Ne kadar erken o kadar iyi!

Güncelleme Tarihi:

Ne kadar erken o kadar iyi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2018 10:01

Bir çocuğun 0-6 yaş arasında geçirdiği süre, gelişimi açısından çok önemli. ‘Erken çocukluk’ olarak adlandırdığımız bu dönemde çocuk büyük bir hızla gelişir; zekası, algısı, kişiliği, sosyal davranışları ve zihinsel yetenekleri şekillenir. Beyin gelişiminin büyük bölümü bu dönemde tamamlanır. Okul hayatı ve sosyal yaşamdaki başarı için önemli olan dil becerilerinin temeli de bu dönemde atılır. Gelişme düzeyi de, çocuğun özellikle bu ilk yıllarında nasıl bir ortamda büyüdüğüne ve nasıl bir eğitim aldığına bağlı olarak farklılık gösterir.

Haberin Devamı

Erken çocukluk eğitimi, çocuğun ilerleyen yıllardaki okul başarılarına katkı sağlar; onun sağlıklı, aktif ve üretken olmasına yardımcı olur. Dolayısıyla, üç yaşından sonra çocuklar okul öncesi eğitime ne kadar erken başlarsa, ilkokula hazır olma durumları ve okul hayatlarında başarılı olma olasılıkları da o kadar yüksek olur.

Ülkemizde ebeveynlerin önemli bir bölümünün erken çocuk eğitimiyle ilgili farkındalığı arttı. Bunun sonucunda da çocukları için okul öncesi eğitimi talep eder duruma geldiler. Son yıllarda okul öncesi eğitime katılımda artan oranlar da bu talebin yansıması. Ancak erken çocukluk eğitiminin niceliğinden ve süresinden daha da önemli olan faktör, çocuğun aldığı eğitimin niteliği. Bu dönemde uzmanlara iletilen soruların önemli bir bölümü okul öncesi eğitim kurum seçimi ve okul niteliğiyle ilgili.

Haberin Devamı

NİTELİKLİ OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ NASIL OLMALI?
- Çocuğun gelişim alanları (sosyal, duygusal, fiziksel, dil, zihinsel) bir bütündür ve birbirlerinden etkilenir. Bu nedenle nitelikli bir okul öncesi eğitim programı; çocukların sadece zihinsel veya fiziksel değil bütüncül gelişimlerini desteklemeli.

- Yaşı aynı bile olsa her çocuk özgündür ve farklı gelişim özellikleri gösterir. Dolayısıyla uygulanan eğitim programı, çocukların farklılıklarını göz önünde bulundurarak onların hem grup içinde hem de bireysel öğrenmelerine fırsat tanımalı.

- Demokratik ortam; çocuğun bir birey olarak kabul edildiği, değerli ve özgür hissettiği, kendini ifade edebildiği, karar alma süreçlerine katılabildiği, aynı zamanda başkalarına saygı duymayı ve yardım etmeyi öğrendiği ortamdır. Bu ortamda çocuklar kendilerini ve başkalarını daha yakından tanıyabilir ve kendi becerilerini keşfedebilir, deneyebilir. Okul öncesi eğitim kurumlarında çocukların birbirlerinin farklılıklarını, benzerliklerini ortaya çıkaracak, iş birliği ve yardımlaşma becerilerini destekleyecek fırsatların yaratıldığı ortamlar olmalı. Bunun sonucunda özgüveni yüksek, farklılıklara saygı duyan, başarı duygusu oluşmuş, öğrenmeye ve okula karşı olumlu davranışlar geliştirmiş çocuklar yetişir.

Haberin Devamı

- Ödül ve ceza yöntemleri çocukların iç disiplinlerini geliştirmek için etkili değil. Bu yüzden, kazandırılmak istenen becerilerin çocuk tarafından içselleştirmesini sağlamak için çocuklar üzerinde baskı yaratmayan ve çocuklarla iş birliği içinde çalışılan yöntemler uygulanmalı.

