Güncelleme Tarihi:
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) üç yılda bir hazırladığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2015’te Türkiye’nin performansında görülen düşüş bir haftadır gündemde. Eğitimciler bunun nedenlerini tartışırken OECD, Hürriyet için sonuçları yorumladı. Türkiye’nin 2003’ten itibaren olumlu bir gelişme çizgisi yakaladığını belirten OECD analistleri, 2015’te Türkiye’nin matematikte 27, okumada 47 ve fen bilimlerindeyse 38 puan kaybettiğini hatırlatarak, özellikle temel düzeyde performans gösteremeyen öğrenci oranlarındaki düşüşe dikkat çekilmesi gerektiğinin altını çizdi. OECD analistlerinin Türkiye ile ilgili tespitleri ise şöyle:
PISA 2015’E KATILIM ARTTI
Türkiye’deki performans düşüşü, eğitim fırsatları ve PISA’nın kapsamındaki genişlemeyi yansıtmıyor gibi duruyor. Aslına bakılırsa Türkiye’de PISA 2012’de performans gelişimi, eğitime erişim ve eğitim fırsatlarının hızlı bir şekilde artmasıyla eş zamanlı ortaya çıkmıştı. 2012 ve 2015 arasında PISA’nın kapsamı biraz daha arttı. Bu nedenle programa katılan öğrenci sayısı Türkiye’de geçen yıllardan daha fazla oldu.
TEKNOLOJİ EKSİKLİĞİ NEDEN OLABİLİR
Okullara bilgisayar temininin 2015 ile diğer yıllar arasında önemli performans değişiklikleri yarattığı konusunda elimizde güçlü kanıtlar yok. Buna rağmen düşük sonuçlarda, Türkiye’de bilişim teknolojilerindeki eksiklerin etkisini göz ardı etmek mümkün değil.
LİSELER DEĞİŞİMDEN ETKİLENİYOR
Türkiye’de PISA 2015 kapsamında değerlendirilen öğrencilerin büyük çoğunluğu 9’uncu sınıf. Dolayısıyla lise düzeyinde eğitim alıyorlar. Biz Türkiye’nin 2012 ile 2015 arasındaki performans düşüşünde, liselerin büyük kısmında yaşanan özel zorlukların etkili olduğuna inanıyoruz. Türkiye son birkaç yılda yeni eğitim reformlarını sistemine adapte ediyor. Dönüşümün tabiatı gereği, bu durum da sonuçları etkileyebilir.
SINIF BAŞINA DÜŞEN ÖĞRENCİ SAYISI FAZLA
Sınıf başına düşen öğrenci sayısı, iyileşmeye rağmen OECD’nin en yüksek oranlarından biri. Bu da ortalamanın nedeni olabilir.
ÖZERKLİK DÜŞÜK
Eğitimde düşük düzeydeki özerklik yakın zamanda yapılan düzenlemelerden kaynaklanıyor. Ayrıca bunların ileride Türkiye’deki eğitim performansı üzerinde negatif etkileri ortaya çıkabilir, özellikle eğitimde eşitlik yönünden.
FEN BECERİLERİ ZAYIF
Fen bilimleri, PISA 2015 değerlendirmelerinde temel odaklandığımız alandı. Türk öğrenciler, ortalama performans seviyelerine göre zayıf görünüyor. Öğrenciler ‘veri yorumlama ve bilimsel olarak kanıtlama becerisi’nde ortalama 414, ‘bilimsel fenomenleri açıklama’da 423, ‘bilimsel soru oluşturma ve geliştirme’de ise 429 puan elde ediyor. Türkiye bu becerilerde OECD ortalamasının gerisinde kalıyor.
TEMEL DÜZEY YETERLİLİKLERDE GERİLEME
Türkiye 2003’ten 2012’ye tüm alanlarda performansını geliştirmişti. Okumada 2003’ten 2012’ye 34, matematikte 25 ve 2006-2012 arasında fende 40 puanlık bir artış elde eldilmişti. Ancak 2012’deki önemli performans gelişimine rağmen hâlâ OECD ortalamasının altında olduğu da hatırlanmalı. PISA 2015’te üç alanda da 2012’ye kadar gözlenen artış sürmedi. Temel becerilerde gerileme var. 2012’ye göre fende 38, okumada 47 ve matematikte 27 puanlık düşüş yaşandı. Bu, tüm göstergelerde ortaya çıktı. Üç alanda temel düzeyde yeterlilik gösteremeyen öğrencilerin oranına özellikle dikkat edilmeli. 2012’de fende öğrencilerin yüzde 26’sı temel düzeyde bile yeterlilik sergileyemezken, bu oran 2015’te yüzde 44’e, okumada yüzde 22’den yüzde 40’a ve matematikte yüzde 42’den 51’e çıktı.
