Güncelleme Tarihi:
Sancaktepe Belediyesi’nce düzenlenen “Sancaktepe Genç Gelecek Liderlik Akademisi”nin kapanış töreninde konuşan Avcı, lider olmanın kolay ancak liderin arkasında sağlam durmanın zor olduğunu söyledi.
Herkesin lider olmaya kalktığı ortamlarda bunun daha zor olduğunu ifade eden Avcı, tarihte bu konuda örnekler bulunduğunu dile getirdi.
Nabi Avcı, modern dünyanın kavramlarından biri olan liderliği eleştirel bir gözle tekrar düşünmekte yarar olduğunu vurgulayarak, “Ben arkadaşlarımızın bu programlar düzenlenirken, sadece en önde koşacak adamlar programlamaya çalışmadıklarını biliyorum. Kendi kendine yeten, kendi içerisinde tutarlılığı olan, bir karakter bütünlüğü olan gençler yetiştirmek gibi bir heves var. Ancak bunun liderlik kavramıyla birlikte düşünüldüğü zaman yol açabileceği yanlış anlamalara dikkati çekmek için bu girizgahı yapıyorum” dedi.
İletişimi, insanın doğduğu andan itibaren farkında olarak veya olmayarak yürütülen bir süreç olarak niteleyen Avcı, en iyi iletişimin en az kurgulanmış, en az hesaplı-kitaplı yürütülen iletişim olduğunu dile getirdi. Avcı, “En doğal biçimiyle işlerin yürümesi, konuşmaların en doğal şekilde yapılmasıdır doğru iletişim. En iyi iletişim, yüz yüze yapılan iletişimdir” dedi.
En büyük eğitim ihtiyacının dinleme konusunda hissedildiğini vurgulayan Avcı, dinlemenin öğrenilebilir bir yetenek olduğunu, eğitimi alınmazsa çok vahim iletişim kazalarına yol açacağını, iletişim kazalarının büyük bir bölümünün de yanlış dinlemeden kaynaklandığını söyledi.
Avcı, iletişimde en önemli faktörlerin başında zamanlamanın geldiğini belirterek, “Neyi, nerede, ne zaman söyleyeceksiniz ve dinleyeceksiniz, neyi, nerede, nasıl dinleyeceksiniz, bunları iyi bilmek gerekmektedir” dedi.
Liderlik talip olunacak bir şey değildir
Akademi kapsamında öğrencilerin video ortamına aktardıkları soruları yanıtlayan Avcı, “Sizin için örnek lider var mı?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Hepinizin beklediği cevabı vermeyeceğim. Öyle politik bir cevap vermeyeceğim. Pek çok örnek şahsiyetler var. En başta Anadolu’yu vatan kılan, Ömer Lütfi Barkan’ın ‘kolonizatör dervişler’ dediği tekke büyükleri var. Bizim tasavvuf geleneğimizde bahsedilen 4 büyük veli vardır; Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri, Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri, Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri, Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri. Bunlar, Anadolu’yu vatan kılan 4 büyük velidir. Bunun dışında modern dünyadan örnek vermemi isterseniz, benim gönlüm daha çok lider olmaya itilenlerden yanadır. Bunların en çarpıcı örneklerinden biri de Aliya İzzetbegoviç’tir. Aliya İzzetbegoviç tam bir lider örneğidir. Şartların mecbur ettiği bir liderdir. Sırtına liderlik yükü yüklenmiş olan biridir. Dolayısıyla liderlik talip olunacak bir şey değildir. Tüm diğer görevler gibi bu işler size kalabilir. O zaman gereğini yaparsınız. ‘Ben lider olacağım’ diye ortalığı velveleye vermenin ya da kulvar boşaltacak, dirsekleyerek, başkalarını kulvarın dışına itecek bir mücadeleye girmenin, bizim kültürümüzde, bizim terbiyemizde yeri olmadığının hatırlatılması gerekir.”
Avcı, liderlikteki üç önemli vasfın sorulması üzerine, “En başta gönülsüzlük gerekiyor. ‘Ben lider olacağım’ diye ortalıkta koşturmanın manası yoktur. Dünyaya yetişemezsiniz” dedi.
Şöhret, bir sürü yanlış anlaşılmaların toplamı
Yöneticiliğin de birilerinin yapması gereken bir iş olduğunu ancak verilen bir görev varsa hakkıyla çalışmak gerektiğini ifade eden Avcı, gençlerin Alman şair Rainer Maria Rilke’yi okumalarını tavsiye etti.
Avcı, Rilke’nin eserlerinin Behçet Necatigil tarafından Türkçe’ye çevrildiğini kaydederek, “Liderlikle ilgili olarak Rilke’nin bir sözü var; ‘Şöhret dediğiniz şey, bir sürü yanlış anlamaların toplamıdır’ diyor” şeklinde konuştu.
Bakan Avcı, “Allah hepimizi şöhret afetinden, liderlik külfetinden muhafaza buyursun. İşimizi sessizce, alçak gönüllülükle yapan hayırlı kullardan eylesin” dedi.
Bir katılımcının, “Okullarda mescitler açıldığını görüyorum. Bu durum liselerde öğrenciler arasında kutuplaşmalara meydan vermez mi?” şeklindeki sorusu üzerine Avcı, şunları söyledi:
“Şahsi kanaatim, endişe etmeyin. Kimsenin kimseyi herhangi bir iş için zorlamadığı ortamlar en iyi ortamlardır. Ne yapana yapma, ne yapmayana yap diyeceksiniz. Korkmayın, Türkiye bunları geçti. Biz birbirimizin eylemlerinden şüphelenmeyecek kadar birbirimizi tanımaya başladık. Bu yüzden rahat olalım. Zaman zaman sıkıntılar olabilir, bunların olmaması için de birbirimizi uyaralım.”