Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bugün itibariyle köy okullarının, 1 Mart’tan sonra da il merkezlerindeki okulların yavaş yavaş açılacağını belirterek öğretmenlerin de Şubat ayının son haftasında aşılanmaya başlanacağını bildirdi. İlkokul düzeyinde yaklaşık 6 bin birleştirilmiş sınıf ile 2 bin 700 anaokulunda tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime başladı.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Murat Doğan, küçük yaştaki çocukların Covid-19'un yayılmasındaki rolünün çok az olduğunu hatırlatarak, çocuğunu okula gönderecek ebeveynlerin dikkat etmesi gereken noktaları açıkladı. "Hasta çocuklar kesinlikle okula gönderilmemeli ve çocuğun durumu ile ilgili okul ve sınıf öğretmeni bilgilendirilmelidir" diyen Doğan, olası bir enfeksiyon durumunda ev karantinası uygulanması gereğine de dikkat çekti.
Okulların açılması salgını nasıl etkiler?
Yeni koronavirüs (SARS-CoV-2) salgını esas olarak yetişkinler arasında ve yetişkin aile üyelerinden çocuklara bulaşır. Covid-19'un çocuklar arasında veya çocuklardan yetişkinlere yayılması daha az yaygındır. Genel olarak, çocuklar ne kadar küçükse, virüsün yayılmasında oynadıkları rol o kadar az önemlidir.
Koronavirüs nedeniyle çocuklar daha az hasta oluyor ve çok az sayıda çocuk hastaneye yatırılıyor. Yine de küçük çocuklar, Covid-19'un daha büyük çocuklara ve yetişkinlere kıyasla yayılmasında sadece küçük bir rol oynamaktadır.
Covid-19 pandemisinde aşılamaların başlaması ile birlikte tünelin sonundaki ışık göründü ancak rehavete kapılıp, önlemleri gevşetmemek gerekiyor. Aşılanmış ama yine de hasta olan vakalar mevcuttur ve aşılama taşıyıcılığı da önlememektedir. Bir taraftan vakalar hala yüksek ve mutasyonlu virüs de yayılım eğilimindedir.
Çocuklarda 7 yaş grubu daha az risk taşımasına rağmen aynı zamanda sosyal mesafe kurallarını uygulaması zor yaşlar. Bu virüsün yayılmasını hızlandıran bir faktör mü?
Çocuklarda enfeksiyon sayısı ve ne kadar bulaşı için taşıyıcı oldukları konusunda kesin bir kanı olmamakla birlikte yaş arttıkça hastalık riski arttığından, okulda ve evde mümkün olduğu kadar maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyulması gerekiyor.
İlköğretim yaşındaki çocuklar maske takma ve hijyen kurallarına uyma konusunda yetişkinlere oranla daha korumasız diyebiliriz.
Yüz yüze eğitime öncelikle köy okullarıyla başlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pandemi sürecinden en çok köy okullarındaki çocuklar etkilendi diyebiliriz. Bilgisayarı olmayan, olsa da internete erişim olanağı bulunmayan çocuklarımız görsel medyadan da sosyal medyadan da seslerini duyurmaya çalıştılar. Bu talihsizlikler yaşıtlarına göre derslerinden uzak kalmalarına sebep oldu maalesef. Geldiğimiz noktada, ülkemizin kırsal kesimlerinde salgının hiç görülmediği veya çok düşük seyrettiği köy okullarımızda eğitime yüz yüze devam edilmesinde herhangi bir sakınca olacağını düşünmüyorum.
Ancak yine de halk sağlığı ve bakanlık gerekli karar verme noktasında tabii ki çok daha fazla bilgiye sahiptir. Yine de salgının seyrine ve köylerdeki nüfus yoğunluğuna göre salgın önlemleri kapsamında uzaktan eğitime geçilebilir diye düşünüyorum.
