Güncelleme Tarihi:
Onlara zil tarlada çaldı
Adana: Yaşları 13 ile 18 arasında değişen 10 kız çocuğu okula gitmek yerine aile ekonomisine katkıda bulunmak için tarlaya gitti. Doğu ve Güneydoğu Anadolulu tarım işçilerinin çocukları okulun açılmasına rağmen tarlada çalışmaya devam ediyor. 40-50 lira yevmiyeyle çalışan tarım işçilerinin çocukları aile ekonomisine katkıda bulunmak için zil çalsa da okul yerine tarlada iş başı yapmak zorunda kalıyor. Tarım işçilerinin çocuklarından bazıları okula 1-2 ay sonra başlarken, bazıları onlar kadar şanslı olmadığı için okulu bırakmak zorunda kalıyor. Yaşları 13 ile 18 arasında değişen 10 kız çocuğu yaşıtları okulun yolunu tutarken, onlar sabahın 05.00'inden akşam 18.00'e kadar en az dokuz saat olmak üzere çalışıyor. Çocuklar okula gidip iyi bir gelecek elde etmek yerine aile ekonomisine katkıda bulunmak için neredeyse 13 saat çalışıyor. Lahana tarlasında ot yolan kız çocukları okumak istiyor ancak maddi imkansızlık el vermiyor.
"ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ"
15 yaşındaki Sabia Çiftçi, tarlada çalıştıklarını okula gitmediğini 8’inci sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldığını belirtti. Çiftçi, "Yedi kardeşiz burada çalışarak günlük 50 lira kazanıyorum" dedi.
Fatma Çelik ise çalışmak zorunda olduğu için okulu 7’nci sınıfta bıraktığını anlatarak, "15 yaşındayım, okula gitmiyorum tarlada çalışıyorum. Çalışmak zorundayım altı kardeşim var" diye konuştu.
15 yaşındaki Cevriye Çetin ise 8’inci sınıftayken çalışmak için okulu bıraktığını, annesinin çalışmadığı babasının da belirli biri işi olmadığından altı kardeşi için çalıştığını söyledi.
Okul heyecanını geç yaşayacaklar
Yozgat: Ülke genelinde yaklaşık 18 milyon öğrenci 2017-2018 eğitim yılına başlarken, memleketlerinden uzaktaki mevsimlik tarım işçilerinin çocukları bu heyecanı geç yaşayacak.
Şanlıurfa’dan Yozgat’a tarım işçisi olarak gelen ailelerin çocukları, pancar sökümü ve sebze toplamada anne ve babalarına destek oluyor.
Akçakale ilçesinden Aysel Turgutalp, 4’üncü sınıf öğrencisi olduğunu, okula başlayamadığı için üzüldüğünü belirterek, "Büyüyünce doktor olmak istiyorum. Şimdi okula gidemiyorum, aileme yardım ediyorum, pancar kesiyoruz" dedi.
İmam hatip ortaokulu öğrencisi İbrahim Turgutalp (13) de Yozgat’ta pancar tarlasında çalıştıkları için okula başlayamadığını söyledi.
Okulunu ve arkadaşlarını özlediğini anlatan Turgutalp, "Buradaki çalışmalarımız bittikten sonra 10-15 gün içerisinde döneceğiz. Bugün okullar açıldı ama biz pancarı sökümü yaptığımız için gidemiyoruz" diye konuştu.
Mimar olmak isteyen Turgutalp, "Burada olduğumuz için okulumuzda 'Yok' yazılıyoruz, sınavlara katılamıyoruz. Bizim için zor oluyor" dedi.
Velilerden Zeynep Turgutalp de okullar kapanmadan iki ay önce Yozgat'a geldiklerini belirterek, şunları söyledi:
"Çocuklarımızı okuldan alıp gelmiştik. Şimdi de okullar açıldı, çocuklarımızı gönderemiyoruz. Üzülüyoruz ama yapacak bir şey yok. Okula gidemedikleri için çocukların dersleri de olumsuz etkileniyor. Kızım 4’üncü sınıfa gidiyor ama derslerinde başarılı değil."