SİNGAPUR NEYİ İYİ YAPIYOR?
Singapur, PISA 2015’te üç alanda da birinci. OECD’nin hazırladığı ülke notuna, Singapur Eğitim Bakanlığı’nın ve Dünya Bankası’nın verilerine bakarak, şampiyonun neyi iyi yaptığını inceledik.
' Sadece yüzde 5’lik dilimdeki en başarılı lise mezunları, öğretmen olabiliyor. 2010’dan beri üniversiteden eğitim alanında her yıl ortalama 500 mezun veriliyor. Atamada merkeziyetçi bir yapı var. Öğretmen el üstünde tutuluyor. Bakanlık onları mesleki gelişim için teşvik ediyor. Kendini adama, işbirliğine dayalı öğrenme ve profesyonel mükemmellik kültürünün güçlendirilmesi bekleniyor.
'1981’den 2015’e eğitim harcamaları istikrarlı bir şekilde artıyor. 2015 tahminine göre yaklaşık 5 milyon 600 bin kişi yaşıyor. Yükseköğretim hariç, eğitim çağındaki çocuk ve genç sayısıysa yaklaşık 950 bin. İlkokulda öğrenci başına 10 bin 160, ortaokulda 13 bin 417 ve yükseköğretimde ise 22 bin 58 dolar harcanıyor. Bu rakamlar OECD’nin birçok gelişmiş ülkesini bile geride bırakıyor.
'Özellikle 2012’den sonra öğrenci merkezli ve değer temelli eğitime geçiş dikkat çekiyor. Bu sistemde öğrencilere, 21’inci yüzyıl becerilerinin kazandırılması hedefleniyor. OECD, bu yaklaşımın başarıda önemli olduğunu vurguluyor. Bunlar arasında öz farkındalık, özyönetim, sosyal farkındalık, ilişki yönetimi, sorumlu karar alma, sivil okuryazarlık, kültürlerarası beceriler, eleştirel ve yaratıcı düşünme gibi beceri ile değerler öne çıkıyor. Ders ve testlerdense bu kazanımlara daha çok önem veriliyor. Ders programı ile materyal geliştirilmesinde bunlar dikkate alınıyor.
MATEMATİKTE SADECE 6 ÖĞRENCİ 100’LÜK
PISA 2015’te katılımcı ülkelerde öğrenciler 6 seviyede değerlendiriliyor. ‘Seviye 1’ en temel düzeyde performansı, ‘seviye 6’ ise neredeyse tüm soruları doğru cevaplayan öğrencileri gösteriyor. Ülkelerin listede üst sıralarda yer almasında etkili olan ‘seviye 5 ve 6’da her üç alanda da Türkiye’den öğrenciler oldukça geride. Fen bilimleri ve okumada en üst düzey performans olan ‘seviye 6’ya hiçbir öğrenci giremiyor. Matematikte ise 1000 öğrenciden sadece biri en yüksek düzeyde performans gösteriyor. PISA 2015’e Türkiye’den yaklaşık 6 bin öğrencinin katıldığı göz önünde bulundurulduğunda sadece 6 öğrenci matematikte 100 alabildi. Türkiye’de öğrenciler genellikle ‘seviye 2 ve 3’te yoğunlaşıyor. Temel düzeyde yeterliliklerin ‘seviye 2’ye denk geldiği düşünüldüğünde, Türkiye’de her üç test ortalamasında öğrencilerin yüzde 31.2’si en düşük performansın üstüne çıkamıyor. İlk sıralardaki Singapur, Hong Kong, Estonya ve Kanada’da ‘seviye 3 ve 4’teki oranlar fazlayken, üst düzey performansta iyi bir tablo sergileniyor. Türkiye’de 1000 öğrenciden sadece 1’inin 100 alabildiği matematikte, Singapur’da her 100 öğrenciden 13’ü üst düzey performansa sahip.
LİSELERDE BİLGİSAYAR AZ
Liselerde öğrenci başına düşen bilgisayar oranında OECD ortalaması 1000 öğrenci başına 77 bilgisayarken, Türkiye’de bu sayı 16’ya geriliyor. Yeni Zelanda, Avustralya ve Avusturya gibi OECD’nin gelişmiş ülkelerinde bu yüzde 1.5’in üzerinde. Türkiye’deki liselerde internet oranı yüzde 89.3 ile OECD’nin yüzde 96.4’lük ortalamasının gerisinde. Danimarka, Kanada ve Norveç’te neredeyse hepsi internete bağlı.