En az kayıpla telafi edilebilir. Zira, dünya genelinde uzaktan eğitim sürecinde öğrenme kayıplarının yaşandığı bir gerçektir. Bu süreçte en çok soyut düşünme kabiliyeti tam olarak gelişmemiş olan anaokulu ve ilkokul öğrencilerinin etkilenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum da göz önüne alınarak gerekli kurallar kapsamında aşamalı yüz yüze eğitim verilebilir.
Okullarda hangi fiziki koşullar sağlanmış olmalı, nelere dikkat edilmeli?
Okullardaki temizlik ve hijyen belirli standartlarda olmalı ve belirlenen kurallara uyulup uyulmadığı belirli aralıklarla denetlenmeli. Çocuklar teneffüslerde kalabalık oluşturacak şekilde toplanmamalı ve sosyal mesafe kurallarına uyulmalı. Ancak en önemlisi hasta çocuklar kesinlikle okula gönderilmemeli ve çocuğun durumu ile ilgili okul ve sınıf öğretmeni bilgilendirilmelidir.
4-12 yaş arası çocuklar, burun tıkanıklığı veya akıntısı, hapşırma veya boğaz ağrısı gibi hafif soğuk algınlığı benzeri semptomları varsa aileleri tarafından okula gönderilmemeli. Çocuğu enfeksiyon belirtisi gösteren aileler evde kalmalı ve test yaptırmalıdır. Test yaptırmazlarsa, 24 saat boyunca semptomsuz kalırlarsa hekimlerinden alacakları izin belgeleriyle okula dönebilirler. Hekim olmayan yerlerde de (ki bu durum çok fazla olmayacaktır) öğretmenler sağlık ekiplerince bilgilendirilip devam noktasında karar verebilirler. Kronik solunum şikayetleri veya saman nezlesi olan çocuklar için ateşleri olmadığı sürece istisnalar yapılmaktadır.
Ortaöğretim ve lise öğrencileri tıkalı burun veya burun akıntısı varsa, hapşırma veya boğaz ağrısı gibi hafif soğuk algınlığı semptomları taşıyorsa test yapılmalı. Test yapılmazsa, 24 saat boyunca herhangi bir semptom göstermedikleri takdirde okula gidebilirler. Ateş, inatçı öksürük veya nefes darlığı yaşıyorlarsa bu durumda test yaptırmaları ve test sonuçlarını bekleyerek evde kalmaları gerekecektir. Çocuk Covid-19 teşhisi konmuş biriyle temas halindeyse veya ateşi olan veya nefes darlığı yaşayan bir yetişkinle yaşıyorsa ya da Covid-19 teşhisi konulursa, evde karantinada kalmalı ve okula gönderilmemelidir. Aynı belirtileri öğretmenler ve okul görevlileri de gösterirse kendilerini karantinaya almalıdırlar.
Öğretmenlerin aşılanması gündemde, okullardaki diğer çalışanların da bu öncelikli gruba dahil edilmesi gerekiyor mu?
Yüz yüze eğitime geçiş sürecinde öğretmenler ile okul çalışanları aşı konusunda öncelikli grupta olmalı. Bu süreçte, eğitimin aksamaması ve yüz yüze eğitimin devamı için öğretmenler ve eğitim sürecine katılan personelin öncelik sırasına alınması gerekmektedir.
1 Mart’ta il merkezlerindeki okulların da yüz yüze eğitime geçmesi hedefleniyor. Bir sağlıkçı olarak özellikle büyük şehirlerde okulların açılması ile ilgili endişeleriniz var mı?
Okulların açılması ile birlikte toplumsal bir hareketlilik bekliyoruz. Bu süreçte çocuklar olabildiğince kendi başına okula gelmeli, aileleri ile okula gelen çocukların velileri de kalabalık oluşturmayacak şekilde sosyal mesafe kuralına uyarak çocuklarının okuldan çıkışını beklemeliler. Olası bir enfeksiyon durumunda ise önce tüm sınıf karantinaya alınmalı, daha sonra test sonucu negatif olan çocuklar okula dönebilmeli. Karantina döneminde sınıfın geri kalanı da uzaktan eğitimle öğretime devam edebilirler.