- Okul öncesi eğitim kurumunun hem bina içi hem bahçe fiziksel yapısının çocuğun ihtiyaçlarına uygun ve güvenli olması gerekir. Bunun için, çok büyük sınıflar veya kocaman bahçeler şart değil. Çocukların yürüme mesafesinde bir yeşil alan veya park olan mekanlar yeterli.

- Sınıf ortamında ise, eğitimci başına daha az çocuk düştüğünde hem eğitimci ile çocuk arasında, hem de çocukların kendi aralarında iletişim kalitesi artar. Sınıfın büyük olması çocukların paylaşmalarını ve oyunlarının niteliğini arttırır.

Haberin Devamı

AİLELERİN ROLÜ DE ÖNEMLİ
Erken yaşlar, çocuğun geleceği için bu kadar belirleyiciyken, çocuğun yakın çevresi yani en yakınındaki ebeveynleriyle nasıl bir ilişki kurduğu çok önemli. Anne-babalar, çocukların beyin gelişimi dahil her türlü gelişimlerinde önemli bir role sahip olduğundan, bu yönde becerilerini geliştirmek üzere desteklenmeli. Bu destek çerçevesinde çocuk bir okul öncesi eğitim kurumuna devam ediyorsa, aile katılımının güçlenmesi de çocuğun gelişimini etkiler.

Bu bağlamda;
- Veli-öğretmen ilişkilerinin güçlenmesi ve hiyerarşik olmayan bir ortaklık biçiminde devam etmesi için okullarda birebir görüşme sistemleri kurulmalı ve bu sistemler, ailelerin çocuklarının eğitimleriyle ilgili tüm konularda söz hakları olacak biçimde benimsenmeli.

Haberin Devamı

- Tüm erken çocukluk hizmetlerinde, hem kurumdan aileye hem de aileden kuruma olacak şekilde çift taraflı bilgi paylaşımının olması sağlanmalı. Yani öğretmen sınıfta uygulanılan programı, çocuklarının program boyunca gösterdikleri gelişimlerini aileyle paylaşırken, ailenin de kendi ev ortamlarından başlayarak, çocuklarıyla ilgili önemli bilgileri öğretmenle paylaşması önemli.

- Veli toplantılarının ötesine geçen ve aileyle birlikte karar verilmiş farklı aile katılımı yöntemleri uygulanmalı. Aileler, çocuk gelişimi ve erken çocukluk döneminin önemi hakkında bilgi sahibi bireyler haline getirilmeli; bu konuda yerel yönetimler ve konunun uzmanı sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle aile eğitim programları da okullarda veya kolay ulaşabilir çeşitli mekanlarda hayata geçirilmeli.

Haberin Devamı

DUYGU YAŞAR KİMDİR?
Erken Çocukluk Eğitimleri Birimi Direktörü Duygu Yaşar; proje yönetimi, eğitim programlarının geliştirilmesi ve öğretmenlere yönelik eğitimler de dahil olmak üzere AÇEV’in bu alandaki tüm programların ve projelerin koordinasyonundan sorumlu. Yaşar, Türkiye'nin 81 ilinde dezavantajlı çocuklar için kaliteli erken çocukluk eğitimi geliştirmeyi amaçlayan 'Geleceğe İlk Adım' projesinin yürütülmesi üzerine çalıştı. Ayrıca UNICEF ve Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde yürütülen bir proje olan Türkiye'de Erken Çocukluk Eğitimi için Kalite Standartları Geliştirme Projesi'nde görev aldı. Daha önce, hem Türkçe hem de uluslararası okullarda okul öncesi öğretmeni olarak çalıştı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Erken Çocukluk Eğitimi ve Sosyolojisi alanında lisans ve Columbia Üniversitesi'ndeki Öğretmenler Koleji'nden Uluslararası Eğitim Geliştirme Yüksek Lisans derecesi bulunuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!