GÖÇMENLERİN PERFORMANSI
Türkiye’de sınava giren göçmen öğrenci oranı OECD’nin yüzde 12.5’lik ortalamasının gerisinde kalarak yüzde 0.8 oldu. Çok göç alan Avustralya, Yeni Zelanda, ABD ile Kanada gibi ülkelerdeyse neredeyse her dört öğrenciden biri göçmen. Türkiye’de göçmen öğrencilerin fendeki performansı diğerlerine göre 13 puan geride kaldı.
UZMANLARIN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: TEKLİ EĞİTİM, HERKESE OKUL ÖNCESİ, ÖĞRETMEN GELİŞİMİ
PISA verileri, dünya eğitimcileri açısından en önemli yol gösterici çalışmalardan biri olarak sayılıyor. Türkiye’de de özellikle Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve TEDMEM tarafından dikkatle incelenerek, yorumlanıyor. İki kurumdaki uzmanların açıklanan ilk verilerdeki incelemeler sonucunda oluşturdukları önerilerden bazıları ise şöyle:
' TIMSS ve PISA’nın bulguları temel yetkinliklerin geliştirilmesi hakkında ortak ipuçları veriyor. Sonucu bir nedene bağlamak yanlış noktaya götürebilir. Öğrenme eko-sistemi bütün olarak ele alınmalı. Önceliklerden birkaçı; ikili öğretimin sona erdirilmesi, okul öncesinin çağ nüfusunun tamamını kapsaması şeklinde sayılabilir.
' Bir önceki PISA 2012’nin de ortaya koyduğu ve başarılı ülkelerin iyi yaptığı fakat Türkiye’nin sıkıntı yaşadığı alanlar var. Bunların başında öğretmen niteliğinin artırılması geliyor. OECD’nin sınıf büyüklüğüyle öğretmen niteliği arasında yaptığı karşılaştırmaya göre, eğitim kalitesinin geliştirilmesinde öğretmen niteliği daha etkili. Türkiye’nin bu alanı ele alması gerekiyor. Araştırma temelli ve temel yetkinliklerle birlikte üst düzey becerilere odaklı bir öğrenme için öğretmenlerin mesleki gelişimlerine önem verilmeli.
' OECD avantajlı, dezavantajlı ve göçmen; tüm çocukların eğitimden eşit şekilde faydalanmasının önemine vurgu yapıyor. Lisenin zorunlu hale gelmesine rağmen, eğitime erişimde sorunlar tam anlamıyla çözülemedi.
HER 10 BİN DOLARLIK YATIRIM FENDE 26 PUAN KAZANDIRIYOR
' Tek bir okul türünün başarısına bakarak bir ülkenin performansını değerlendiremezsiniz. Başarı tüm okullara yayılmalı. Çocuklarımızı eğitimde ayrıştırıyoruz. Dezavantajlılar ile avantajlılar ayrı okullarda yoğunlaşıyor. Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) de bunu güçlendiren bir sistem. TEOG’da genelde maddi durumu iyi ailelerin çocukları daha iyi okullara gidiyor, dezavantajlılar ise bu fırsatlara ulaşamayabiliyor. Sistem daha heterojen olmalı. OECD’nin araştırmaları, heterojen okulların performansı olumlu etkilediğini gösteriyor.
'Eğitim harcamaları son yıllarda arttı. Ancak OECD’nin yakın zamandaki araştırmasında, 6-15 yaş arasında bir çocuğa 50 bin dolardan az harcama yapan ülkelerin eğitim performansının geride kaldığını gösteriyor. PISA 2015’e göre, 50 bin doların altındaki ülkelerde, eğitim harcaması ile akademik başarı arasında anlamlı bir ilişki var. Türkiye, bu yaş grubunda öğrenci başına 32 bin 752 dolar harcıyor. Harcaması Türkiye’den yaklaşık 8 bin dolar daha yüksek olan Şili’nin ortalama fen başarısı Türkiye’den 22 puan fazla. OECD, bu yaş grubunda öğrenci başına 50 bin dolardan az ayıran ülkeler için, her 10 bin dolarlık fazla harcamanın fen başarısına 26 puan kazandırdığını belirtti.
'Okul ve öğretmen özerkliği ile öğrenci başarısının izlenmesi ve gelişmelerin şeffaf şekilde paylaşılması, veliler ile toplumsal paydaşların desteği ve katılımı, öğrenme materyalleri, okul içinde öğrenmeye ayrılan zamanın uluslararası referanslar dikkate alınarak düzenlenmesi, okul yöneticilerinin profesyonelleşmesi de önemli önceliklerden.
'Ezberci eğitim 2015’teki düşüşte etkili olmasa da böyle bir sistemden çıkan öğrenciler genel olarak PISA testlerinde bocalayabiliyor. Çünkü PISA neyi bildiğiniz kadar, nasıl yorumladığınıza de önem veriyor. Ezberci eğitim sistemi bir kenara bırakılmalı.