Okumanın ne denli önemli olduğunun farkında mıyız?

Güncelleme Tarihi:

Okumanın ne denli önemli olduğunun farkında mıyız
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2022 10:03

Çağdaş yaşamın güvenilir ve güncel bilgiye ulaşmak için vazgeçilmez araçlarından biri olarak okuma son derece gerekli ve önemli bir eylem. Bu eylemi etkili bir biçimde gerçekleştiren bireyler çağdaş yaşamda kendilerine diğer bireylere göre çok daha iyi konumlar elde edebilir.

Haberin Devamı

Bunun arkasında yatan başlıca etkenlerden biri -her ne denli kısa sürede etkisi çok belirgin bir biçimde görülmese de- okumanın zihinsel gelişime olan eşsiz katkısı olarak öne çıkıyor. Çok sayıda ve çok çeşitli konuları içeren farklı türde metin ve kitapları okuyarak zihinsel gereksinimlerini karşılama yoluna giden bireylerin; sınıflama, sıralama, karşılaştırma, ilişkilendirme, düzenleme, örnekleme, çözümleme, birleştirme, neden sonuç ilişkileri kurma, problem çözme, değerlendirme, eleştirme ve yaratıcılık becerileri gibi zihinsel becerileri; bunun yanında sözcük dağarcığı, kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek kapasiteleri fark yaratacak derecede gelişme gösterir. Tüm bu gelişmeler de anlama becerilerinin gelişimine doğrudan yansır. Çünkü okuma ve anlama olgusu, okumanın teknik yönü dışında, genel olarak bu becerilerin ve bellek kapasitesinin gelişimiyle doğrudan ilgili. Bu bağlamda “Okuma anlama nedir?” sorusuna yanıt verilmesi yerinde olur.

Haberin Devamı

OKUMANIN ÖNCELİKLİ KOŞULLARINDAN BİRİ YAZMAK
Okumanın gerçekleşmesinin öncelikli koşullarından biri yazma ediminin gerçekleşmiş olması. Diğer bir deyişle olası okur kitleleri için farklı amaçlar güdümünde yazma edimini gerçekleştirmiş olan bireyler olmadan bir okuma ediminden söz etmek olanaklı olmaz. Bu bakımdan okumayı bu gerçekliği temel alarak tanımlamak yerinde olur. Bu bağlamda okuma, bir dilin sunduğu olanaklardan yararlanarak zihinlerinde oluşturdukları taslak metni yazıya döken yazarların aktarmak istedikleri duygu, düşünce ve iletilerin aynı dilin olanaklarından yararlanarak işlemlenmesi sonucu okurun zihninde yeniden oluşturulmasıdır. Bu durum yazarın zihninden okurun zihnine doğru dilsel olarak kodlanmış metin aracılığıyla gerçekleşen bir tür göç durumuna benzetilebilir. Bu göçün sağlıklı ve kayıplar yaşanmadan gerçekleşebilmesi ise “anlama” olarak adlandırılabilir.

Bununla birlikte, özellikle bazı metin türlerinde daha belirgin olarak görülen, anlamsal derinliğin de burada dile getirilmesi gerekir. Bazı metin türleri yalın bir anlam taşırken diğerlerinde durum tam tersi olabilir. Yazarlar kimi zaman bilerek ve isteyerek kimi zaman da farkında olmadan metne daha çok anlam yüklerler. Böyle bir durum karşısında okurun metni anlayabilmesi için daha çok çaba harcaması gerekir. Yani yazarın zihninden okurun zihnine doğru olan bu yolculuk artık yalnız yazarın söylediklerini değil söylemek istedikleri ve ima ettiklerini de içerir. Bu durumda anlamayı biraz daha genişleterek şöyle tanımlamak gerekir: Yazarlarca metne yüklenmiş olan anlamların tüm katmanlarıyla gerek aktarma gerek çıkarım gerekse yeniden üretim yoluyla okurun kendi zihninde yeniden oluşturulmasıdır.

Haberin Devamı

METNİN KONUSU HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLUNMALI
Göç olgusuna benzettiğimiz bu anlama süreci iki ana boyutta eşzamanlı olarak işlemleme yapmayı gerektiriyor. Bunlardan birincisi yazarın dilsel olarak kodladığı bilgilerin kodunu çözme ikincisi ise metnin konusuna ilişkin artalan bilgilerini işlemleme sürecine katmak. Bunun için de bir yanda metnin yazıya döküldüğü dil hakkındaki bilginin yeterli olması gerekirken diğer yanda da metnin konusu hakkında yeterince önbilginin olması gerekiyor.