Ahmet Şimşek de tarlada çalıştıkları için çocuklarını okula gönderemediklerini vurgulayarak, "Burada zaman zaman misafir öğrenci olarak çocuklarımız okula gidiyor fakat memlekette 'Yok' yazılıyor. Nakil yaptırmak istiyoruz, bir aylık için nakil yapmıyorlar" dedi.
Evde eğitim İclal’in yüzünü güldürdü
Zonguldak: Ereğli ilçesinde kalp ve akciğer rahatsızlığı nedeniyle konuşamayan ilköğretim okulu öğrencisinin üzüntüsü, evde eğitim sayesinde mutluluğa dönüştü.
Emine-Halit Bozkurt çiftinin üç çocuğundan biri olan İclal Gökçe Bozkurt (12), doğuştan yaşadığı kalp ve akciğer rahatsızlığı nedeniyle okula gidemiyor.
Ailesinin talebi doğrultusunda Ereğli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce üç yıldır evde eğitim hizmeti alan İclal Gökçe Bozkurt'u, Kaymakam Nazım Madenoğlu, Karadeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Aykut Manioğlu, Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, İlçe Milli Eğitim Müdürü Numan Korkmaz ve AK Parti Ereğli İlçe Başkanı Fatih Çakır ziyaret ederek başarı temennisinde bulundu.
Kaymakam Madenoğlu, ilköğretim 3’üncü sınıf öğrencisi İclal Gökçe Bozkurt'un okula gidememe üzüntüsünün evde eğitim hizmeti sayesinde sevince dönüştüğünü söyledi.
Uygulamanın güzel bir proje olduğunu anlatan Madenoğlu, "Engelleri nedeniyle okula devam edemeyen öğrencilerimizi evde bulunduğu ortamda eğitim ve öğretime tabi tutulması harika bir uygulama. Belki dünyada da böyle bir uygulama yok. Bu uygulamadan ötürü devletimiz gerçekten görevini iyi bir şekilde yapıyor. Çocuğumuzun başarısının daim olmasını diliyoruz. İleride öğretmen, memur, polis, hatta kaymakam bile olabilir. Çocuğumuza evinde ders veren öğretmenlerimize teşekkür ediyoruz" dedi.
Baba Halit Bozkurt da doğuştan akciğer ve kalp rahatsızlığı yaşayan kızının bir süredir konuşamadığını belirterek, "Evde eğitim sistemi bu tür özel hastalar için çok güzel uygulama. Kızımın kalabalığa girmesi yasak olduğu için diğer çocuklarla oynaması da yasak. Evde eğitim hizmeti olması devletin yaptığı çok güzel şeylerden biri. Dersleri güzel, aslında çok akıllı bir çocuk. Özründen dolayı sıkıntılı. Okula gitmek istiyor ama gönderemiyoruz. Bugün okulun açıldığını öğrensin diye okula götürmek istedik ama fazla yürüyemediği için götüremedik. Kızım sağ olsun yeter, hiçbir şeyin önemi yok" diye konuştu.
Öğrenciye protokol üyeleri tarafından çeşitli hediyeler verildi.
"Bu okuldaki herkes çok mutlu"
Zonguldak: Ereğli ilçesindeki Çayırlı İlkokulu'nda görev yapan okul müdürü ile öğretmenler, iki yıldır yürüttükleri çalışmalarla ‘Beyaz Bayrak’ ödülünü kazandırdıkları köy okulunu, drama ve zeka oyunları sınıflarıyla adeta özel okula çevirdi.
İlçe merkezine 19 kilometre uzaklıktaki Çayırlı köyünde bulunan ilkokul, öğrencilerine sağladığı imkanlar ve yürüttüğü projelerle pek çok okula örnek oluyor.
