Güncelleme Tarihi:
Aralarında çocuk sahibi olduktan sonra lise ve üniversiteyi dışarıdan bitirip avukat olan da var, bu yıl üniversite sınavlarına giren de var, oğlunun rahatsızlığı nedeniyle ona destek olmak için eğitime devam kararı alan da var. Ortak özellikleri ise hem anne, hem de öğrenci olmaları.
Anneler Günü nedeniyle, Türkiye genelindeki öğrenci annelerle konuştuk...
Çocuklarıyla sınava giderek avukat oldu
Gürsel Ekmen Miroğlu (39, Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi): Mardin’de yaşayan 53 yaşında bir avukat. 4 çocuk, iki de torun sahibi. Mardin’de tanınmış bir ailenin 4 çocuğundan biri olan Miroğlu, ortaokuldan sonra eğitimine devam edemedi. Küçük yaşta evlenerek 17 yaşında anne oldu. Ancak, içindeki eğitim sevdasına engel olamadığı için, hem bir aşiret beyi hem de bölgede tanınmış bir avukat olan eşini ikna edip, “Okuyabildiğin kadar devam edebilirsin” sözü aldıktan sonra liseyi dışarından bitirdi. Midyat’ta oturduğu yıllarda liseyi tamamladı. Üniversiteye devam kararı alan Miroğlu, o zamanlar hayatta olan annesinin dışında kimsenin kendisine inanmadığını belirterek, “Eşim ve yakın çevrem başlarda kazanacağıma ihtimal vermediklerinden hoş ve alaycı karşıladılar kararımı. Babam hayatta değildi. Rahmetli annem ise bana çok inanırdı, o zaman yapabileceğime inanan tek kişiydi herhalde” dedi.
Miroğlu 1995’te kazandığı Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki ilk gününü ise şöyle anlattı:
“Oldukça heyecanlıydım. Sınıfa girdiğimde öğrenci arkadaşların bir kısmı beni hoca sanmış olacaklar ki gayri ihtiyari ayağa kalktılar. Aynı şaşkınlık hocalarda da vardı. Oysa ben kendimi o an herkesten daha küçük yaşta görüyordum. Sanırım o sıralarda kendimi yavaş yavaş bulmaya başlamıştım.”
Şimdi eşiyle birlikte serbest avukatlık yapıyor ama bir yandan da Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde eğitimine devam ediyor. Kendi dönemine göre şu anda bölgede eğitime bakışın daha olumlu olduğunu anlatan Miroğlu, “Aksaklıklar, ihmaller şimdi de oluyordur fakat eskiye göre kız çocuklarının okutulmasının gerekliliği daha yaygın. Bu konuda kampanyalar düzenleniyor, sanırım iyiye doğru gidiş var” diye konuştu.
Anneler Günü mesajı olarak da, tüm annelerin toplumsal barışa destek vermesini istedi.
Engelli oğluna destek olmak için okula döndü
Canan Erdal (43, Açıköğretim Lisesi öğrencisi): 1970 doğumlu Canan Erdal ise, 19 yaşında evlenerek iki erkek çocuk sahibi oldu. Ailesi destek vermediği için okula devam edemedi. Büyük oğlu Emre şu anda askerde olan Erdal, küçük oğlu Birkan’la birlikte okula gidiyor. Oğlu Birkan, ticaret meslek lisesi öğrencisi. Anne Erdal ise, aynı okulun açıköğretim öğrencisi.
Fakat Canan Erdal’ın okula devam etme hikayesi diğerlerinden daha farklı. O, yüzde 90 bedensel engelli ama oldukça zeki, derslerinde başarılı olan oğlunun eğitimine devam edebilmesi için yeniden öğrenci oldu. Çünkü, 1 yaşındayken beyin kanaması geçiren Birkan, fiziksel ihtiyaçlarını kendi başına karşılayamıyor.
