Güncelleme Tarihi:
Bilişsel, işitsel, görsel ve sosyal zekanın gelişiminde önemli katkısı olan, öğrenmenin oyunla sağlandığı ve çocuğun akranlarından görerek öğrendiği okulöncesi eğitim merkezleri, kreş ve anaokulları da Kovid-19 pandemisi nedeniyle bir süredir kapalı. Bazı okulöncesi eğitim kurumları, bu süreçte evlerinde kalan çocuklar için online ortamlarda çalışmalarını kısmen de olsa sürdürürken, zor durumda kalan ebeveynler için de eğitim programları gönderilerek çocukla geçirilen zamanın daha kaliteli olmasına katkı sunuluyor. Çocukları birden bire eve kapatmanın çok zor olduğunu belirten Okul Öncesi Eğitim Kurumları ve Eğitmenleri Derneği (OKEVED) Genel Başkanı Sefa Özdemir Yılmaz, Kovid-19 nedeniyle alınan tedbirlerin çocuklara alıştırılarak anlatılması gerekirken bunu açıklama görevinin anne ve babaya düştüğünü söyledi.
'UZAKTAN EĞİTİM 2-6 YAŞ İÇİN ÇOK ZOR'
İlk etapta ailelerden bu işle nasıl baş edileceği konusunda çok talep geldiğini belirten Yılmaz, şunları anlattı:
"Okulöncesindeki çocuklar eve kapanınca sosyalleşme, televizyon karşısındaki sürelerinin kontrol edilememesi, anne ve babayla geçirilecek vaktin ne şekilde kaliteli olacağıyla ilgili kafamızda soru işaretleri vardı. Bu süreçte anne ve babanın çocuklarıyla verimli vakit geçirebilmeleri için etkinlik önerileri göndererek, bunların evde sağlıklı bir şekilde yapılması sağlanmaya çalışıldı. Sınıf öğretmenleri evlerindeki planları veya haftalık çalışmaları paylaştı. Bu süreçte çocuklarla alakalı en büyük sıkıntı sosyalleşme problemi. 2-6 yaş grubundaki çocuklarda uzaktan eğiminin ilk, orta ve liseler gibi yapılamaz. Uzaktan eğitim algısı bu yaş grubundaki çocuklar için yanlış. 2-6 yaş grubunun dikkat süreleri çok azdır. Yaş gruplarına göre 10-15-20 dakika gibi dikkat süreleri var. Bu gruptaki çocuklara ekran karşısına oturtup ders anlatmak mümkün değil. Onların da öğretmenin dediklerini alıp uygulaması çok zor. Okulöncesi çocuklar için yaparak, yaşayarak öğretme tekniklerini kullanıyoruz. Kameralar karşısında tahtaya geçip öğretmenin ders anlatması, okulöncesi yaş gruplarında mantık dışıdır. Bu süreçte sadece çocukların sosyalleşmeleriyle alakalı, bir nebze can suyu olsun diye düşünülerek, sınıfları bir araya getirip onların birbirleriyle online görüşmesini sağlamak daha büyük bir avantaj. Çocukların, arkadaşlarıyla bu şekilde bir araya getirtilerek yalnız olmadıklarını hissetmeleri sağlanabilir. Empati duygularının gelişmesine, arkadaşlarıyla görüşen çocuğun günlerini mutlu geçirmesine katkı olabilir. Yani çocuğun öğrenmekten ziyade sosyal gelişimiyle alakalı kaygılardan kaynaklı online görüşülebilir. Bunu eğitim olarak nitelendirmek çok yanlış olur. Bu süreçte destek isteyen velilere de eğitim planları gönderilip, bu doğrultuda çocuklarla birlikte etkinlik yapılabilir, çocukların yaptığı çalışmaların da öğretmene gönderilmesi, onların okuluyla dolaylı olarak iletişime geçmesini sağlar. Evde çocuğun belirli bir düzene oturtulması ve eğitim planların doğru bir şekilde uygulanmasıyla okulöncesi eğitim kısmi de olsa eve uyarlanabilir. Evde yapılacak çalışmalar çocukların el-göz koordinasyonunu, ince motor gelişimini ve günlük yaşam becerilerini destekler. Okulöncesi eğitimdeki çalışmalar, çocuğun bilişsel, işitsel, görsel ve sosyal zekasının gelişimine yöneliktir.
BU SÜREÇTE EN BÜYÜK EKSİĞİMİZ AKRAN EĞİTİMİ
Okul öncesinde akran eğitimi önemli. En büyük eksiğimiz, şu anda çocuklarda akran eğitimi. Çocuklara birçok eğitimi oyunlarla veririz. Bu hedefli oyunlarda bile çocuklar birbirleriyle iletişim halindedir. Çocuklar birbirleriyle her iletişimde bir şeyler öğrenir. Arkadaşının ona vereceği bir öğretiyi hiç kimse veremez."