Okul müdürü Ersin Yalçınkaya, müdür yardımcısı Murat Argun ile dokuz öğretmenin, ‘Bu okuldaki herkes çok mutlu’ sloganıyla yürüttükleri çalışmalar sayesinde öğrenciler iyi şartlarda eğitim görme şansı yakalıyor.
Okul, yemekhane ve temiz dersliklerinin yanı sıra öğrencilerin kendilerini ifade edebilecekleri ve öz güvenlerini geliştirebilecekleri drama sınıfı, düşündüren ve teşvik eden ‘gülen yüzüm bil bakalım’ aktivitesi ve zeka oyunları sınıfıyla dikkati çekiyor.
"ASKIDA KIRTASİYE"
Ayrıca okulda öğrenciler, ‘askıda kırtasiye projesi’yle eksiği olan arkadaşlarının ihtiyaçlarını karşılayarak yardımlaşmayı öğreniyor.
Yılda bir kez okul dergisi çıkaran, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün düzenlediği çok sayıda yarışmada derece alan Çayırlı İlkokulu, aynı zamanda okul sağlığını ve temizliğini simgeleyen ‘Beyaz Bayrak’ ödülüne, eTwinning projeleriyle ulusal kalite etiketine ve ‘beslenme dostu okul’ unvanına sahip.
Her geçen yıl fiziksel şartlarını daha iyi hale getirmek için Kaymakam Nazım Madenoğlu, ilçe milli eğitim müdürlüğü ve gönüllü vatandaşların desteğini alan öğretmenler, 166 öğrenciye iyi bir gelecek sunmak için çaba sarf ediyor.
"OKULUMUZ ÖZEL OKUL GİBİ"
Çocuğu Çayırlı İlkokulu’na giden Ruşanlar köyü muhtarı Hikmet Erlat, köylerde insanların genelde çocuklarını okutmak için şehre göç ettiğini söyledi. Son 2-3 yıldır okulda muazzam bir değişiklik olduğunu belirten Erlat, "Değişikliklerden sonra neredeyse şehirden köylere göç ederek çocuklarını bu okula göndermek istiyorlardı. Açık olan köy okullarımızda bile nakil şekliyle çocuklarımız bu okula gelmek istiyor. Bu okulun bu hale gelmesinde emeği geçen okul müdürümüz, öğretmenlerimiz, okul aile birliğine teşekkür ediyoruz. Eğitim ve öğretim okulumuzda iyi durumda. Gerek öğretmenlerimiz gerek velilerimiz çok ilgili" dedi.
Öğrenci velilerinden Gözde Nur Erol da eşinin işleri dolayısıyla köye taşınmak zorunda kaldıklarını belirterek, "Okula kayda, 'Bir köy okulunda çocuğumu okutmak istemiyorum.' diyerek ağlayarak geldim. Daha sonra okula girdiğimde çok farklı geldi. Kendim özel okul mezunuyum, okulumuz aynı o şartlarda özel okul gibi. Her sene yenilikleri merakla bekliyoruz. Drama sınıfımız, zeka oyunlarımız var. Çocuklarımız küçük yaşta bunları görerek özel okul eğitimi düzeyinde yetişiyorlar" diye konuştu.
"ÇOCUĞUMU OKULA SEVEREK GÖNDERİYORUM"
Öğrenci velisi Mine Güney ise kızını kırsalda bir okula göndermekte başlarda tedirgin olduğunu ve merkezi bir okula göndermeyi planladığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Okul müdürünün çabası, öğretmenlerin ilgisi nedeniyle çocuğumu köy okuluna göndermeye karar verdim. Burada eğitim şartları çok yüksek. Birçok okulda olmayacak derecede eğitim sağlanıyor. Böyle eğitimcilere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Okul müdürümüz ve ekibi okulun dekorasyonu ve işçiliğinde bizzat çalıştı. Tek gayesi okulumuzu belli noktalara taşımak. Çocuğumu okula severek gönderiyorum ve çok memnunum."
