Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Armada Otel'de düzenlenen törende yaptığı konşumada, son 4,5 yılda, okul çağındaki engellilerin okula gitme oranında yüzde 117 artış meydana geldiğini söyledi.
Engelli vatandaşların yaşamlarını kolaylaştırmak ve onları topluma kazandırmak için önemli çalışmalar yapıldığını kaydeden Çelik, “Önümüzdeki dönem okul çağında olup da okula gitmeyen engelli kalmayacak” dedi.
Rehberlik araştırma merkezlerinin sayısının iktidarları döneminde yüzde 100 arttığını anlatan Çelik, “Türkiye'de özürlü sayısı 8-9 milyon civarında telaffuz ediliyor. Aslında bizim özürlü sayımız bu kadar değil. Yatağa bağlı, kronik hastalığı olan, yüksek tansiyon ve şeker rahatsızlığı çekenler de özürlülerle birlikte sayılıyor. Bizim okul çağındaki özürlü sayımız şu an için 300 bin dolayındadır. Bu sayı, ülkemizdeki özürlü sayısının 8-9 milyon olamayacağını anlatmaya yeterlidir” diye konuştu.
Hiç kimsenin engelli olmak istemeyeceğini ifade eden Çelik, şunları kaydetti: “İnsan engelli olmak istemez. Anne-baba özürlü bir evlat sahibi olmak istemez. Aslında engelli olmayan herkes engelliliğe adaydır. Bir hastalık, bir kaza halinde engelli olabiliriz.
Yaradan herkese farklı bir sermaye vermiştir. Bazılarının sermayesi malı, mülkü, bazılarının da entelektüel birikimidir. Bazı insanların da hiçbir şeyi yoktur, ama hamiyet denen derin insani duyguları vardır. Bence en büyük sermaye budur. Gaziantep'te Mehmet Tekerlek adında emekli memur bir vatandaşımız var. 50-60 kadar yardıma muhtaç insanı belirlemiş. Lokantalara da giderek artan yemekleri dökmemelerini, sefer tasına koyup kendisine vermelerini istemiş. Her gece bisikletiyle lokantalardan yemekleri toplayıp ihtiyaç sahiplerine dağıtıyormuş. Bu vatandaşımızı TBMM Onur Ödülüne aday gösterdik ve ödülü kendisine verdik.”
Engellilerin topluma kazandırılması noktasında bazı sivil toplum kuruluşlarının öncü rol üstlendiğini dile getiren Çelik, “Birçok hayırsever, hamiyetli insanımız var. 3-5 kararlı insanın bir araya gelince ne yapabileceğini bize gösteriyorlar” şeklinde konuştu.
Okul öncesi eğitim alan çocuk sayısını daha da artırmayı hedeflediklerini anlatan Çelik, şöyle devam etti:
“Ülkemizde okul öncesi eğitim alan öğrenci oranı 4,5 yıl önce yüzde 11 civarındaydı. Bunu yaptığımız çalışmalarla yüzde 25'ler seviyesine çıkardık. Amacımız, önümüzdeki dönemde bu oranı yüzde 50'ye çıkarmaktır. Okul öncesi çağda okullaşma oranının yükselmesi, otizm hastası çocuklara erken tanı konulmasında yarar sağlayacaktır.”
Tohum Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı Başkanı Mine Narin de Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalanan protokol hakkında bilgi verdi.
Narin, protokolün 2 yıl geçerli olacağını ve vakıf tarafından 120'si özel eğitim, 180'i de rehberlik olmak üzere 300 öğretmene eğitim semineri verileceğini anlattı.
Seminerlerde yapılacak çalışmalara değinen Narin, otizm rahatsızlığının erken tanısı, tarama ölçekleri, otistik çocukların tespitinden sonra izlenecek yollar gibi konuların ele alınacağını sözlerine ekledi.
Oyuncu ve manken Tuba Ünsal da vakıf ile ortaklaşa çalışarak otistik çocukların eğitimine katkı sağlamaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Ünsal, vakfın çalışmalarına gönüllü olarak katıldığını ifade etti.
Konuşmaların ardından protokol, Bakan Çelik ve Vakıf Başkanı Narin tarafından imzalandı.
Bu arada, Bakan Çelik, törenin ardından bir gazetecinin sorusu üzerine, bazı siyasi partilerin seçim vaatleri arasında yer alan ÖSS'nin kaldırılmasının mümkün olmadığını ifade etti.