Güncelleme Tarihi:
Nesir konusu, son derece önemli bir edebiyat kavramları arasında yerini almaktadır. Bu sebeple konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyen pek çok insanın ilgisini çekmektedir. Bu sebeple hakkında en fazla araştırma işlemi gerçekleştirilmekte olan konu başlıkları arasındaki yerini almaktadır.
Nesir Nedir?
Nesir; kafiye, vezin gibi koşullara bağlı kalınmaksızın salt dil kurallarının gözetildiği anlatım yolu; düzyazıdır. Arapça kökenli olan "nesr" sözcüğü "yayma, dağıtma saçma, " anlamına sahiptir. Eski dönemlerde nesir yazarlarına nâsir; nesir biçimine sahip olan yazılara mensur, küçük nesir parçalarına ise mensûre denilmiştir. Divan edebiyatında nesir yerine inşa teriminin kullanımı tercih edilmiştir.
Nesirde amaç, düşünceleri veya duyguları açık, doğru bir şekilde ifade etmektir. Edebi nesirde ise yapılmış olan anlatımı etkili kılmak adına çeşitli anlatım şekilleri geliştirilmiştir. Nesirde en küçük anlatım birimi ise cümle olmaktadır. Bir yargı, bir eylem bildiren nitelikteki cümleler belli bir plâna göre sıralanarak paragrafları meydana getirirler.
Yazı öncesinin sayılmadığı, edebiyatta anlatım şekli olarak nazmın kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Uyak, ölçü, nazım biçimi gibi belli kurallara uyularak oluşturulmuş durumda olan şiir, akılda tutulma ve ezberleme kolaylığı taşıdığından dolayı yazı öncesi edebiyat türlerinin temel anlatım yolu olma özelliği taşımıştır.
Bundan dolayı nesrin gelişimini yazının bulunmasına, kısacası yazı dilinin gelişimine bağlamak mümkündür. Türk edebiyatında da ilk nesir örneklerine yazı sonrası dönemlerde rastlanılmaktadır. Nesir biçiminde yazılmış olan edebiyat türlerinin başlıcaları ise şunlar olmaktadır: Öykü, roman, tiyatro, mektup, gezi, deneme, biyografi, eleştiri, günlük, anı, söylev.
Edebiyatta Nesir Örnekleri ve Hakkında Bilgi
Nesir; kısaca serbest ve ölçüsüz düz yazıdır. Nazım genel olarak tüm şiir türlerini kapsamaktadır. Nesir ise edebiyatın şiir dışında kalan tüm biçimlerini kapsamaktadır. Yani tiyatro, roman, deneme ve öykü gibi.
Nesir kavramının diğer tabiri düzyazı olmaktadır. Duygu ve düşüncelerin, şiirdeki biçimsel niteliklere bağlı kalınmaksızın, düz ve serbest bir biçimde anlatılmasıdır. “Doğal konuşma biçimindeki sözlere” de nesir denir. Nesir, başka bir tabir ile edebiyatta düzyazı sanatı olarak ifade edilmektedir. Dil kurallarından başka hiçbir ölçüye bağlı durumda olmayan düz ve tabu anlatma yolu.
Eski nesir, “sade nesir” ve “süslü nesir” olmak üzere başlıca iki kola ayrılmıştır. Bunlar:
Sade nesir; konuşma dilinde yazılan, açık, tabii nesir olma özelliği taşımaktadır. Bu nesirle halkla alakalı eserler ve bazı tarihler yazılmıştır.
Süslü nesir; yabancı kelime ve dil kuralları ile yüklü, çeşitli söz sanatları ile ve kelime oyunları ile süslü nesirdir. Bu nesir ile, aydın kimselere hitap eden nitelikte eserler yazılmıştır.
Yeni nesir'de, yazı dili konuşma diliyle birleştirilmeye çalışılmıştır. Yazı dilinin konuşma dili haline getirilmesi girişimi, 1911 senesinde Selanik'te çıkarılmaya başlanmış olan “Genç Kalemler” dergisinde, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin gibi sanatçılar ve fikir insanları tarafından ileriye sürülmüş olup bu hareket, günümüzdeki yazı dilinin ayırıcı vasfı niteliğine sahip olmuştur.
Yeni nesrin sahip olduğu başlıca özellikleri şu noktalar üzerinde toplanabilir. Konuşma dilinde karşılığı olmayan yabancı kelimeler dilden atılmıştır. Tüm yabancı dil kuralları terk edilmiş, Türk diline Türk dilbilgisi hâkim kılınmıştır.
Eski nesir, çok defa, iç içe girmiş cümlecikler ile uzatılan bileşik cümlelerle birlikte yazılırdı; yeni nesir ise, çok defa, kısa cümleler ile birlikte yazılmaktadır. Eski nesirde söz hüneri göstermeye çalışılmıştır, cümle sonlarında seciler kullanılmıştır, bunu sağlamak amacı doğrultusunda da doldurma sözlere yer verilmiştir. Yeni nesirde ise seçici kullanımı söz konusu olamaz, yalnızca düşünceleri anlatmaya yetecek kadar kelime kullanılır ve doldurma sözlere yer verilmez.
Sade nesir örnekleri olarak aşağıdaki eserlerden söz edilmesi mümkündür:
- Sehi Bey'in Heşt Behişt adlı şuara tezkiresi (16. yüzyıl)
- Seydi Ali Reis'in Mir'atü'l-Memalik isimli gezi yazısı ve Kitabü'l Muhit isimli coğrafya kitabı (16. yüzyıl)
- Kul Mes'ut'un Kelile ve Dimme tercümesi (14. yüzyıl)
- Aşıkpaşazade'nin Tevarih-i Al-i Osman (Osmanlı Tarihi adlı eseri (15. yüzyıl)
- Evliya Çelebi Seyahatnamesi (17.yüzyıl)
- Mercimek Ahmed'in Kabusname tercümesi (15. yüzyıl)