Güncelleme Tarihi:
Çocukların kimi hüzünle kimi sevinçle karnelerini aldılar. Aslında karnelerdeki rakamların yansıttığı anlam ne büyük bir başarı, ne de tamir edilemeyecek bir başarısızlıktır. Karneler, öğrencinin gelişimini ortaya koyan bir yol haritasıdır. Bir değerlendirme yapabilme olanağı sağlar ve geleceğe dair bir öngörü oluşturur.
Demografik yapının bölgeler arası farklılıklar oluşturduğu bir Türkiye ikliminde, çocukların eşit ve adil bir biçimde geleceğe hazırlanması ülkemizin en büyük sorunlarından sorumluluklarından birisi olarak göze çarpıyor.
Hızlı bir değişim ve gelişim sürecinin yaşandığı ülkemizde en büyük zenginliğimiz ve gücümüz yetişmekte olan çocuklarımızdır. Çocuklara ne kadar çağdaş ve kaliteli bir eğitim verebilir ve ne kadar da tehlike ve risklere karşı koruyabilirsek geleceğimizi de o kadar sağlam temeller üzerine kurabilir ve yaşatabiliriz. Değişik ülkelerde ve Türkiye’deki okullarda her geçen gün şiddet olaylarının yaygınlaştığı bir gerçek. ABD’de son haftalarda yaşanan okullara yönelik silahlı eylemler bunun somut bir göstergesi.
Okullarda öğretmen, öğrenci ve personelin şiddet ve korkudan uzak, özgür ve güvenli bir okul ortamında eğitim faaliyetlerini gerçekleştirmeleri esastır.
Okul güvenliği denilince okul ve çevresinin güvenliği (Bina, sınıf, bahçe/çevre, öğrenci güvenliği başarıya odaklılık, planlı yaşam, özdenetim sahibi olma, değerlere sahip olma), aile güvenliği (aile içi güven, aile içi şiddetin önlenmesi, ebeveyn eğitimi), toplum güvenliği (medya ve eğitim, okul-çevre işbirliği, okulların toplum tarafından desteklenmesi) anlaşılmalı.
Okul güvenliği, öğrenci, öğretmen ve okul çalışanlarının okula gitmek amacıyla evlerinden ayrılmaları anından başlayarak tekrar eve dönmelerine kadar olan tüm aşamaları içerdiğinden, servis veya ulaşım güvenliği de bu anlamda önem kazanıyor. Çocuklarımızın geleceğe dair hayallerinin üstüne, bir damla sevgi ve umudu serpiştirerek, dünyamızı sorunlardan arınmış, barış ve özgürlükler dünyasına dönüştürebiliriz.
Okul, aile ve toplum işbirliği
Ülkemizde 17,2 milyon çocuğun eğitim gördüğü okullardaki sorunları gündeme taşıyarak çocukların şiddet ve tehlikelerden korunması için etkin önlemlerin alınması önemli bir toplumsal ve bireysel sorumluluğumuz. Bu konuda okul, öğrenci, aile ve toplum işbirliğinin sağlanması önemli.
Okul güvenliğini etkileyen sorunların tek kaynağı okul değil. Bir bölümü öğrencilerin ailelerinden ve bu ailelerin yaşadığı toplumsal çevreden kaynaklanıyor. Türkiye’de okulların yüzde 62,3’ünde şiddet olayları yaşanıyor. En çok karşılaşılan dört olay, okul binası ve malzemelerine zarar verilmesi, okul içinde ve dışında bazen yaralamalı öğrenci kavgaları ve hırsızlık olayları olarak görülüyor.
Okullarda en büyük tehlike olarak görülen uyuşturucu madde bağımlılığı oranı yüzde 26,9’dur. Güvensiz ortamı gerekçe gösteren liste öğrencilerin yüzde 15,1’i okula delici, kesici alet ve silahlarla geliyor, Öğrencilerin yüzde 6,9’u en az bir defa uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri bir defa denediğini belirtiyor. Yüzde 7,7’si çete üyesi. Bu rakamların ortaya koyduğu risklerin ciddiyetle ele alınması ve okul güvenliğinin sağlanması konusunda etkin önlemlerin planlanması gerekiyor.
Yarıyıl boyunca ülkemizde okullarda yaşanan şiddet olaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı’nca yayımlanmış istatistiksel veriler bulunmasa da kamuoyuna intikal etmiş ve medyaya yansımış olaylara göz attığımızda okullarda çok sayıda silahlı ve bıçaklı yaralama olaylarının yaşandığını biliyoruz.
Bu olaylardan bazıları intihar, öğretmenlere yönelik şiddet olayları, servislerin karıştığı ölümlü ve yaralamalı trafik kazaları, üniversitelerde yaşanan kavgalar ve kargaşa ortamı, yangın olayları, merdivenlerden düşerek ölüm ve yaralanma olaylarıdır. Bu olaylar okullardaki şiddetin ortaya konulması ve sorunun varlığını gözler önüne sermesi bakımından yaşanmış olan önemli örneklerdir.