Veli Melek Atalay da burada bir okulda daha önce görmediği birçok imkanla karşılaştığını anlatarak, "Yapılan yenilikleri gördükçe bize bir lütuf olarak düşündüğüm için çok mutluyum. Yemekhanemiz, drama sınıfımız var. Bilmiyordum, ilk kez gördüm. Çok güzel, her şeyden memnunum" dedi.
İlk ders zilini okul bahçesinde sabahlayarak karşıladılar
Diyarbakır: Özel bir okulun öğrencileri, 2017-2018 eğitim öğretim döneminin başlaması heyecanıyla okul bahçesinde kurdukları çadırlarda sabahladı.
Merkez Kayapınar ilçesindeki bir özel okulda okuyan öğrenciler, eğitim öğretim yılının ilk gününü okul bahçesinde sabahlayarak karşılamak istedi. Bu taleplerinin velilerce okul idaresine bildirilmesi üzerine öğrencilerin isteği, düzenlenen etkinlikle hayata geçirildi.
Gece okul bahçesine aileleriyle gelen onlarca öğrenci, kurulan çadırlara yerleşti. Kamp görüntüsünü andıran okul bahçesinde ateş yakıldı, öğrencilere çiğ köfte ve yemek ikram edildi. Öğrenciler, geceyi şarkı söyleyip oyun oynayarak geçirdi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde sıcak havanın etkisiyle çadırların yanına serdikleri uyku tulumlarında uyuyan öğrenciler, sabah ilk ders zili heyecanını erkenden yaşadı.
Hayallerini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşayan öğrenciler, sevinçle sınıflarına koştu.
"OKULUMU ÇOK ÖZLEMİŞTİM"
4’üncü sınıf öğrencisi Efe Yoluk, okulunu ve arkadaşlarını çok sevdiğini, onlara kavuşma amacıyla okulda sabahlamak istediğini söyledi. Yoluk, enerjisini toplayarak okula başladığını belirtti.
Ali Fırat Karahan, yaz tatilini kitap okuyarak geçirdiğini ama okuldan uzak kaldığından dolayı böyle bir fikrin ortaya çıktığını anlattı.
Yiğit Ayaz ise tatilini kitap okuyarak, oyun oynayarak geçirdiğini belirterek, "Okulumu çok özlemiştim. Okula gelmek için sabırsızlanıyordum. Bir gün bile dayanamadım. Onun için gelip okulda yatmaya karar verdim" dedi.
"AKILLARINDA GÜZEL BİR ANI OLARAK KALACAK"
Velilerden Yaşar Günay, çocukların okula başlama heyecanını yaşamaları için talep ettikleri bu öneri konusunda okul idaresi ile mutabık kaldıklarını anlattı.
Etkinliğin, çocuklar üzerinde çok olumlu bir etkisi olacağına inandıklarını söyleyen Günay, "Bu, hem farklı bir başlangıç hem farklı bir heyecan olacak. Sabaha kadar burada kalacaklar. Akıllarında güzel bir anı olarak kalacak. Çocuğumuzun okula olan heyecanını artıracak" dedi.
Mesude Ebruk ise güzel bir etkinlikle çocukların okul heyecanını paylaştıklarına işaret ederek, çocukların sınıf arkadaşlarıyla okulda sabahlamasının ve bir arada olmasının mutluluklarını arttırdığını dile getirdi.
Arzu Taşlık da oğlunun okulun bir an önce başlaması için can attığını belirterek, heyecanla çocukların geceyi geçirmesi için okul bahçesine geldiklerini söyledi.
"Heyecan zirve yaptı bizde. O yüzden soluğu burada aldık. Burada olmaktan çok mutluyuz" diyen Taşlık, bu etkinliğin oğlunun okul başarısına büyük katkı yapacağına inandığını sözlerine ekledi.
