Okullarda güvenlik kültürü

Güncelleme Tarihi:

Okullarda güvenlik kültürü
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2025 10:385dk okuma

Son yüzyılda, teknolojik gelişmeler sayesinde çok hızlı ve geniş bir alanda bilgiye ulaşıyoruz. Hatta kimi zaman talep etmemize bile gerek kalmadan onlarca bilgi önümüze seriliyor.

Haberin Devamı

Gerekli gereksiz onlarca bilgi. Peki ne kadarını hatırlıyoruz? Hatırlamak fiili aslında kalıcılığı gösterse de, bilginin kalıcılığı mı yoksa kullanılabilirliği mi önemli? Yani onlarca gereksiz bilginin hatırlanması insanoğluna ne kazandırır? Kullanılmayan bir bilgi hatırlansa bile bize ne öğretir? Yani davranışa dönüşmemiş, sadece zihnin girdaplarında dolanan, bir tıkırtı gibi üst katlardan kulağımıza çalınan bilgi ile neler yapabiliriz? Hangi davranışsal doğruları edinebiliriz? Çünkü kullanmaktan kast edilen eylem, “davranışa dönüşmüş, nesilden nesile aktarılmış, uygulanabilirliği test edilip artık rutine dönüşmüş bir hareket” olarak adlandırılır.

BİLGİYİ YAŞAMAK GEREKİR
Bilginin davranışa dönüşmesi süreci eğitim olarak tanımlanabilir. Ancak eğitimin nihai amacı yalnızca bireysel gelişimi sağlamak değil, aynı zamanda toplumun kültürel dokusunu güçlendirir. Gerçek anlamda kalıcı ve etkili bir eğitim, yalnızca sınavlarla ölçülen bilgi yığınından ibaret olmamalı. O bilginin bir yaşam biçimine, toplumsal bir refleks haline gelmesine öncülük etmeli. İşte eğitimin kültüre dönüşmesi tam da bu noktada devreye girer. Bu tanımdan yola çıktığımızda ülkemizde genel olarak, “Neden bir güvenlik kültürü yok? Neden güvensiz davranışlarımızı eğitimler ile değiştiremiyoruz?” sorularını kendimize sormamız gerekiyor. Çünkü toplumda güvenlik eğitimi, sadece belirli dönemlerde yapılan tatbikatlarla ya da okul kitaplarında yer alan birkaç sayfalık bilgiyle sınırlı kalırsa, bu eğitim gerçek hayatta karşılık bulmamış, davranışa dönüşmemiş oluyor. Güvenlik bilinci, günlük hayatta içselleştirilmediği sürece, acil durum ve afet anında panik, bilinçsizlik ve kayıplar kaçınılmaz hale geliyor.

Haberin Devamı

TOPLUMLARIN HAYATTA KALMA STRATEJİSİ
Gerek ülkemiz gerekse de dünya sıkça ve şiddeti artan bir periyotta afetler yaşıyor. Yaşanılan afetler o kadar büyük zararlar veriyor ki, bunu sadece can kaybı ile ifade etmek bile yeterli olmuyor. Çünkü kayıplar sadece afetin yaşandığı anı değil, sonrasında yaşanacakları da ifade ediyor. Barınılamayacak kentler, yapılamayacak tarım, hayvancılık, içilemeyecek sular, gelişmeyen ve stabilitesini yitirmiş ekonomi, afetin can kaybından sonra en önemli etkileri olarak sıralanıyor. Afet ve acil durumların etkileri, öncesini düşünerek atılacak adımlarla aslında azaltılabiliyor. Global anlamda bu tezi destekleyen birkaç örnek üzerinde durabiliriz.

Haberin Devamı

Japonya: Depremle Yaşama Kültürü
Sık sık deprem ve tsunamilere maruz kalan Japonya, afet eğitimine büyük önem veriyor. Okullarda, işyerlerinde ve kamu binalarında düzenli olarak afet tatbikatları yapılıyor. Ayrıca, Japonya’da deprem sırasında hızlı ve etkili bir şekilde bilgi iletebilmek için gelişmiş erken uyarı sistemleri bulunuyor. Bununla beraber yapısal tedbirler de ön plana çıkıyor. Kültür mimariyi de etkiliyor. Japonya’da binaların büyük çoğunluğu esnek malzemelerden yapılıyor ve depreme dayanıklı hale getiriliyor. Yüksek binalarda kullanılan özel sönümleme sistemleri, sarsıntıyı emerek yapıların ayakta kalmasını sağlıyor.

Yeni Zelanda: Volkanik Hayatla Yaşama Kültürü
Deprem ve volkanik aktiviteyle yüzleşen Yeni Zelanda’da yine benzer şekilde afet eğitimine önem veriyor. Okullarda ve topluluklarda afet bilinci oluşturmak için çeşitli eğitim programları yürütülüyor. Ayrıca, halkın acil durum hazırlıkları yapmasını teşvik etmek için bilgilendirici kampanyalar düzenleniyor.

