Güncelleme Tarihi:
Güneş, karşılarındaki heybetli karlı dağlardan yansırken bir yandan öğretmeninin kolunu çekiştirip diğer eliyle de en yüksek dağı göstermeye çalışan minik kızın gözlerini kamaştırıyordu. Öğretmenin ise gözlerini kamaştıran o çocuğun masumiyeti, sevgisi ve nasıl da öğretmenine güveniyor olduğuydu. Öğretmen minik kıza gölgesini verdi, kendi gözlerini kısarak baktı; o koca dağlardan daha güçlü hissederek derin bir iç çekti ve hikâye böyle başladı. Ne olur bir öğretmeninin resminde? Küçük kırmızı çatılı bacasından dumanlar tüten bir okul, koşa koşa okula gelen gülümseyen çocuklar ve şanlı bayrağın gökte usul usul dalgalanması. Ancak bazen işler sadece bu resimdeki gibi gitmeyebiliyor.
Mesleğime bir yıl özel bir kurumda çalıştıktan sonra Şırnak- Beytüşşebap’ta başladım. Nerede öğretmen olacağımıza dair tercihler ve gereklilikler bizim elimizdeyken; dil, din, ırk, etnik kimlik ve özel gereksinimler ise hiçbir öğrencinin elinde değil. Yıllardır duyduğum önyargıların, meslek etiğimin ve vatanımın her yerinde çalışırım düşüncemle, insanlara faydalı olabilme amacımın önüne geçmemesi için en büyük desteğim o güzel gözlü pırıl pırıl çocuklarım oldu. Yatılı bölge okulunda bir öğretmenin resminde ne vardır derseniz bunu sığdırabileceğimiz bir resim kâğıdı ve renklerini bulabileceğimi sanmıyorum. Anne, baba, doktor, hemşire ve geriye kalan zamanlarda öğretmen…
ÖĞRETMEN KÜÇÜCÜK BİR ÇOCUĞUN GÖZLERİNDEKİ UMUTTU
Güvenle derdini açacağı sırdaşı, merakla öğrenme çabasına bir rehber ve coğrafyanın verdiği devasa güçlüklerle kendinden büyük kalbiyle mücadelesindeki süper kahramanıydım. Öğretmen bir de küçücük bir çocuğun gözlerindeki umuttu. Ne çocuk onun, ne o çocuğun dilini biliyordu. İzleyip karınlarını tutarak kahkahalar attıkları çizgi filmi ise ikisi de anlamıyordu. Peki, bu ikilinin ısrarla beraber vakit geçirmek istemesinin sırrı ne olabilirdi? Her çocuğun özel olması, varlığının kocaman bir saygıyı hak etmesi ve sadece sevgi. Bahçenin içindeki duvara oturur, etrafı izler, gökyüzünü görmek için kafamı doksan derece göğe çevirirdim. Ne o maviyi ne de o kafa karışıklığımı asla unutmadım; bir de tekrar kafamı yere eğdiğim zaman birbirilerinin kollarına girmiş, soğuktan üşümüş, kıpkırmızı yanaklarıyla gözleri sevgiyle parlayarak, kıkır kıkır “Öğretmenim seni çok seviyoruz” diyen çocuklarımı. Sonra ne olacak diye düşünmelerim, neden benim çocuklarım diğerlerinden eksik kalsın ki çabalarım ve her yere yazmaya başlamalarım hep sevgiden oldu.