Samsun’un İlkadım İlçesi’nde yaşayan Canan Erdal, maddi imkanlardan dolayı 8 yıl boyunca kucağında fizik tedaviye götürdüğünü anlattı. Aynı zamanda Birkan’ın okul hayatı da devam etti ve okula giderken de annesi onu kucağında taşıdı. 8 yıllık eğitimin ardından sıra liseye gelince anne Erdal, Birkan’ı ilçedeki Ticaret Meslek Lisesi ve Anadolu Ticaret Meslek Lisesi’ne kaydettirdi. Kendisi de aynı okulun açıköğretim lisesi bölümüne kayıt yaptırdı. Anneler Günü’nde sabah sınavda olacağını söyleyen Canan Erdal, “Oğlum da sınıfta dersleri iyi olan öğrenciler arasında. Ben sınavlara hazırlanırken yardımcı oluyor, bana ders çalıştırıyor. Ben oğlumun el ve ayakları oldum, o da benim beynim oldu ” dedi.
Anne Erdal’ın bundan sonraki hedefi ise, oğluyla birlikte üniversite sınavlarına girmek ve aynı bölümü kazanarak, Birkan’a kampüs hayatında da destek olmak. “Oğlumla aynı tercihleri yapacağız, aynı bölümü kazanmaya çalışacağım. Ama olmazsa da bir yolunu bulup Birkan’ın yanında olmam lazım, çünkü hiçbir ihtiyacını kendisi karşılayamıyor” diye konuştu.
Kendisi sağlıklı olduğu halde ailesi tarafından okutulmadığnı belirten Anne Erdal, oğlu Birkan’ın eğitimi için her türlü fedakarlığı yapacağını söyledi.
“Neden olmasın” dedim
Nermin Yahşi (55, YGS’ye girdi):Sivas Suşehri İlçesi’nde yaşayan ve 55 yaşındaki Nermin Yahşi, bu yıl 24 Mart’ta düzenlenen Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) katılan adaylarından biri oldu. Sınavdan beklediği puanı alamayan Yahşi, önümüzdeki yıl tekrar sınava girmekte kararlı olduğunu söyledi.
İki çocuk annesi Nermin Yahşi, Sivas’ta 5 çocuklu bir ailede dünyaya geldi. 2 abisi, 1 kız ve 1 de erkek kardeşi var. Diğer kardeşleri en az lise mezunu. Kız kardeşi de üniversite mezunu ve akademik kariyer yolunda ilerliyor. Nermin Yahşi ise ilkokul mezunu. Bunun nedenini, “O dönemlerde kız çocukları pek okutulmazdı, ayrıca maddi koşullar da etkili olmuştur” sözleriyle açıklayan Yahşi, çocuklarını okuttuktan sonra okula devam etme kararı aldığını söyledi. Bir oğlu veteriner olan Yahşi’nin diğer oğlu da hava astsubayı. Çocukları ve kocası da Nermin Yahşi’nin okula devam kararını destekliyor.
Sivas’ta güzellik merkezi işleten Yahşi, bir siyasi partinin de kadın kollarında görevli. Çok yoğun bir tempoda çalıştığını belirten Yahşi, okula devam etme isteğini şöyle anlattı:
“Sürekli hareket eden, toplantılara katılan, aktif bir insanım. Eşim de hava astsubayı olduğu için birçok şehir gezdim. Ama toplantılarda ilkokul mezunuyum demeye artık utanıyorum. Neden olmasın dedim, eşimle çocuklarım da desteklediler ve okumaya karar verdim. Lise ve ortaokulu dışarıdan bitirdim. Şimdi de üniversite sınavlarına giriyorum. Bu sene yeterli puanı alamadım ama seneye tekrar deneyeceğim. Sanat tarihi okumak istiyorum. Çünkü Sivas’ın tarihi bir kent olduğunu biliyorum. Ama bu özelliği ön planda değil. Bu konuda bir şeyler yapabilirim belki diye sanat tarihi okumaya karar verdim.”
Nermin Yahşi’nin anneler günü mesajı ise şöyle:
“Annelerimizden çok rica ediyorum kendilerini geliştirsinler. Belki üniversite, lise mezunu olmayabilirler ama bilinçli olabilirler. Eğitimli anne, eğitimli bir evlat yetiştirir. Anne boş olursa o annenin yetiştirdiği evladın ne devlete ne de millete faydası olur.”