Burada dil hakkında bilgi kavramı daha çok kod çözmeye gönderimde bulunur. Yazarın kodladığı bilginin anlaşılabilmesi için kod çözmenin doğru ve istenen hızda yapılması zorunlu. Kod çözme işlemini yapabilmek için harfleri ve bu harflerin hangi seslere karşılık geldiğini bilmek gerekiyor. Bu eşleşme doğru yapılınca sonraki aşamada heceler ve sözcüklerin kodu çözülerek sözcüklerin işlev ya da içerik bilgilerine ulaşılabilir. Ancak bu aşama da yeterli olmayabilir. Bunun sonrasında okurun sözdizimsel bilgiye sahip olması ve sözcükleri bu sözdizimsel düzen içerisinde işlemlemesi gerekir. En son aşamada ise okurun ardıl tümceleri anlamca birbiriyle ilişkilendirerek metnin konusunu çıkarımlaması ve tüm tümceleri bu metin konusu çerçevesinde işlemleyerek zihninde metnin bir gösterimini (temsilini) oluşturması gerekir. Bu işlemleri doğru eksiksiz ve belirli bir ritim içinde yapmak anlamanın gerçekleşmesi için son derece önemli ancak yeterli olmayabilir.

Haberin Devamı

Her ne denli işlemleme becerisi iyi olsa da metnin içeriği hakkında yeterli bilgiye sahip olunmaması anlamayı olumsuz etkiler. Çünkü anlamanın gerçekleşebilmesi için metinden alınan bilgilerin yani yeni bilgilerin zihindeki eski bilgilerle etkileşime geçerek birleşmesi gerekir. Yeterince eski bilginin olmaması durumunda metinden alınan yeni bilgilerin eski bilgilerin oluşturduğu şema içinde yer alabilmesi olanaklı olmaz.

SÖZCÜK DAĞARCIĞININ GENİŞ OLMASI ANLAMADA ETKİLİ
Metnin içeriği hakkında yeterli bilgiye sahip olmanın göstergesi olarak yeterli sözcük dağarcığına sahip olmak gösterilebilir. Bir metni yeterince iyi anlayabilmek için o metinde geçen sözcüklerin büyük bir oranını bilmek gerekir. Bu oran gündelik metinler için en az yüzde 95; bilimsel metinler için ise en az yüzde 98 olarak gösterilir. Bu oranlar okurların metinde geçen sözcüklerin yüzde 2-5 oranını bilmeseler de metni anlayabilecekleri anlamına gelir. Bu durum sözcük dağarcığının artalan bilgisi ve anlama bakımından ne denli önemli olduğunu gösterir.

Haberin Devamı

Sözcük dağarcığının yeterliliği akıcı okuma bakımından da son derece önemlidir. Akıcı okuyabilmek için okurların sözcükleri bir bakışta bütün olarak işlemlemesi beklenir. Bunun için de söz konusu sözcüklerin okurların dağarcığında bulunması şart. Çünkü okurlar dağarcıklarındaki sözcükleri metinde görünce bir bakışta okuyarak bu sözcüklerin anlamlarına zihinsel sözlükçelerinden kolaylıkla ulaşırlar. Tersi durumda ise hem harf harf ya da hece hece okumak zorunda kalırlar hem de anlamına ulaşamazlar. Böyle bir durumda okumanın akıcılığı bozulacak ve anlama gerçekleşmez. Bu kuramsal bilgilerden sonra “Okuma anlama becerilerini kazandırmak için neler yapılabilir?” sorusuna yanıt vermek yerinde olur.

Haberin Devamı

PROF. DR. HAKAN ÜLPER KİMDİR?
Hakan Ülper, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Anabilim Dalında görev yapıyor. Türkçe Eğitimi alanında öğretmen ve öğretim üyesi olarak 25 yıllık bir deneyime sahip. Anadili ve yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında ulusal ve uluslararası düzeyde çok sayıda kitap, kitap bölümü, kitap editörlüğü, çeviri editörlüğü, makale, bildiri ve projeleri bulunuyor. Ayrıca Dil Eğitimi ve Araştırmaları adlı bir derginin de editörlüğünü yapıyor. Özellikle okuma eğitimi, yazma eğitimi ve sözcük öğretimi konularında dersler vermekte ve araştırmalar yapıyor.

BAKMADAN GEÇME!