DOÇ. DR. ÖMER KUTLU KİMDİR?
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Ölçme ve Değerlendirme Bölümü öğretim üyesi Ömer Kutlu, 2001 yılında aynı üniversite ve bölümde ‘yardımcı doçentlik’ derecesini aldı. 1984-1997 yılları arasında ÖSYM’de test ölçme ve değerlendirme uzmanı olarak çalıştı. Yurtiçinde ve yurtdışında test geliştirme çalışmalarının sorumluluğunu yürüttü. Milli Eğitim Bakanlığı’nın çeşitli birimlerinde test geliştirme ve öğrenci başarısının izlenmesi çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası eğitim araştırmaları çalışmalarına danışmanlık yaptı. Çeşitli kurum, kuruluşa madde yazma ve test geliştirme konularında eğitimler verdi, uygulamalı çalışmaların yürütücüsü oldu. Özellikle öğrenci başarısının geliştirilmesi, açık uçlu madde yazma, üst düzey düşünme süreçlerinin belirlenmesiyle okuduğunu anlama becerilerinin ölçülmesi konusunda okul ve il çalışmalarının sorumluluğunu üstlendi. İlgili konularda yayınlar yaptı ve proje çalışmalarına katıldı. Şu anda kuruculuğunu yaptığı Ankara Üniversitesi Ölçme ve Değerlendirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (ANKÜDEM) müdür olarak görev yapıyor.