Güncelleme Tarihi:
Okul açma fikri nasıl oluştu?
Rize’de doğdum, ortaokulu tamamladıktan sonra aileyi geçindirme sorumluluğu nedeniyle kardeşlerin en büyüğü olarak eğitim hayatımı sürdüremedim. O nedenle eğitime gönül verdim. İlk olarak Kozyatağı’nda eğitimci bir ortakla okulu açtım. 2001’de kızım Seda, 2003’te de oğlum Serkan sürecin içine girdi. Daha sonra kurumsal bir yapı yani icra kurulu oluşturduk. 2009’da Anabilim Kariyer Akademisi’ni ve Anabilim Spor Kulüb’nu açtık. Çekmeköy, Koşuyolu, Dragos, Ataşehir anaokulu, Sancaktepe kampüsleri açıldı. Maltepe’deki kampüs eğitime başlıyor. Akfırat’ta 16 bin dönüm arazimiz var. Sadece Maltepe’de üstün yetenekli kampüsü olacak.
İnşaat, makina, eğitim ve şimdi de çiftçilk yapıyorsunuz. En mutlu olduğunuz alan hangisi?
Okulda huzur buluyorum. Ama son zamanlarda çiftliğe de gidince orada da mutluyum. Kızım Seda ve oğlum Serkan okulda olduğu için
Birinci kuşak kurdu, ikinci kuşak devam ettiriyor.
Vakti saati gelince gençlere güvenmek lazım. Şimdi çocuklarım yaptığımın çok üstünde kabiliyetli, daha ileriye götürmek için çaba sarfediyorlar, severek yapıyorlar işlerini. O nedenle onlara güvenip, işi bırakmak gerekiyor. Geri çekilip yavaş yavaş onları öne sürdük.
Sağolsunlar hepsi başarılı çocuklar. Bundan sonra işi de çocuklara, yetişebilirsek biz torunlara aşılamaya çalışacağız. Çünkü bu tip kurumların çoğalması lazım.
Eğitimde hormonlu büyüme konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ben hızlı büyümeyi sakıncalı gören biriyim. Hazmedebileceğimiz şekilde büyümek gerekiyor. Kaliteyi bozmadan, eğitimden ödün vermeden. Aileler kendi ihtiyaçlarından fedakarlık ederek çocuklarına maddi olanaklarını aktarıyor, özel okullara gönderiyor. Dil öğrensin, en iyi eğitimi alsın istiyorlar.Bunun vebali çok ağır. Eğitim kurumları bunun karşılığını vermeli. Gerçekten akşam insan başını yastığa koyunca rahatsız olmamalı. Eğitim, para için yapılmaz. Bu işin yüzde sekseni amme görevidir. Böyle düşünenler başka işe yönelsin, otel açsın, perakende sektörüne girsin. Ama genelde eğitim sektörüne yeni girenler bu işin işletme tarafını da dikkate almıyor. Herhangi bir finansman hesabını yapmadan okul açmamak gerekiyor.
Şu anda yaşanan krizin nedeni sizce ne?
Anaokulu sahipleri ilkokul açtı. Dershaneler kapatıldı, temel lise oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın standartları artık net olarak ortaya koyması gerekiyor ki yarın öbür gün cam plaza olan yerleri biz okul olarak görmeyelim. Veliler, kaliteyi talep etmeyi, okullara ne sorması gerektiğini de bilmeli. Her öğrenci kaliteli eğitim alma hakkına sahip. Ama velilerin hep baktığı şey uygun fiyata özel okul.