ÜLKENİN DÖRT BİR YANINDAN DESTEK ALDIM
İstedim hem de her yerden herkesten. En iyisini sunabilmek için çok çabaladım ve şundan emin olabilirsiniz ki ülkenin dört bir yanından destek aldım. Memleketten uzakta tek başına çıktığım bu yolculukta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri kulağımda çınlıyordu: “Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”
Öğrencilerimiz pansiyonlarda konakladığı için okulumuzun yoğunluğu bir kat daha fazla oluyor, hemen her vaktimde öğrencilerimle beraber olmayı istiyordum. Çocuklar merak ettikleri şeyleri öğrenirken ben de bir insan hayatının sadece yaşadıkları yerden ibaret olmadığını, dünya vatandaşı olabilmeyi anlatmaya çalışıyordum. Vatan sevgisini dilimden bir an düşürmeden her an aşılıyordum. Onlar da konuşmaları, duruşları, ilgileriyle birer küçük Tuğba oluveriyorlardı karşımda. Bembeyaz bu güzel sayfalar renklerle dolup taşıyordu. En uzaktaki köy ve mezralara veli ziyaretlerine gitmek için gönüllü oluyordum. Velilerimiz bizleri görünce çok şaşırıyor ve bir o kadar mutlu oluyordu. Çalıştığım okul müdürümden ve çalışma arkadaşlarımdan, hizmetli abilerimden, komşularımdan çok şeyler öğrendim. Öğrenmeyi istedim ve her bireyin deneyimini ön yargısızca varlığına kıymet vererek dinledim.
Yolcuğum Gemlik’te anasınıfı yaşındaki birinci sınıfa başlayan mini mini birlerimle devam etti. Resmim eşsiz güzellikte renklerle dolmaya devam etti. Her biri henüz tüm harfleri telaffuz dahi edemezken hem okuma yazmaya geçip hem matematikte pratik çocuklar oluverdiler. Velilerimle çok anlamlı bir işbirliğiyle ilerlediğimiz o yıl bir çok etkinlik, piyes ve program yaparak çocuklarımızı çok yönlü desteklemeye çabaladık. Sonraki yıllarda beni her aradıklarında “Öğretmenim, korodan çıktım, basketbol kursuna gidiyorum” gibi hem sanata hem spora yönlendiklerini görmek bir kere daha doğru yolda olduğumu hissettirdi. Benim için mevzu, özünde sevgi ve saygıyla yoğurulmuş -iyi bir insan- yetiştirmekti.
HAYAT BANA MUŞ’A DOĞRU BİR ROTA ÇİZDİ
Hayat biz planlar yaparken bizim için planlar yaparak halen görev yaptığım Muş’a doğru bir rota çizmişti. Artık her yıl köy okullarında çalışma fırsatını yakalamış, köyde olmayı ısrarla tercih etmiş ve bin kere bu duruma şükretmiş bir köy öğretmeninin resmi var. 2016 yılında suyu olmayan sobalı bir okul ve iki elin parmağı kadar öğrencisiyle bir Tuğba öğretmen. Önce okulumuza su gelsin diye çabaladım, köy muhtarına, il milli eğitime, veliye herkese anlattım ve sonunda sondaj vuruldu. Çocuklarım için istemeye ve imkânları güzelleştirmeye devam ettim. Mevsim burada eksi 35’i buluyordu ve sıvı sabun tuvalette donmuştu. Her daim cevap alabildiğim için aradığım babam, “Bundan sonrasını bende bilmiyorum kızım” dediği anda yardımıma yine güzel velilerim yetişti. İçlerinden birinin “Hoce hanım suyu açık bırakasın ha don vurur bu akşam” dediği gün gerçekten don vurmuştu. Tek sorunumuz benim açık bıraktığım musluğu, doğal kaynakları ziyan etmemeliyiz öğretisini koşulsuz kabul etmiş öğrencimin sıkı sıkı kapatması olmuştu.
