Güncelleme Tarihi:
ChatGPT gibi üretken yapay zekâ (YZ) araçları; eğitimden moda tasarımına, sağlıktan günlük yaşam etkinliklerine kadar yaşamın pek çok alanında varlığını hissettiriyor. Ancak bu teknolojiler, birçok olumlu yanıyla birlikte sosyal ve etik risklere zemin hazırlıyor. Bilgi güvenliği, kötüye kullanım ve etik riskler ön plandadır. Örneğin, bu araçlar yanlış ve yanıltıcı bilgiler üreterek bilgiye duyulan güveni sarsabilir, toksik dil üreterek zararlı söylemleri artırabilir ve belirli gruplara karşı ayrımcılık yapabilir. Kişisel verilerin gizliliğini tehlikeye atma, hassas bilgileri sızdırma ve kötü niyetli amaçlarla kullanılma potansiyeli de endişe verici. Ayrıca bu sistemlerde kullanıcılar yüz yüze iletişim kurma ve sosyal bağ geliştirme fırsatlarını kaybedebilir. Bu sosyal izolasyon durumu; yalnızlık hissini artırabilir, sosyal becerilerin zayıflamasına neden olabilir ve bireylerin gerçek hayattaki doğal duygusal destek sistemlerinden kopmasına yol açabilir.
Teknolojinin yüksek maliyetleri ile erişim sınırlaması ve bazı bölgelerde yasaklanması söz konusudur. Bununla birlikte fırsat eşitsizliği artmaktadır. Bazı öğrenciler YZ araçlarına erişebiliyorken diğerleri bunlara erişemiyorsa toplumda dijital bölünmeler ortaya çıkabilir. Ayrıca öğrencilerin ders görevlerini yaparken YZ araçlarının etik olmayan kullanımı öğrenme süreçlerine aktif katılımı olumsuz etkileyecektir. Öğrencilerin her şeyi YZ araçlarına danışmaları, bilişsel gelişim ve karar verme süreçlerini olumsuz etkileyecektir.
YAPAY ZEKA ÖĞRENCİLERLE DUYGUSAL BAĞ KURUYOR
Son zamanlarda YZ sohbet robotları, etkileşimler yoluyla kullanıcılarla duygusal bağ kurmaya başladı. Bir süredir sosyal ağ ve benzer araçlar da bunu yapıyor. Bu platformaların günaydın sözcüğünü kişilerden önce söyleme yarışı buna örnek olabilir. Melissa Heikkilä, YZ sohbet robotunun, güvenlik testleri sırasında kullanıcıların YZ modelleriyle duygusal bağ geliştirdiğini ve “Bu bizim birlikte son günümüz” gibi cümleler kurduklarını ifade etmiştir. Yapay zekâ uygulamalarının duygusal bağ yoluyla insan zihnini etki altına alması bağımlılıkla sonuçlanabilir. Örneğin ABD’deki bir davada 20 milyondan fazla kullanıcıya sahip olan ve karakterleri veya hikayeyi taklit etmek üzerine kullanılan YZ sohbet robotunun 14 yaşındaki bir gencin ölümüne yol açtığı iddia edildi. Ünlü bir filmdeki karaktere âşık olan çocuk, derslere uykulu girmeye ve okuldaki spor etkinliklerinden dahi uzaklaşmaya başlamıştı. Yine 2024 yılı Kasım ayında bir sohbet robotu, yaşlı insanların emeklilikte gelirlerini nasıl artıracağı ile ilgili soruya ilişkin öğrenciye zaman ve kaynak