Güncelleme Tarihi:
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü 15 Temmuz Şehitleri Konferans Salonu’nda öğretmenlerle bir araya gelen Uşak Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Türker Toker, ‘Üst Düzey Beceri Ölçen Soru Yazma Eğitimi’ verdi. Toker, verdiği eğitimde öğrenme sürecinin nasıl geliştiğini ve bu süreçte yapılması gerekenleri anlattı. Programın açılış konuşmasını yapan İzmir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı İlker Erarslan, “Eğitimciler olarak çok iyi biliyoruz ki öğrenciyi sadece tek yönlü olarak değerlendiremeyiz. Başarılı öğrenci kavramına ne kadar önem veriyorsak, mutlu öğrenci kavramını da bir o kadar önemsiyoruz. Öğrencilerimizin yalnızca bilgi seviyesini temel alan anlayışı kırmalıyız. Analiz, sentez ve değerlendirme yapabilen, kendini iyi ifade edebilen, mutlu öğrenciler yetiştirmek en değerli kazanımımız olacaktır. Öğrencinin algısındaki basmakalıp okul düşüncesini birlikte değiştirmeliyiz. Okulu seven, orada isteyerek bulunan özgüvenli, huzurlu ve mutlu çocuklarla birlikte başarı da gelecektir” dedi.
‘ÖĞRENMEDEKİ MOTİVASYON SINAV KAYGISI OLMAMALI’
Uşak Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Türker Toker ise ‘Üst düzey beceri ölçen soru nedir?’ sorusunu katılımcı öğretmenlere yönelterek sunumuna başladı. Toker, açık uçlu soruların öğrencileri düşünmeye sevk ettiğini söyledi. Öğrencilerin öğrenmedeki temel motivasyonunun sınav kaygısı olduğunu belirten Dr. Toker, şöyle konuştu:
“Öğrenciler, çoğunlukla değerlendirilme ve dersi geçebilme kaygısı yaşıyor. Bu nedenle sınavda başarılı olacak kadar çalışıp sınavdan sonra artık işe yaramayacağını düşündükleri bilgiyi unuturlar. Bunun sebebi, öğrenci ilkokuldan itibaren herhangi bir sorumluluk almadan sadece okula gelip giderek sınavlara hazırlanıyor ve öğrenme sürecinde aktif olmuyor. Öncelikle bizim öğretmenler olarak bunu değiştirmemiz gerek. Bunun için sınıfta soru sormak, öğrenciyi meraklandırmak ve ufkunu açmak lazım. Öğrenme sürecinde yapılması gereken hedef belirlemek, öğrenmeyi gerçekleştirmek, geri bildirim alarak öğrenimi yeniden planlayıp eksiklikleri gidermek olmalı. Ancak zaman darlığı ve müfredatı yetiştirme gibi nedenlerle ölçme değerlendirmeden sonra öğrenmeyi yeniden planlayıp eksikleri giderme yolunu çoğu zaman seçmiyoruz.
‘DERS ANLATILMAZ, İŞLENİR’
Öğrencilerin tutum, değer ve duyguları keşfetmeleri için onlara doğru soruları sormamız gerekiyor. Öğretmenin ders anlatması, sınıfta öğretmeni merkeze alan eski bir yöntem. Bu durumda öğrenciler pasif bir şekilde sadece dersi dinler. Ders işlemek ise öğrenciyi merkeze alan bir yöntemdir. Bu nedenle artık ‘Ders anlatılmaz, işlenir’ diyoruz. Öğrencilere kendi kendine öğrenmeyi ve akran öğrenmesini vermeliyiz. Bunu nasıl yapacakları konusunda onlara yol göstermeliyiz.
‘MÜFREDATI CANLI TUTMALIYIZ’
Sınavlara iyi hazırlanmak için üst düzey beceri ölçen sorular sormalıyız. Tüm dünyada artık sınav sistemleri değişiyor. Öğrencilere çok soru çözdürerek daha başarılı olmalarını sağlama dönemi kapanıyor. Soru içeriklerinin üst düzey becerileri ölçecek şekilde hazırlanması ve soru kökünün doğru oluşturulması gerekiyor. Artık teknoloji çağındayız. Günümüzde bilgi sürekli güncelleniyor ve yenileniyor. Müfredatın canlı tutulabilmesi için güncellenmesi gerekiyor.”