Haberin Devamı

ABD (Florida ve Louisiana): Kasırga Kültürü
Amerika Birleşik Devletleri, Federal Acil Durum Yönetim Ajansı (FEMA) gibi kurumlar aracılığıyla afet eğitimi ve hazırlık programları yürütüyor. FEMA, halka afet hazırlığına yönelik kaynaklar sağlıyor, tatbikatlar düzenliyor ve acil durum planlarını teşvik ediyor. ABD’de kasırga mevsimi boyunca televizyon kanalları sürekli hava durumu raporları veriyor ve halkı bilinçlendiriyor. İnsanlar, kasırga sırasında ne yapacaklarını önceden biliyorlar.

GÜVENLİK KÜLTÜRÜ NASIL OLUŞUR?
Bu ülkelerin afet mücadelesindeki başarısının ortak yönü uygulamalı afet eğitimleri ve toplumların afetlere karşı hazırlıklı olup, bilinçlenmelerini sağlamak için çeşitli stratejilere sahip olmalarıdır. Bu stratejiler arasında kamu eğitimi, tatbikatlar, erken uyarı sistemleri, güvenli binaların inşaası ve afet sonrasındaki iyileştirme faaliyetleri gibi önemli unsurlar yer alıyor. Ayrıca, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve uluslararası işbirliği bu ülkelerin afet eğitimindeki başarısında önemli bir rol oynuyor.

Haberin Devamı

ÜLKEMİZİN İHTİYACI NEDİR?
Bu konudaki en önemli ihtiyacımız aslında güvenlik kültürümüzün ne kadar eksik olduğunu hissetmek. En önemli eksiğimiz belki de bu konuyu öğrenme ihtiyacımız. “İnsan ihtiyaç duymadığı bir bilgiyi neden öğrensin ki?” sorusu ülkemizde afet eğitiminin planlaması ve stratejisi belirlenirken sorulması gereken önemli sorulardan birisi. Neden yürümek, kaşık tutmak, yazı yazmak, okumak, araba sürmek gibi fiilleri öğreniyor ve yaşamımıza aktarabiliyorken afet öncesi, afet anı ve sonrası için doğru davranışları sergileyemiyoruz? Neden bir afet çantamız yok? Neden çocuklarımız ile bir araya gelip, bir afet veya acil durum anında şurada buluşacağız konuşmasını yapmıyoruz? Neden yerel yönetimlerden yapısal tedbirleri alması için talepte bulunmuyoruz? Neden yaşadığımız binamızı, mahallemizi veya şehrimizi afet yönünden değerlendirmiyoruz? Tüm bu soruların cevabı belki de buna ihtiyaç duymuyor olmamızdan. Yani başımıza gelebileceğini düşünmediğimiz ya da ihtimaller arasında görmediğimiz için.

Haberin Devamı

HER YAŞ GRUBUNA GÖRE PLANLAMA
Hâlbuki her yaş grubunun dikkatini çekebilecek eğitim modülleri ile planlamalar yapılabilir. İlk ve orta dereceli okullardaki çocuklarımız için basit afet bilinci, deprem, yangın ve sel gibi temel afetler hakkında bilgi verip, acil durum tahliye prosedürleri gibi temel güvenlik önlemlerini öğretilebiliriz. Lise ve üniversite öğrencilerine afet eğitimini daha ayrıntılı ve derinlemesine verilerek, afetlerin nedenlerini, etkilerini ve risk analizi konularında daha fazla bilgi sunabiliriz. İlk yardım, afet hazırlığı ve toplumsal dayanışma gibi konuları detaylı öğretebiliriz. Yetişkinler ve yaşlılar ayrı ayrı gruplandırılarak, yetişkinlere afet bilinci, hazırlık ve müdahale gibi konularda kurslar ve seminerler verebiliriz.
Tüm bu eğitimleri bir ihtiyacı gidermek, yemek yemek, su içmek kadar gerekli bir davranış olarak göstermek ve en önemlisi de tatbikatlarla pratiğe dönüştürmek elzemdir.

Küresel anlamda afetlerin sıklıkla yaşandığı bir zamanda özellikle deprem kuşağında yer alan ülkemizin her geçen gün artan farklı afet risklerini de göz önünde bulundurarak toplumsal bir dönüşüm ile eğitimi bir gereklilik olarak görüp, alınan eğitimleri içselleştirerek davranışa dönüştürebilmesi ve nihayetinde güvenlik kültürünü kazanabilmesi en önemli hedef olmalı.

PROF. DR. AFŞİN AHMET KAYA KİMDİR?
1979 doğumlu Prof. Dr. Afşin Ahmet Kaya 2002 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesinde lisans eğitimini, 2010 yılında ise Atatürk Üniversitesinde Doktora eğitimini tamamladı. 2017-2022 yılları arası Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü Bölüm Başkanlığı ve aynı zamanda Afet Yönetimi Yüksek lisans ve Doktora programlarında da Anabilim dalı Başkanı olarak görev yaptı. Prof. Dr. Kaya 2023 yılından itibaren ise Ondokuz Mayıs Üniversitesi Afet Eğitimi ve Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezinde görev yapıyor. Afet Yönetimi, Küresel İklim Değişikliği, Atık Yönetimi, Yangın ve Göç konularında uluslararası ve ulusal çalışmaları, TÜBİTAK destekli araştırma projeleri ve danışmanlığını yürüttüğü çok sayıda yüksek lisans ve doktora tez çalışmaları bulunuyor. Prof. Dr. Afşin Ahmet Kaya, Evli ve 3 çocuk babası.

BAKMADAN GEÇME!