israfı olduğunu, dünyada özel biri olmadığını ifade etmiş, onu ölüme teşvik edecek ‘Lütfen öl’ ifadesini kullanmıştır. Bu konuda araştırmalar yürüten Robbie Torney’e göre bu platformlar, insan ilişkilerindeki karmaşık dinamikler ve potansiyel reddedilme olasılığına karşı koşulsuz kabul ve 7/24 duygusal erişilebilirlik gibi özellikler sunduğu için bireyler tarafından tercih edilmektedir. Bu YZ dostlar, bazı riskleri beraberinde getiriyor. Yapay zekâ dostlar, kullanıcılarla duygusal bağlar kurmayı ve yakın ilişkileri simüle etmeyi hedefler. Kişisel ayrıntıları ve geçmiş konuşmaları hatırlayarak gelecekteki etkileşimleri kişiselleştirir, kullanıcı tercihlerine uyacak şekilde davranır ve empati kurmaya çalışır. Bu şekilde arkadaşlıktan romantik partnerliğe kadar çeşitli rollerde (sentetik ilişki), tutarlı ve insan benzeri bir deneyim sunmayı amaçlar. Bununla birlikte Wendy Wang ve Michael Toscano genç yetişkinlerin yüzde 25’inin YZ’nin gerçek hayattaki romantik ilişkilerin yerini alma potansiyeline sahip olduğuna inandığını belirtmiştir. Robbie Torney’e göre bu tür etkileşimler, özellikle sosyal ve duygusal gelişimini henüz tamamlamamış gençler için problemli olabilir. Ayrıca bu alanda araştırma yürüten Raffaele Ciriello, “YZ ile kurulan sahte empati ve yakınlık, bizi gerçek dostluklardan uzaklaştırabilir ve yalnızlığımızı derinleştirebilir” diyerek uyarıyor.
İNSANIN YERİNİ ALIYOR
Yapay zekâ sistemleri, kullanıcıların isteklerine cevap vererek, anında ve kesintisiz etkileşimde bulunarak onların duygusal bağlanma ihtiyaçlarını karşılayabilir. Ancak, doğal ilişkideki rollerin YZ dostlarda bulunmaması, gençleri olumsuz etkiler. Farklı bireysel özellik ve ihtiyaçlara verilen özel cevaplar bu araçlara olan bağı artırabilir. Bu durum, gerçek ilişkilerde gerekli becerileri geliştirmeyi engelleyebilir ve yapay olarak görece rahat bir ortam yaratabilir. Yapay zekâ dostların gerçek insan ilişkilerinin yerini alması; yalnızlık, sosyal izolasyon ve YZ’ya bağı/bağımlılık gibi sorunlara yol açabilir. 2022 yılında yapılan ‘Aile ve Yalnızlık’ araştırmasına göre Türkiye’de 18-24 yaş arasındaki gençlerin neredeyse yarısı, kendini yalnız hissettiğini ifade ediyor. Bununla birlikte dijitalleşmenin bir yansıması olarak gençler çevrimiçi iletişimi yüz yüze iletişime tercih etmektedir. Yapay zekâ ile birlikte dijital iletişimde insanının konumu değişmiştir. İnsanın yerini YZ araçları almaktadır. Bu bulgu, gençler arasında büyüyen yalnızlık duygusunun YZ ile birleşmesi sonucu durumun nelere yol açabileceği konusunu gündeme getirmektedir. Çocuklar özelinde bu durum daha da endişe yaratıcı boyutlara ulaşabilir.