Yerleri ısıtmak için önce karton serersem daha sıcak olurmuş, üstüne de naylon germeliymişim, en üste de halı… Sonra da sobada kestanemizi pişirip doyasıya muhabbet ettik, geleneksel hale getirdiğimiz aile kahvaltılarında okul veliyle dolup taştı, bir de memnuniyetleri gözlerine yansımış güzel köylülerle. Hiçbir etkinlikten eksik kalmasınlar diye AFAD, Kızılay, Yeşilay, il jandarma komutanlığı, sağlık ocağı, polis teşkilatı ve diğer tüm kurumlarla sürekli iletişim halinde olmayı önemsedim. Benim çocuklarım gidemiyorsa birileri gelmeliydi bu okula ve en sonunda il merkezinde başka bir programa gelen bir ses sanatçısını programı sonrası okula davet ettim. Tüm köy okulun hoparlöründen yayılan türkülerle şenlendik. Yarışmalara katıldık, Yalova’ya iki öğrencimle eğitim almaya gittik. Çocuklar orada öğrendikleri her ne varsa gelip babalarına öğretmiş onlarla oynamışlardı. Toplumun en küçük yerleşim birimlerinden birinde bir kelebek etkisi başlamıştı. “Kadından müdür mü olur?” diyen amca bir ay sonra çay içmeye gelmişti bir başka çalıştığım köyde. Evde yaşlısı özel gereksinimlisi mi var, devlet imkânlarından haberdar mı nereden destek alabilir, kimler okul okuyor, mezunlar nerede? Nadaslık köyü ile tanışmamız ve hayatlarımızı birleştirmemiz çok kıymet verdiğim bir başlangıç olmuştu benim için. ‘Özel okul gibi köy okulu’ iltifatını hiçbir zaman mutlulukla kabul etmedim çünkü benim çocuklarım her daim özeldi ve en güzelini de hak ettikleri için her türlü imkânları olmalıydı. Okulun her yeri bence öğrenci için kullanılabilir olmalıydı ve idareci odamda her daim bir çocuk cıvıltısı olurdu. Masa, sıra, kitaplıklar, zekâ oyunları ve diğer oyuncaklarla onlar tarafından hazırlanmış bir müdire odası. Herkesin rahatlıkla gelip kendini ifade edebileceği samimi bir ortam olmalıydı. Hafta sonları ve derslerden sonra sivil toplum kuruluşlarıyla projelere katılıp sanat ve spora dair atölyelerle çocukların çok yönlü gelişimlerini destekleme çabam devam etti. Resim, hikâye, proje yarışmalarında il genelinde derecelere imza attık. Nadaslık Hayat Okulu adını verdiğim diğer binamızda yetişkinler, okul binasında ise çocuklarıyla eğitim öğretime devam ettik. Tüm köy bir şekilde bu okulun içine girdi ve her zaman güler yüzle karşılanarak kapıya kadar gidilerek uğurlandı. Kadınlarla yaptığım projem, Muş’un köyünden çıkıp Türkiye genelinde üçüncülük derecesiyle bizleri gururlandırdı. ‘17. Eğitimde İyi Örnekler Sempozyumu’nda sözlü bildiri olarak o başarılı kadınları ‘Ekip Arkadaşım Ailem’ projesiyle anlatmış oldum. Kodlakardeşim, 23 Nisan Çocuk Şenliği, Askıda Kitap, Geri Dönüşerek Gelen Oyunlar, Veliler İçin Bilinçli Sosyal Medya Kullanımı Eğitimi, yetişkin okuma yazma kursları, mezuniyet törenleri ve enerjisi hep yüksek bir köy… Bir süre sonra fark ettim ki köylüler beni kendilerinden bildi ve her ne dertleri varsa gelip anlatmaya başladılar, beraber çözüm bulmaya çalıştık.
Şunu gördüm ki çocuklarımın şu ana kadar ‘öğretmenim keşke’ dediği her şey olmuş. Son hayalleriyse biraz sesli ve biraz büyük oldu. Solotürk ve Türk Yıldızları Akrobasi Timi’ni burada görmek ve misafir etmek istiyorlar. Bir sürprizle Tuğba öğretmenin resminde öğrencileriyle birlikte ‘İstikbal göklerdedir’ diyebileceği bir sürpriz heyecanla bekleniyor. Cennet ülkemizin her karışı için mücadele eden değerli askerlerimiz gibi biz eğitim askerleri de kalemlerimizle cehaletle savaşıyoruz. Bu yolda şehit olan değerli öğretmen arkadaşlarım başta olmak üzere, kalbi öğrenci sevgisiyle çarpan, geleceğimizi ülke menfaati ve vatan sevgisiyle bayrağımızın gölgesinde inşa eden tüm öğretmenlerimin günü kutlu olsun!
TUĞBA HARMANKAYA KİMDİR?
1986 İzmir doğumlu. Sınıf öğretmenliği mezunu. 2008 yılında lisans, 2011 yılında yüksek lisans eğitimimi Bülent Ecevit Üniversitesi’nde tamamladı, şu an Gazi Üniversitesi’nde doktora tezini hazırlıyor.
