Güncelleme Tarihi:
Bahçeşehir Üniversitesi’nde (BAU) düzenlenen ‘Eğitimde Yeni Eğilimler Konferansı’na katılan eğitim teknolojisi alanında öğretmen yetiştirme uzmanı Prof. Dr. Brendan Calandra özetle şöyle konuştu: “Eğitimde teknolojinin yeri oldukça basit olmalı ve anlamlı kullanılmalı. Önce nasıl öğretildiğini öğrenmemiz gerekiyor. Çocukların teknolojiyi dikkatli ve az kullanmasına önem verilmeli. Yeni araştırmalara göre, ekrana maruz kalınan süre insanları etkiliyor. Çocukları bunlardan korumak zor olsa da gelecekte ona ulaşacaklar. Bu nedenle onların bunu nasıl kullandıklarını öğrenmek en doğrusu. Bu şekilde çocukların hayatında iyi veya kötü, nasıl yer aldığını anlayabiliriz.
Öğrenme ortamlarında çocuk ve gençlerin önüne teknolojik aletleri limitsiz koymak yanlış. Önemli olan bu araçlardan aktif ve doğru olarak yararlanmak. Çocuklar için basitleştirilmiş bazı uygulamalar var. Örneğin küçük bir video yapmayı, nasıl film çekildiğini öğrenebilirler. Elektronik hikâyeler oluşturulması için de bunlardan faydalanabilirler. Resimlerini toplayıp bunlar üzerinden masallar oluşturabilirler.
Öğretmen adaylarına teknoloji dersi şart
Tabletlerle verilecek eğitimde öğretmenlerin teknolojik olarak gerekli altyapıya sahip olması önemli. Çocuklara bu imkân verilirse evde ve okulda bu araçlarla çok fazla vakit geçirebilirler. Tabletler eğitimde sadece araçtır. Tabletleri nasıl kullanacağını öğreten iyi bir öğretmen olması gerekiyor. Yoksa bilgisayarlardan verim alınamaz. Bu alet bir işe yaramaz, farklı amaçlar için kullanılır.
Birçok öğretmenin, öğrencileri eğitecek kadar bilgisi yok veya eksik. Bu sorunu gidermek için eğitimciler gerekli niteliklere sahip olmalı. Üniversitenin ilgili departmanlarında bu konuyla ilgili bir birim olmalı ve profesörler uygulamalı eğitim vermeli. Bu birimler, teknolojinin pozitif ve negatif etkilerini ölçmeli, hangi uygulamalarda çocukların nelerle karşılaşılacağı konusunda çalışmalar yapmalı. Böyle olduğunda verim alınabilir.
Yükseköğretimde okuyan öğretmenler için ‘Teknoloji nasıl kullanılır?’ başlıklı bir ders konulmalı. Hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu gelişmeye yönelik olarak, çocuklar için neler yapabiliriz? Onları nasıl en iyi şekilde bu süreçlerden geçirebiliriz? Bunun için eğitimcilerin gerekli altyapıya sahip olması lazım. Teknoloji ile çok içli dışlı olmayan eğitimciler de kendilerini bu konularda geliştirmeli. Örneğin ben bir profesör ve öğretmenim ama okudukça, yeni bilgiler edindikçe aslında çok şey bilmediğimi öğreniyorum. Öğretmenler de bunu benimseyebilmeli ve hayatları boyunca bilgiye açık olmalılar. Çeşitli çalıştaylara, eğitimlere mutlaka katılmalılar.
Eğitimde yeni teknoloji trendlerinin başında çocukların hem eğitim, hem de sosyal alanda gelişmeleri geliyor. Ayrıca ‘Google Glass’ dediğimiz ve dünyayı teknolojik olarak görebildiğimiz gözlükler var. Teknoloji ile dünyaya bakabiliyoruz. Benim için en önemli akım çocukların teknolojiyi öğrenmek için kullanmaları. Daha önceleri ancak bilim insanlarının gerçekleştirdiklerini, şimdi küçük yaştaki çocuklar yapabiliyor. Erken dönemlerde bilgisayar programları yazabiliyorlar. Bunlar iyi örnekler.
Küçük çocuklar için bilgisayarların bu kadar eğitimin içine girmesi bazen sakıncalı olabilir. Eğer bağımlılık söz konusu ise kesinlikle yararlı diyemeyiz. Bu nedenle çocuklar yavaş yavaş bu araçlarla tanışmalı. Kavramları öğrenmeliler. Teknolojik aletler çocukların dışarıda, parklarda oyun oynamalarını engellememeli. Bu nedenle teknolojinin nasıl kullanıldığı önemli. ABD’de birçok okulda tablet kullanılıyor ama hepsinde değil. Sosyal medyanın ne oranda eğitimin içinde olacağı konusunda öğetmenler bilgi edinmeli. Okullarda bazı uygulamaların yasak olduğunu bilerek hareket etmeliler.
Önemli olan etkili eğitimci olabilmektir
ABD’de öğretmenleri, teknolojiyi iyi öğrenmeleri için araştırmalara gönderiyoruz. Konuşmalar yapıyor, tartışıyoruz. Okumaları, bilgi sahibi olmaları sağlanıyor. Teknoloji ek konu, yani program olarak ayrıca öğretmen eğitiminde yer alıyor. Önemli olan etkili bir eğitimci olmak. Bilimsel bilgileri sınıfta uygulayabilen, bunları çocuklara öğretebilenler, benim için etkili öğretmendir.