Yüz yüze eğitim döneminde enfeksiyon belirtileri olan eğitim personeli veya enfekte bir kişiyle temas halinde olan öğretmenler için hızlı testler uygulanabilir.
Öğretmen ve öğrencilerin okula ulaşımı virüsün bulaşma riskini artırır mı?
Okulların açılması ile birlikte özellikle büyük şehirlerde toplu taşıma araçlarında bir yoğunluk olacaktır. Bu durum salgının yayılmasına ve öğretmenlerin enfeksiyona yakalanmasına neden olabilir. Bu yüzden eğitimin aralıksız devam edebilmesi için öğretmen ve okul çalışanlarının aşılamada öncelikli gruba dahil edilmesi gerekir. D vitamini düzeylerine bakılarak kan düzeyi düzeltilmeli, bakılamıyorsa koruyucu olarak D vitamini de desteklenmelidir. Çinko desteği de dünyada önerilmektedir.
Uzaktan eğitim sürecinde uzun süre ekran önünde ve kalan çocuklarda ilerde yaşanabilecek psikolojik ve fizyolojik sorunların neler olacağını düşünüyorsunuz?
Evde kaldıkları süre boyunca fiziksel aktivitenin olmaması kas iskelet sistemi gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu durum da pandemi sonrasında çocukluk çağı obezitesinde ciddi oranda artışa sebep olabilir. Okula gitmeme süreci uzadıkça, çocuklarda ağırlık artışının kalıcı olma riski de artabilir. Bu da gelecek kuşakta daha yüksek beden kitle indeksine sahip olma ve buna bağlı yetişkinlikte kronik hastalık riskinin de artmasına yol açabilir.
Aynı zamanda okula gitmeme nedeniyle çocuk ve ergenlerde depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları, huzursuzluk, konsantrasyon bozukluklarında artma saptanabilir. İleri dönemde post-travmatik stres bozukluğu, teknoloji bağımlılığı sıklığında artış görülmesine sebep olabilir. Bazı çocuklarda evden uzaklaşmada zorluk ve psikolojik adaptasyon sorunları görülebilir. Pandemi döneminde yaşanan bu olumsuzluklar uzun sürede çocuklarda ciddi hastalık risklerini artıracaktır.
Çocukların uzun süre eğitimden geri kalmalarının beyin gelişimine etkileri neler olur?
Beyin gelişimi aktif olarak yaşla gelişen ve kompleks yorumlama ve analiz yeteneğin artmasına neden olan çok önemli bir süreçtir. Uzun süre eğitimden uzak kalma sonucu, öğrenilen becerilerin pekiştirilememesi nedeniyle yeniden ele alınması gerekecektir. Beyin gelişimi uyaranlardan oldukça beslenir. Uyaranlar eksik kaldıysa yalnızlık ve depresyon öğrenme yeteneklerini azaltacaktır.
Beyin gelişimi ilk yaşlarda çok daha hızlıdır yaş ilerledikçe bu gelişimin sınırları ve hızı gittikçe azalmaktadır. Nörolojik bağlantıların yapım süreçleri 10 yaş sonuna kadar en yoğun biçimde yaşanmaktadır. Bu nedenle ilköğretim çağındaki çocuklarda okula gitmeye ara verme zekâ ve sosyal gelişimlerini olumsuz yönde etkileyecek, telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açacaktır.
Bu durumu en aza indirgemek için, özellikle fosfotidilserin gibi etken maddeleri içeren besinlerle artırılmalıdır. Zekâ ve hafıza için özel beceri yöntemleri ve araçları öğrenilmeli uzmanından destek alınarak çocuklardaki bu olumsuz sürecin etkileri minimalize edilmelidir.