Mezun olduğu yıl atanamayıp, özel okulda deneyim kazandı. İlk atama yeri Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesindeki bir köy okulu. Bursa’da 1.5 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra Muş’un bir köy okuluna, birleştirilmiş sınıflı bir okulda görevine tek öğretmen olarak devam etti. Muş’ta bağımsız sınıflı okullar ve köy okullarıyla ilgili birçok okulla çalışma fırsatı oldu. İdareci olarak üç yıl okul müdireliği, bir yıl pansiyon müdür yardımcılığı, bir yıl müdür yardımcılığı ve iki yıl da müdür yetkili öğretmenlik yaptı. STEM Bilim Merkezi’nde bir yıl proje görevlisi olarak çalıştıktan sonra İl Arge Biriminde görev aldı, şu anda özellikle dezavantajlı bölgelerdeki öğrenci, öğretmen ve velilerinin sorunlarına yönelik yerel düzeyde projeler üretiyor. Zekâ Oyunları Eğitmenliği, Drama Eğitmenliği ve Etkileşimli Okuma Atölyeleri ile öğrenci, veli, öğretmen ve öğretmen adaylarına yönelik eğitimlerde eğitmen olarak görev almaya devam ediyor.
Çalıştığı okullarda yerelde, özellikle dezavantajlı bölgelerde güncel sorunların çözümüne yönelik projelere danışmanlık yaptı. Özellikle Kız Çocuklarının Eğitimi Projesi (KEP-II), Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma Projesi (Kızılay & MEB Ortak Projesi), Tübitak 4006 (Askıda Kitap), KodlaKardeşim Projesi (MUŞ), Ekip Arkadaşım Ailem (MUŞ) Projesi ile Yarının Öğretmenliği, Dostlarım Ahşap Oyuncaklarım (MUŞ) şu anda Hünerli Eller, Gülen Yüzler DAKA destekli valilik bünyesinde bir proje olarak devam ediyor, Kitap Kurdu Turnalar (MUŞ), Yarının Sınıfı- MUŞ, Öğretmen Gelişim Ağı- MUŞ, KodlaKardeşim- II, STEM’DEYİZ projelerinde proje danışmanı, yürütücü olarak görev yaptı.
Atatürk, Kültür, Dil Ve Tarih Kurumu Çocuklar İçin Türk Masallarından Seçmeler Projesi’nde Eğitim Bilimleri Uzmanı olarak; Disleksi, Çokdillilik ve Dil Öğrenimi (Dyslang AB Projesi), TÜBİTAK 2237-A Eğitim Bilimleri Alanlarında Lisansüstü Eğitim Gören Öğrenciler İçin Proje Hazırlama Kursu Projesi, Araştırmacı Öğretmen Oluyorum- Bilimsel Araştırma Yöntemleri (Muş Alparslan Üniversitesi&BAP Komisyonu) projelerinde ise katılımcı olarak yer aldım. Çeşitli bilimsel toplantılarda sunulmuş bildiri ve dergilerde makalelerim yer almaktadır. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde müfredat programları ve diğer birçok konuda çalıştay ve panellerde çalışma fırsatım oldu. Pandemi sürecinde öğrencilere destek verebilmek adına hazırlanan ÇOKÖ projesinin bölüm yazarı ve editörü olarak görev aldı.
Şırnak-Beytüşşebap Kaymakamlığından 2012 yılında Başarı Belgesi, MEB bünyesinde 2015 yılında Teşekkür Belgesi Muş Valiliğinden 2015, 2018 ve 2019 yıllarında Başarı Belgesi, Üstün Başarı Belgesi ve Ödül Belgesi’ne uygun görüldü. Köy okulundaki öğrencileriyle hazırladığı TUBİTAK projesi il üçüncüsü oldu. Yine köy okulundaki velilere yönelik başlattığı projeyle Yarının Eğitimi Zirvesi-Yarının Öğretmeni yarışmasında Türkiye Üçüncülüğü derecesini aldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nca her yıl 81 ilden belirlenen temsilciler grubuna 2020 yılında Muş İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından il birincisi seçildi.