Karanlıkta okul yoluna düştüler
İstanbul: Bazı öğrenciler valiliğin uyarılarına ve alınan önlemlere rağmen sabah hava aydınlanmadan okulun yolunu tuttu. Kimileri okula servisle giderken kimilerini ailesi bıraktı. Okula yürüyerek giden öğrenciler geç kalmamak için karanlıkta yollara düştü.
“KARANLIKTA ÇIKMAK BİRAZCIK KORKUTUYOR”
Sabah hava aydınlanmadan okul yolunu tutan Çetin Ebriç ve Can Ebriç kardeşler, “Bizim evimiz okula uzak kalıyor. 06:00’da çıkmamız, 07:00’de orada olmamız gerekiyor. Uzak, yakın değil. Yürüyerek gidiyoruz. Hem yürüyüş oluyor hem daha kolay. Yarım saatimizi alıyor. Karanlıkta çıkmak birazcık korkutuyor. Bu civarlarda olunca korkutmuyor ama bazen 06:00’da çıkınca karanlık oluyor. O zaman az bir şey korkuyoruz. 06:00’da gidecektik. Baya karanlıktı. Annem 06:30’da gidin dedi. Biz de 06:30’da gitmeye karar verdik. 07:00’de orada olacağız” dedi.
“ÇOCUKLAR KADAR BEN DE HEYECANLIYIM”
Çocuğunu okula bırakan öğrenci velisi Sinan Yurdagül, “Karanlık, erken oluyor biraz. Çocuklarımızın gelişimi için mecburuz. Güzel bir duygu. Her şeye değer. Çok güzel. Çocuklar kadar ben de heyecanlıyım” dedi.
Öte yandan servisler sabahın erken saatlerinden itibaren öğrencileri okullara taşıdı Veliler çocuklarını servis araçlarına teslim ederken servis görevliler ise tüm çocukları koltuklarına yerleştirip emniyet kemerlerini bağladıktan sonra hareket etti. Yolculuk esnasında araç hostesi tüm çocuklarla yakından ilgilendi. Çocuklar okula geldiğinde ise araçlardan hostes eşliğinde indirilip okula teslim edildi. Son dönemlerde gündeme gelen servis araçlarında ki güvenlik sorununu çözmek için ise birçok önlem alınıyor. Firmalar servis şoför ve hosteslerini seçerken büyük titizlik gösteriyor.
Üçüzler aynı sırada
Tokat: Tek yumurta üçüzü kız kardeşler Ceren, Cemre ve Ceyda okul heyecanı yaşadı. Çay Mahallesi’nde ikamet eden 26 yaşındaki Mustafa İşler ile 24 yaşındaki Şule İşler çiftinin üçüz kızları, Gazipaşa İlkokulunda eğitim-öğretime başladı. Anneleriyle birlikte okula gelen üçüzler dikkat çekti. Arkadaşlarıyla birlikte sıraya giren minik öğrenciler sınıflarında aynı sırayı paylaştı. İlk defa üçüz öğrencileri olan öğretmen Hakan Sarı da bu eğitim öğretim yılında farlı bir heyecan yaşadığını, üçüzlerin aynı sınıfta olmasının avantajları ve dezavantajları olacağını söyledi.
7 AYLIK KALPLERİNDE DELİKLE DOĞMUŞLARDI
Kızlarının ilk okul günü çok heyecanlı olduğunu belirten anne Şule İşler, “Kızlarım yedi aylık doğmuşlardı, kalplerinde delik vardı. Ama Allah'ıma şükür bugünlere geldik. Bayağı bir badire atlattık. Şuan çok fazla bir sıkıntımız yok. Kalplerinde sorunları kalmadı ama astım bronşit rahatsızlıkları var. O biraz kış aylarında bizi perişan ediyor” dedi.
