Güncelleme Tarihi:
Fransızca kökenli "rezidans", Türk Dil Kurumuna göre "Yüksek devlet görevlileri, elçiler ve benzerlerinin oturmalarına ayrılan konut, saray" anlamına geliyor. Türkiye'de anlamı dışında adlandırılan ve çoğunlukla öğrencilerin tercih ettiği küçük ve lüks konutların sayısı son yıllarda hızla artıyor.
Öğrenci "rezidansları"nı değerlendiren Şahin, yaşadıkları şehir dışında bir üniversite kazanan öğrencilerin barınma sorunuyla karşı karşıya kaldığını belirtti. Öğrencilerin devlet yurtlarının yanı sıra özel ya da vakıf yurtlarında kalabildiğini dile getiren Şahin, şöyle devam etti:
"Bir de 'rezidans' adı verilen yeni bir yerleşkede kalacaklar. Burada şöyle bir sıkıntı başlıyor. Milli Eğitim Bakanlığı kendisine bağlı yurtları denetliyor, takibini yapıyor, öğrencilerin kalmasına uygun mu, sıkıntı var mı? Bir denetim altındalar fakat şu anda öğrencilerin kaldığı özel yerlerin yüzde 80'i denetimsiz. Bunun başında da rezidanslar geliyor. Bunlar Türkiye'nin her yerinde de pıtrak gibi çoğalmaya başladı. Buralar lüks yerler ancak bu tür yerler Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olmadığı için denetlenemiyor. Bir başı boşluk var."
"Sözleşmeler de senetler de çok yetersiz"
Şahin, maddi durumu iyi velilerin çocuklarını rezidanslara kaydettirdiklerini ifade ederek, bu gibi yerlerde öğrenciler dışında kişilerin de kalabildiğine dikkati çekti.
Bunun öğrenciler için uygun bir ortam olmayabileceğini savunan Şahin, "Lüks diye her türlü denetimden uzak bu yerlerde öğrencilerin kalması ülke açısından sıkıntı vericidir. Devlete, yetkililere öncelikli uyarımız, adı ne olursa olsun, öğrencilerin kaldıkları bütün yurtların denetim altına alınmasıdır. İlla Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olması gerekmiyor, öğrenciler orada kalıyorsa ki kalıyorlar denetlenmesi lazım. Burada da üniversitelerin bahçelerinde rezidanslar stant kuruyor ve öğrencilerin gelmelerini bekliyorlar" diye konuştu.
Velilerin çocuklarını rezidans gibi yerlere kaydettirdikten sonra bir takım mali ve kanuni sıkıntılarla da karşılaşabildiklerine belirten Şahin, şöyle devam etti:
"Rezidansa kayıt yaptırılırken sözleşmeler imzalanıyor ama yanında da senet alınıyor. Sözleşmeler de senetler de çok yetersiz. Boş senedin altına imza attırılıyor ve nakden yazılarak daha sonra sanki sözleşmeden bağımsız bir evrakmış gibi tekrar tahsiline gidiliyor. İmkanı olan veliler bunu çok görmüyor ve ödüyorlar. Bu sonuçta bir tuzak. Bu tuzağa düşmemek için hem çocuğumuzu güvenilir yerlere vermek hem de daha sonra sıkıntı yaşamamak adına yapılması gerekenler, sözleşmeyi iyi okumak ve senet vermemek. Herhangi bir bir tüketici yapmış olduğu sözleşmeden dolayı senet vermek zorunda değil."
"Senedin arkasına 'Teminat senedidir' diye not düşün"
Sözleşmeden dolayı senet verilmesi halinde de arkasına "Teminat senedidir, şu sözleşmeye istinaden verilmiştir" diye not düşülmesi gerektiğini söyleyen Şahin, şöyle konuştu:
"Sözleşmenin şartları yerine getirilmezse onu yürürlüğe koyar, mahkemeye verir, tahsil eder fakat hem senet hem sözleşme yürürlüğe konuyor. Bize bu konuda şikayetler geldiği için biliyoruz. Savunmalarında diyorlar ki 'Yurdun penceresini kırmıştı, dolabını kırmıştı, kapısına zarar vermişti, onun için aldık.' İspatı zor ama onun elinde senet var ve bu yapılıyor. Hatta bu senetlere itiraz için açılacak davaların masrafı bin 500 lirayı buluyor. İnsanlar 'bu masrafı vereceğime üzerine bin lira daha koyar, 2 bin 500 lirayı verir kurtulurum' diyorlar. Bu da ciddi bir sıkıntı."
Rezidansların el değiştirmesi halinde sözleşme şartlarının da yerine getirilmeyebileceğini belirten Şahin, buraları yeni devralanların daha fazla kar edebilmek için hizmeti azalttığını anlattı.
Şahin, değişen bu şartlara itiraz edebilmek için sözleşmenin bir nüshasının da tüketicinin elinde bulunması gerektiğine dikkati çekerek, "Genelde tüketiciler sözleşmeyi imzalayıp karşı tarafa bırakıyor. Altta zaten yazar, kanundur, bir nüshası tüketiciye verilmelidir. Satılma gerçekleşmişse, hizmet kalitesi düşmüşse, sözleşme şartlarına uyulmamışsa ilk imzaladığımız sözleşme hem bizi hem karşı tarafı bağlar. Elimizde sözleşme olur, şartların değiştiğini de fark edersek hakem heyetleri ya da tüketici mahkemesine başvurarak bu bedeli geri alabiliriz" dedi.
Bütün rezidanslarda, yurtlarda sorun yaşayan öğrencilerin ve velilerin müracaat yerinin 3 bin 480 liraya kadar tüketici hakem heyetleri, bunun üzerindeki rakamlar için de tüketici mahkemeleri olduğunu ifade eden Şahin, bu konuda Tüketiciler Birliğinden de ücretsiz her türlü desteği alabileceklerini sözlerine ekledi.