OKULCULUK MİSYONUNA İNANIYORUZ
Ülkemizde kurucudan başlayıp, öğretmenine kadar herkes belli kelimeleri satın alıp, o satın aldıkları kelimeleri de pirim yapmak için kullanıyorlar. Eğitime gerçekten inanan okul, yüzde 20 öğretim ücretine zam yapıyorsa, o zam artışını öğretmene de yansıtmalı. Biz de arka tarafta bir fon grubuyla beslenmiyoruz. Kendi varlığımızla ayakta durmaya çalışıyoruz ama bunun ticaretini yapmanın da bir usulü var. Her şeyin maliyeti belli, bu işi yapan insanlara da destek vermeli. Sonuçta okul, öğretmeniyle bir bütün. Biz okulculuk misyonuna inanıyoruz. Biz dershaneci, dil kursu değiliz. Sadece yabancı dilde, sporda, akademik alanda başarılı değiliz. Okullar, her yönüyle çocuğu yetiştirmekle sorumlu. Çocuğa yabancı dil de vermeli, akademik olarak da iyi yetiştirmeli, kültür-sanat anlamında da eğitmeli. 5-10 çocuğu 7’den 8’e geçerken burslu alsaydım, başarısız olanları eleseydim çok güzel pankartları okul binasına asardım. Biz, 21’inci yüzyıl becerileri, yabancı dil, akademik başarı, kişilik ve yetkinlik üzerinde duruyoruz. Veliler seçeceği okulu da iyi sorgulamalı.
Özel okulda velilerin bakacağı tek şey öğretmenler
Veliler okul ararken kurumun köklü olup olmadığına baksınlar. Kaç yıllık bir kurum olduğu, kurucusu, müdürü kimdir araştırsınlar. Eğer bir okulun öğretmeni iyi değilse o okul istiyorsa beş yıldız konforunda bir şey sunsun hiçbir şey ifade etmez. Okulu okul yapan şey öğretmendir. Okulun sadece ücreti önemli değil, ama ilk sorulacak soru bu değil. Özel okullarda hormonlu bir büyüme söz konusu. Bazı okullar velilerini mağdur etmiş durumda. Hiç kimsenin bir veliye bunu yapma hakkı yok. Ama bunu engelleyecek olan yer de Milli Eğitim Bakanlığı. Şu anda Bakanlığın çalıştığı “teminat” modeli bir an önce çıkmalı. Hatta bu daha önce yapılmalıydı. Okullarla ilgili etrafta çok fazla bilgi kirliliği var. Her veli çocuğunun dil bilmesini, spor yapmasını ve akademik olarak iyi yetişmesini ister. Bu imkanı verecek okulları derinlemesine sorgulasınlar.
Üstünlere yönelik okul
Üstün yeteneklilerle ilgili 2010’da Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden Prof.Dr. Uğur Sak ile çalışmaya başladık. Gönüllü öğretmenlerimizi seçtik. Birinci sınıftan 8’inci sınıfa kadar programı ve ölçme değerlendirme çalışmalarını yaptık. Okul içinde ancak farklı bir düzenle ayrı bir sınıf modeliyle üstünleri almaya başladık. Belirlediğimiz yerdeki IQ testlerine göre öğrenci alımını yapıyoruz. Bu öğrenciler FENTEK programına geçebiliyor. Program yapılanmasında içerik farklı olduğu için öğrencilerin geliştirdiğimiz alt yapı yetkinliklerini lisede de pekiştiriyoruz. Türkçe, fen, matematik, sosyal bilgilerde belirlenen ÜYEP öğretmenleri derse giriyor. Sancaktepe kampüsünde ÜYEP sınıflarının bir koordinatörü ve sorumlu müdürümüz var. Burada IQ’su minimimumda 140 tanımlı çocuklar eğitim alıyor.
Kurumun sahiplerini çoğaltmalı
Önce kendi personelinizin aidiyat duygularını yükseltmeli. Kurumun sahiplerini çoğaltmalı. Öğretmenleriniz kurumu sahiplenirse nereye giderse gitsin sizin kalitenizi yansıtırlar. Öğretmen gönderirken de hiç kimseyi kırmayın. Öğretmenleri mutlu etmeli ki randıman oluşsun. İnsan incitmemek şart. Çünkü bir sürü emek veriyorsunuz, öğretmene eğitim aldırıyorsunuz. En güzel şey eğitimcilikte tatlı diliniz, güler yüzünüz hiç eksik olmamalı. Kaliteden asla ödün vermemeli.