Üniversitede temel amacımız hangi dalda olursa olsun öğretmenlerin, öğrenciler üzerinde etkili olmalarını sağlamak. Geleceğin öğretmenleri çocuklarla aynı bakış açısına sahip olabilecek. Günümüzde birçok eğitimci teknolojik nesilden gelmediği için gelecekte bu sorun ortadan kalkacak. Çünkü yeni nesil yani yeni öğretmenler teknoloji ile çoktan tanışmış olacak. Ama bu alanda hızlı değişim yaşandığı için yeniliklere yetişmek zor olacak. Eğitim, teknolojiye göre daha yavaş ilerliyor. Daha önceleri sınıflara sırf eğitimde teknoloji olsun diye araçlar konuluyordu. Şimdi ise bu araçlar öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için yer alıyor. Uluslararası öğrenci değerlendirme programı PISA’da başarı da öğretmen kalitesine bağlı. Eğitimin en önemli ögesi eğitimci ama velinin de burada payı var. Çünkü çocukların okul dışındaki eğitimleri onların elinde.
Başarı için öğretmenlerin teknolojiyi öğrenmeleri, hizmet içi eğitimleri şart. Eğitimlerle aldığı bilgileri öğrencilere aktarabilenler ‘etkili öğretmen’ olarak adlandırılır. Yeni teknoloji trendlerinin çocukları sosyalleştirirken bir yandan eğittikleri de unutulmamalı.”
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neriman Aral çocuklara sorumluluk duygusunun nasıl kazandırılabileceğiyle ilgili soruları cevapladı.
1) Çocuklara bu duyguyu kazandırmak neden önemli?
Toplum bilinci gelişmiş ve insanların kendilerine güven duyduklarını bilen çocuklar, sorumluluk alma konusunda daha özgüvenli olurlar. Çocuklar verdikleri kararlarla diğerlerinin beklentilerini karşılayabildiklerini fark ettiklerinde, toplumda sorumlu bir birey olarak yer almaya başlarlar.
2) Sorumluluk bilinci çocuklarda ne zaman geliştirilmeye başlanmalı?
Çocuklara verilecek olan sorumluluk eğitiminde, sosyal olarak kabul edilebilir davranışları öğretmek, olumlu model olmak ve yönlendirmeler yapmak önemli bir yer tutuyor. Sorumluluk duygusunun öğrenilebilen bir beceri olması nedeniyle çok küçük yaşlardan itibaren çocuklara, yaşlarına ve yeteneklerine uygun sorumluluklar verilebilir. Çocuklara bu bilinç, yaptıklarının sonuçlarını görme fırsatları sağlayarak kazandırılabilir.
3) Çocukları sorumlu birer birey olarak yetiştirmek için neler yapılmalı?
Çocuklara sorumluluk duygusunu kazandırabilmek için öncelikli olarak çocuğun yaşına, gelişimsel düzeyine, bireysel özellik ve ilgilerine uygun görev ve sorumluklar verilmeli. Onların seçim yapmasına fırsat tanımak, karşılaştıkları problemlerde kendi başına çözüm yolları bulmalarına destek olmak ve gerektiği yerde müdahale etmek, bu bilincin kazanılmasında önemli. Çocuğun sorumlu davrandığı durumlarda ödüllendirilmesi, yaptığı hareketlerin sonuçlarını değerlendirme ve bu hareketlerin başkalarını nasıl etkileyebileceğini görmesinin sağlanması, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirebilmesi için cesaretlendirilmesi de gerekiyor.
4) Hangi etkinlik ve faaliyetler bu konuda ailelere yardımcı olur?
Başlangıç olarak bazı kişisel bakım becerileri kazandırılabilir ve dağıttıklarını toplaması gerektiği bilinci yerleştirilebilir. Küçük yaştaki çocuklara, evdeki bazı küçük işlerde yardım etmesi ile ilgili sorumluluklar verilebilir. Bu durum hem çocukların özgüvenlerini hem de evdeki işlere yardım etme isteklerini arttırıyor. Onlara model olmak, verilen bir sorumluluğu nasıl yerine getireceklerini göstermek gerekiyor.Bu dönemde aldıkları küçük sorumlulukları yerine getirirken yetişkinlerden de destek ve takdir görmeye gereksinim duydukları unutulmamalı. Gelişimin bu döneminde çocuklar, kişisel sınırlılıkları fark ederler ve yaptıkları hareketlerin çevrelerini nasıl etkilediğini anlamaya başlayabilirler.
5) Çocuklara yaşından büyük görevler yüklemenin ne gibi sakıncaları var?
Çocukların yaşına, gelişimsel düzeyine, bireysel özellik ve ilgilerine uygun görev ve sorumluklar verilmeli. Bunlar çocukların anlayabilecekleri, takip edebilecekleri yönde olmalı. Küçük yaşlarda gruplar içinde sorumluluk alma eğlencelidir. Bu yüzden çocuk grup içinde hem sorumluluklarını yerine getirmeyi, hem de eğlenerek işbirliği yapmayı öğrenebilir. Okul öncesi yıllar çocuklarda farkındalığın gelişmeye başladığı bir dönem. Yaptıklarının çevreye etkisi konusunda farkındalık oluşmaya başlıyor. Bu nedenle etkili bir biçimde çocukların gelişim düzeylerine uygun olarak bu bilinç oluşturulmalı.
- Türkiye’de en fazla akademisyen hangi üniversitede?
En fazla akademik personele sahip üniversite, 5 bin 216 akademisyenin görev yaptığı İstanbul Üniversitesi. Bu üniversiteyi 4 bin 86 akademisyenle Gazi Üniversitesi izliyor.