Güncelleme Tarihi:
Belgeselde 1978 yılında Sazköy İlkokulu’na atanan ve 15 yıl boyunca bu okulda görev yapan Yılmaz Sarıkaya ve okulun mezunlarından Ayşe Sevim, mevcut binanın kullanılmasının çocuklar için faydalı olacağını dile getiriyor ve anılarını paylaşıyor.
EN GÜZEL YILARIM BURADA GEÇTİ
Öğretmenlikteki en güzel yıllarının Sazköy İlkokulu’nda geçtiğini söyleyen Yılmaz Sarıkaya şöyle konuşuyor:
Buraya 1978’de geldiğimde 86 öğrencimiz vardı. Sonraki yıllarda 70-75’e düştü ama bunun altına düşmedi. Çünkü köy dışarıya göç vermedi. 2 kişi gittiyse 4 kişi yerleşti. Çocuklarımın ikisi de bu köy doğumludur. Uzun yıllar Türkçe öğretmeni olarak çalıştım. Biz burada hem müdürlük hem öğretmenlik yaptık hem de hizmetli olarak çalıştık. Girip çıkmadığım ev kalmamıştır. Kahveye gidersin, vatandaşın dilekçesi varsa öğretmen yazar. Beş yılda bir arazi ve evlilik beyannameleri verilir. Bunu kim dolduracak? Öğretmenler dolduracak. Ailelerle de her gün bir istişaremiz vardı. Bizim danıştığımız konular olurdu. Onların bize fikir edinmek için sorduğu konular olurdu. Biz buranın bir ferdiydik.
KEŞKE BENİM YAŞADIKLARIMI YAŞAYABİLSELER
Ayşe Sevim ise “Derslerimizi hiç aksatmıyorduk. Birbirimizden de bir şeyler öğreniyorduk. Bahçede oynarken karışık oynuyorduk. Köyümüzün insanıydı, biliyorduk. Birisi mi düştü? Kaldırıp yarasını sarıyorduk. Ama şu an yok. Bir öğretmen de buralara atanıp bu okullar sağlam kalsa benim temennim öyle. Tabii büyüklerimiz ne düşünüyorlar onu bilemiyorum ama benim küçük aklım herkes kendi köyünde eğitim alsın diyor. Çünkü çocuk sayısı var. Neden servislere erken saat binip de eziyet çekiyorlar? Keşke burada okusalar yine. Keşke şu okul boyalı, badanalı olsa, el birliğiyle boyasak, badana yapsak. Yine o sistemi oturtsak. Keşke Burada yaşayan çocuklar da benim yaşadığım şeyleri yaşamış olsalardı” diyor.
HIZLA İZLENSİN, ÇOK KİŞYE ULAŞSIN
Yönetmen Jale İncekol ise belgeselin yapım hikayesini şöyle anlatıyor:
“2019 yılında Köy Enstitüleri ile çektiğim filmden sonra kapatılan köy okullarıyla ilgili de bir film yapma düşüncesindeydim. Narperi’nin Bileziği filminin ön hazırlığı sırasında Bozkurt Sazköy’de kapatılan ilkokulla karşılaşınca daha fazla vakit kaybetmeyeyim dedim. Niyetim bir an önce bu konuda bir film yapmak ve herkesin ulaşabileceği bir biçimde paylaşabilmekti. Film aynı zamanda benim çektiğim en kısa film. Süresi yalnızca 9 dakika. Hızla izlensin, çok sayıda insan konuyla ilgili bilgi sahibi olsun istedim.”