Güncelleme Tarihi:
Nominalizmin bir diğer ismi adcılıktır. Hiçbir şeyin anlamı olmadığını savunan bir görüştür. Nominalizme göre kavramların, tasarımların, tanımların ve konuşulan dillerin hiçbir anlamı yoktur.
Nominalizm Nedir?
Nominalizm temelde bir felsefe anlayışıdır. Latince kökenlerine bakıldığında "ad" anlamına gelen "nomina" kelimesinden üretilmiş bir kavramdır. Hiçbir şeyin nesnel anlamda ya da gerçek olarak hiçbir anlamının bulunmadığını ileri sürer. Ne kavramların, ne sözcüklerin, ne tanımların, ne de konuşulan dillerin aslında anlamsız olduğunu, bunlara bir anlam atfedilemeyeceğini savunur.
Eğer insanlar bu kavramlara anlamlar ve değerler yüklemeseydi, aslında tüm bu kavramların herhangi bir değeri ya da anlamı olmayacaktı. Yani kullanılan tüm bu semboller ve kavramlar, insanların onlara yükledikleri anlamlar dolayısıyla vardır.
Nominalizm gerçeklikçilik olarak bilinen felsefe akımının karşıtı olarak karşımıza çıkar. Bu akımda tümeller gerçek değildir, her şey birer addan ibarettir. Tümel diye bahsedilen tüm bu şeyler nominalizme göre sadece birer addan ve sesten ibarettirler. Bu sesler düşünceleri adlandırırlar ve herhangi bir gerçeklikleri yoktur. Tümeller yalnızca birer imge ya da simge olarak anlaşılabilir, yani onlara herhangi bir gerçeklik yüklenemez.
Nominalizmin Özellikleri
Nominalizm kavramlar ile gerçekler arasına bir ayrım koyar ve bu ayrım kategoriktir. Dolayısıyla da bilgi ve inanç, aklı ve iman arasında da bir ayrım oluşturur. Nominalizmin hem felsefi hem de siyasi alanda etkili olması, yıllar içinde güçlenmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Tarih boyunca soyut inanış hüküm sürmüş olsa da, deneysel bilime geçiş noktasında Nominalizmin ciddi felsefi müdahaleleri olmuştur. Nominalizm, sekülarizm ve Rönesans döneminin başlamaları anlamında oldukça etkili olmuştur. Bu açıdan bakıldığında Nominalizm oldukça önemli bir yerde durmaktadır.
Nominalizmin Kurucusu
Antik Çağ felsefesinde Antisthenes ve Sofistler Nominalizm akımının temellerini atmıştır. Ardından Stoacılar da akımın gelişmesine yardımcı olmuşlardır. Son dönemde Ortaçağ düşünürleri de Nominalizm akımının gelişmesine katkıda bulunmuştur. Özellikle 17. ve 18. yüzyılda Locke, Hume ve Berkeley gibi İngiliz Deneycileri Nominalizm ile ciddi olarak ilgilenmiştir. Ardından 20. yüzyılda mantıkçılar da Nominalizm üzerine fikirler ve düşünceler üretmiştir.
Nominalizm Temsilcileri
Nominalizm anlayışı içerisinde "tümeller tartışması ve "gerçekçilik - adcılık" tartışması olarak bilinen tartışmalar başlatılmıştır. Tümeller tartışması Ortaçağ'da en çok tartışılan konulardan biridir. Bu tartışmayı başlatan kişi Petrus Abelardus'tur ve Abelardus aynı zamanda bu tartışmaya damgasını vurmuş bir kişidir. Bu konuda Abelardus'un hocaları olarak bilinen Champeauxlu Guillaume ve Compiegneli Roscelinus da ortaya fikirler atmıştır. Fakat Abelardus tüm bu fikirleri reddetmiş ve ortaya kendine özgü ve yeni bir anlayış çıkarmıştır.
Bu konuda Abelardus'un ardından Ockhamlı William ve Thomas Hobbes gelir. William ve Hobbes "nesneleri gerek olmadıkça çoğaltmayınız" sözünü gündeme getirmişlerdir. Aynı zamanda bu iki isim varlıkbilgisel tutumluluk ilkesini de geliştirmişlerdir. Aynı zamanda Nominalizm hakkında fikir bildiren düşünürlerden biri de Porphyrios'un Isagoge'si üzerine yaptığı yorumla Boethius'tur.
Gerçekçilik - adcılık tartışmasında ise ipler Ockhamlı William'ın elindedir. Yani bu tartışmada Nominalizmin güçlenmesi William sayesinde olmuştur. William, kavramsal adcılık düşüncesinin temsilcisi olarak anılır. William bu noktada Nominalizmi gerçekçiliğin karşısına koymaktadır. Nominalizmin karşısına çıkan kavramsal gerçekçiliğin temsilcisi ise Thomas Aquinas'tır. Bir diğer deyişle burada William'un kavramsal adcılığı ile Aquinas'ın kavramsal gerçekçiliği çarpışır. Dolayısıyla bu tartışmada kavramların gerçeklikle olan ilişkisi kaybolur.