Üçüzlerin okul masraflarını zor karşıladıklarını söyleyen İşler, “Formalarını müdür bey karşıladı. Kırtasiye masraflarını karşılayamadım henüz. Çantaları, bazı kırtasiye malzemeleri alınacak. Bir tane olsa sorun değil ama üç tane olunca kıyafet almakta bile çok zorluk çekiyoruz” diye konuştu.
2011’de yedi aylık olarak yaklaşık birer kilogram olarak dünyaya gelen üçüzler, iki ay kuvözde kaldıktan sonra anne ve babası tarafından kucağına alabilmişti.
Bu okulun yolu düz gitmiyor
Diyarbakır: Ergani ilçesine bağlı Alitaş köyü Şengalek mezrasında okuyan öğrenciler, yeni eğitim-öğretim yılına buruk başladı. Alitaş Ortaokulu’na beş kilometre uzaklıktaki mezraya, yolunun bozuk olması nedeniyle gelmeyen servisler yüzünden çocuklar 1,5 saat yürümek zorunda kalıyor. Öğrenciler ve veliler yolun yapılmasını istiyor.
“1,5 SAAT YÜRÜYORLAR”
Yol bozuk olduğu için servislerin gelmediğini söyleyen Şengalek mezrasında ikamet eden Fesih Talay, “Çocuklar mağdur. Her yere başvurduk. Elimizden bir şey gelmiyor. Çevre köylere servis gidiyor ama yol bu şekil olduğu için gelmiyorlar. Okul buradan beş kilometre uzakta. Servis gelse çocuklar 15 dakika içerisinde okula gidiyor. Yürüyerek 1,5 saatte gidiyorlar. 30 civarı öğrencimiz var. Çevre ilçelerde okuyanlar da var. Okul açıldı ama bu çocuklar okul sevincini yaşayamıyor. Nedeni de bu yol” dedi.
“HİÇ MUTLU DEĞİLİM”
Çoğu zaman okula yürüyerek gidip geldiklerini belirten 5’nci sınıf öğrencisi Rojbin Talay, “Amcamlar olmadığı zaman yürüyerek gidip geliyoruz. Mecbur kalıyoruz yürümeye. Kar, dolu, yağmur yağdığı zaman okula gidemiyoruz. Yazın da çok zor, terleyip gidiyoruz. Su götürüyoruz. Onlar da bitiyor. Hiç mutlu değilim. Çok mutsuzuz” diye konuştu.
6’ncı sınıf öğrencisi Mehmet Emin Talay, “Bazen amcalarımızın arabasıyla bazen de yürüyerek gidiyoruz. Okullar açıldı ama kötü hissediyorum” diye konuştu.
Köyün imamı Mehmet Çelik, çocukların mağduriyetini anlatarak, “Yolu görüyorsunuz. Kışın çocuklar için biraz daha zor olacak. Servis olmadığından çocuklar okula gidemiyor” dedi.
Depremzede öğrenciler konteynerlerde ders başı yaptı
Adıyaman: Samsat ilçesinde 2 Mart'ta meydana gelen 5,5 şiddetindeki depremde okulları hasar gördüğü için geçen eğitim öğretim dönemini çadırlarda tamamlayan öğrenciler, yeni dönemde konteyner sınıflarda ders başı yaptı.
Depremin ardından eğitimin aksamaması için kurulan çadırlarda eğitim gören Samsatlı öğrenciler için yeni eğitim döneminde ilçedeki beş okulunun ihtiyacını karşılayacak konteyner sınıflar kuruldu. Öğrenciler, konteyner sınıflarda eğitim hayatına başlamanın heyecanını yaşadı.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdullah Akın yaptığıöaçıklamada, 2017-2018 eğitim öğretim yılının ilk gününde klimalı ve nezih bir ortamdaki konteyner sınıflarda eğitim vermenin mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.
Depremin öğrencileri de olumsuz etkilediğini aktaran Akın, "Fakat öğrencilerin eğitimlerinden geri kalmamaları için büyük çaba sarf edildi. Çadırda eğitim verdik ama büyük başarılar elde ettik" dedi.