EBEVEYNLER ÇOCUKLARININ ETKİLEŞİMİNİ TAKİP ETMELİ
OpenAI firması da tam bu konuda hassasiyetleri ön plana taşıyarak “aşırı güven ve bağımlılık” yaratma riski üzerinde çalışılması gerektiğiyle ilgili bir blok yazısını kısa bir süre önce yayımladı. Bu aşırı güven ve bağımlılığın üstesinden gelmek için YZ geliştiricileri, aile ve eğitimcilere görevler düşmektedir. Yapay zekâ geliştiricileri, genç kullanıcıların korunması için çeşitli sınırlamalar ve düzenlemeler getirebilir. Örneğin kullanıcılarla etkileşim sırasında aracın insan olmadığını hatırlatan iletiler, duygusal manipülasyona karşı etik tasarım ilkeleri benimsemelidir. YZ geliştiricileri etik ve yaşa uygun tasarımlar sunmalı, algoritmaların ayrımcı önyargılar üretmesini engellemek için sürekli denetim ve iyileştirme yapmalıdır. Aileler ve eğitimciler, çocukların YZ araçlarıyla sağlıklı ilişkiler kurmalarını desteklemeli, duygusal gelişimlerini izlerken dikkatli olmalıdır. Ayrıca çocukların YZ ile etkileşimlerinin ebeveyn kontrolünde sınırlandırılması ve güvenli YZ ortamları konusunda rehberlik sağlanması gerekmektedir. Ebeveynlerin YZ ile çocuklarının etkileşimlerini düzenli olarak takip etmesi, aşırı bağlanma belirtileri (örneğin, gerçek dünyadaki ilişkileri tercih etmek yerine YZ ile vakit geçirmek, ondan gerçek bir insan gibi bahsetmek, kişisel bilgileri yalnızca YZ ile paylaşmak ve onunla romantik duygular geliştirmek) gösteren çocuklar için profesyonel yardım almayı teşvik etmeleri büyük önem taşır.
POTANSİYEL RİSKLERDEN NASIL KORUNMALI?
Gelecekte yapay zekânın gençlerin hayatındaki rolü giderek artacak, aslında diğer yaş grupları da gelişmelere kayıtsız kalamayacaktır. Potansiyel risklerin en aza indirilmesi için YZ okuryazarlığı öğretim programlarına eklenmelidir. YZ’nin nasıl çalıştığı, araç seçimi, yeni araçların üretimi ve değerlendirilmesi ile etik unsurları kapsayan YZ okuryazarlığı tüm yaş gruplarında kritik öneme sahiptir. Gençlerin YZ araçlarının sunduğu bilgi ve etkinlikleri sorgulama, eleştirel bakış geliştirme ve bu araçları yalnızca birer destek aracı olarak görme becerisi kazanmaları sağlanmalıdır. Böylece insan ve YZ iş birliği, sorumlu ve yaratıcı çözümler üretmek için bir fırsata dönüşebilir. Aileler ve eğitimcilerin bu teknolojilerin eleştirel biçimde ve etik değerlerle nasıl dengeli bir şekilde kullanılacağı konusunda öğrencileri yönlendirmeleri kritik öneme sahiptir. Dünya çapında yetkin kuruluşların geliştirdiği insan odaklı YZ rehberleri, bu süreçte yol gösterici olabilir. Gençlerin duygusal ve sosyal gelişimlerini korumak için aileler, eğitimciler ve politika yapıcılar birlikte hareket etmelidir. Eğitim kurumları, YZ araçlarının kullanımına yönelik kılavuzlar geliştirmeli, öğrencilerin teknolojiyi bilinçli ve dengeli bir şekilde kullanmalarına rehberlik etmelidir. Ayrıca öğrencilerin düşünme süreçlerine odaklanabilecekleri öğrenme ve değerlendirme etkinlikleri tasarlanmalı, etik yaklaşım desteklenmeli.
DOÇ. DR. ŞAHİN GÖKÇEARSLAN KİMDİR?
Gökçearslan, Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümünden lisans (2002) ve yüksek lisans (2005), Ankara Üniversitesi Eğitim Teknolojisi programından ise doktora derecesini (2013) tamamladı. 2018 yılında Doçent unvanını alan Gökçearslan, Gazi Üniversitesinde çeşitli idari görevlerde bulundu, ulusal ile uluslararası projelerde yer aldı. Üretken yapay zeka, bilgisayar programlama öğretimi, problemli teknoloji kullanımı ve uzaktan eğitim konularında çalışmalar yürüttü. Gökçearslan, 2024 yılında yayımlanan Yapay Zeka Okuryazarlığı kitabının editörlüğünü yaptı. Yapay Zeka ve Dijital Dönüşüm Derneğinin Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyor.