Güncelleme Tarihi:
Değişen ve gelişen dünyamızda okulların farklılaşan ihtiyaçlara yönelik adaptasyonu ve öğrencinin yaşama hazırlanması süreci daha da önemli hale geldi. Son dönemde eğitimin nasıl bir noktaya geleceğini daha iyi anlamak için öncelikle eğitim alanında teknolojinin gelişen rolünü daha yakından incelemek, geleceğe yönelik gelişmeleri doğru takip etmek gerekiyor. Bu bağlamda teknolojinin eğitimde değeri artıyor, eğitimciler ve geliştiriciler eğitime farklı bir boyut katmak adına her geçen gün daha fazla ürün ortaya koyuyorlar. Buradan da görülüyor ki yeni teknolojik gelişimler/değişimler, eğitime yaklaşımda felsefi değişiklikler yaratarak, sınıf ortamını yeniden şekillendirmeye ve öğretmenlerin de eğitimdeki rolünü değiştirmeye başladı. Kişiye özel eğitim konusunda öğretmene yardımcı olacak, sınıf ortamında farklılaştırılmış öğretim metotları, uygulamada büyük kolaylık sağlıyor. Artık şunu çok net biliyoruz ki her öğrencinin öğrenme yöntemi farklıdır ve öğrenme modellerinin giderek kişiselleştirilmesinde teknoloji büyük bir rol oynamaktadır. Bu anlamda öncelikle öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerine geniş bir perspektiften bakmak ve değerlendirmek doğru olacaktır.
Öğretmenlerin bu yeni anlayışa göre eğitilmesine öncelik verilerek, öğrencisiyle doğru bir yaklaşım ve bilgi birikimiyle bağ kuran, her yönden rol model olan öğretmenlerin öğrencilerine katkıda bulunmaları sağlanmalıdır. Yeni ve gelişen sistemin içinde, öğrencilerine ulaşabilecek donanımla kendilerini de geliştirmelerine fırsat tanınmalıdır. Geçmişte öğretmen, öğrencilerini istenen yeteneklere sahip hale getirmek için gerekli becerileri kazandırmaya odaklanmışken, günümüzde öğrencilerin kendi başlarına öğrenmesini sağlamaya dönüşmeye başlamıştır. Öğrencileri yaratıcı ve esnek düşünmeye teşvik edici, karşılaştıkları problemleri çözebilme becerilerini geliştirici, birbirleriyle iş birliği yapmalarını sağlayıcı bir ortam sunacak öğretmenler ve gerçek dünyanın içinde bir okul olma anlayışı benimsenmelidir.
21. yüzyıl becerileri diye adlandırdığımız bilgi okuryazarlığı, bilişimsel düşünme, iletişim, iş birliği, kritik düşünme, problem çözme, yaratıcılık, inovatif düşünme yetkinliklerini kazanmaları sağlanmalıdır. Küçük yaşlardan itibaren çocukların doğal özelikleri olan merak duygusundan yola çıkarak başlayan öğrenme sürecini, her bireyi özel kabul ederek öğrenme süreci farklılaştırılmış öğretim uygulamalarıyla zenginleştirmelidir. Bireysel olarak, kişiliklerinin gelişiminde önemli olan, aile ortamında başlayıp okul ortamında gelişen, “insan olmanın gereği” dediğimiz milli ve evrensel değerlerin kazandırılmasına yönelik etkinliklere yer verilmelidir. Öğrencilerin kişilik ve yaşam becerileri, eğitim programları, ilkokul ve daha sonraki öğrenim basamaklarına doğru sosyal ve duygusal gelişimleri etkin bir şekilde takip edilmelidir. Kendilerini gerçekleştirme, sorunlarla baş edebilme becerilerini kazanırken kendilerinin ve başkalarının ihtiyaçlarına duyarlı bireyler olarak, etkili sosyal iletişimleri geliştirilmelidir. Öğrenciler çeşitli alanlarda sosyal sorumluluk projelerine dahil edilmeli, onların içinde yaşadıkları toplumun bir parçası olmaları sağlanmalıdır.
Sorumluluğumuz 21. yüzyıl becerilerini edinmiş, sürdürülebilirliği benimsemiş, ülkesine ve yaşadığı dünyaya duyarlı bireyler yetiştirmek ve onları geleceğe etkin biçimde hazırlamak olmalıdır. Bunun için anaokulundan başlayarak okulda geçirilen süre Tam Eğitim Sistemi dediğimiz çocuğun tüm ihtiyaçlarının karşılandığı bir model ile planlamalıdır. Gerçek yaşam deneyimleriyle edindikleri kavramları günlük yaşamlarına aktarabilmeleri sağlanmalıdır.
21. yüzyıl becerilerinin içinde oldukça önemli olan yetkinliklerden birisi de etkin bir yabancı dil yeterliliğidir. Öğrencilerin dünyaya uyumlu bağ kurabilen bireyler olabilmeleri için yabancı dil ediniminin önemi; hatta ikinci, üçüncü yabancı dil edinmelerinin gerekliliği kaçınılmazdır. Yabancı dil kazanımında amaç, 21. yüzyılın gerektirdiği kazanımlarla öğrencileri, ülkesine ve dünyaya faydalı bireyler olarak donanımlı bir şekilde geleceğe hazırlamak olmalıdır. Bu donanımın içinde yabancı dil becerilerinin öneminin ve bu iletişim becerilerinin dünyaya açılan bir pencere olduğunun altı çizilmelidir. Okullarımızda uygulanan programlarda dil öğrenmenin değil, dil edinmenin kıymetli olduğu vurgulanmalıdır. Ana sınıfında başlamış ve lise düzeyine gelmiş bir öğrencinin uluslararası geçerliliği olan sertifikalarla dil edinimi her yıl yapılan sınavlarla belgelenmelidir. Bu belgeyle o yaş grubundaki yetkinliği uluslararası bir geçerlilikle farklı ülkelere de gittiklerinde ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Ayrıca okul ortamında disiplinler arası çalışmalarla yabancı dili sadece kendi ders saatleri içinde değil; farklı derslerde, ulusal ve uluslararası etkinliklerde kullanmaları sağlanmalıdır. Güçlü bir yabancı dil hazırbulunuşluğu ile mezun olarak akademik, profesyonel ve kişisel yaşantılarında uluslararası iletişim ehliyeti ile hayata avantajlı başlamaları sağlanmalıdır.
Öğrencinin takibinde yetkin eğitimci kadrosuyla yapılan ölçme değerlendirmelere bağlı olarak bireysel ihtiyaçlara yönelik kişisel eğitim programları planlanmalıdır. Okul rehberlik bölümlerinin ve rehber öğretmenlerin gözetiminde öğretmen-öğrenci ve aile üçgeninde bu çalışmalar yürütülmelidir. Öğrencinin hangi alanda akademik ya da sosyal/duygusal desteğe ihtiyacı varsa o alanda, ihtiyaç duyduğu sürece desteklenerek gelişimi sağlanmalıdır. Anaokulundan lise düzeyine kadar bu takiplerin ve işleyişin etkin bir şekilde uygulanıyor olması, öğrencinin yaşamında ihtiyaç duyduğu beceri ve yetkinliklere ulaşmasını sağlayacaktır. Eğitim sistemimizin basamakları arasındaki geçişlerde yer alan sınavlarda, LGS ve YKS’ye hazırlanırken yapılan tüm bu ölçme ve değerlendirmeleri, bireysel takip ve destekleri içermelidir. Yeni nesil soruların yer aldığı sınav sisteminde birden çok kazanımı bir araya getiren ve gerçek hayatla ilişkilendiren sorular yer alıyor. Dolayısıyla öğrencilerin ilkokul birinci sınıftan itibaren akıcı okuma, okuduğunu anlama ve doğru yorumlama becerilerinin gelişiminin sağlanmış olmasına dikkat edilmelidir. Bunun için gerekli teknikler ve yöntemler konusunda öğretmenler bilgi sahibi ve uygulama yetkinliğinde olmalıdır. İlkokulda sınıf öğretmenleri, 5. sınıftan itibaren de mentor öğretmenlerle öğrencilerin öğretmenleri tarafından ihtiyaçlarına yönelik çok yönlü takiplerinin yapılması sağlanmalıdır. Sadece akademik başarı odaklı değil, öğrencinin ilgi, yetenek ve sosyal becerilerinin de yaşamda ne kadar önemli olduğu bilinerek okul süreci yürütülmelidir. Tüm sınıf seviyelerinde, ilgi ve yeteneklerine uygun yetenek atölyeleri planlanmalıdır. Spor, sanat, bilim, teknoloji, drama vb. alanlarda gelişimlerini destekleyerek, bireysel ya da okul takımlarıyla bu yeteneklerini çeşitli ulusal ve uluslararası etkinliklerde sergileme fırsatları verilmelidir. İlgi ve yeteneklerine uygun yönlendirilen ve takip edilen öğrencilere, okul ortamında kariyer planlamalarına zemin oluşturacak uygulamalarla bir yol haritası oluşturulmalıdır.
Kısacası, okullarda kariyer ofisi uygulaması hayata geçirilmelidir. Bu programla kendi yetenek, ilgi ya da becerilerinin farkına varmalarının yanında yeni beceriler de kazanarak, 21. yüzyılın hızla değişen ve gelişen dünyasının iş ve meslek gruplarından haberdar olmaları sağlanmalıdır. Kendi kariyer planlarını yaparken, karar süreçleri için gerekli bilgi ve donanım kazandırılmalıdır. Kariyer günleri etkinleriyle, öğrencilerin hedeflerini sağlıklı bir şekilde belirlemeleri, meslekleri eğitim aşaması ve çalışma koşulları bakımından daha iyi tanıyıp irdelemeleri sağlanmalıdır. Meslek tercihi ve kariyer planlamasında doğru adım atmaları adına farklı meslek gruplarından alanında uzman kişilerle buluşturulmalıdır. Bu buluşmalarda kendi okulundan mezun olmuş ve kariyerinde çok başarılı, alanlarında lider olan iş insanlarıyla bir araya gelmeleri sağlanarak motivasyonları yükseltilmelidir. Tüm bu çalışmalarla liseyi bitirerek üniversite yaşamına başlayacak olan öğrencilerin yeteneklerine ve isteklerine göre alternatifler oluşturulmalıdır. Öğrencinin gelişimine destek olan ve onu yaşama hazırlamak için yapılan çalışmaları gerçekleştirirken, ailelerle iletişimi en üst seviyede tutarak ortak bir yol haritası çizilmelidir.
Özetlemek gerekirse, öğrenci okul ortamında keyifli zaman geçirebilmeli, onu dikkatle dinleyen ve gelişimini destekleyen donanımlı öğretmenleri olmalı, kendini rahat bir dille ifade edebilmeli, yeteneklerini ortaya koyabileceği imkânları olmalı, ilgi duyduğu bir enstrümanı çalabilmeli, ilgi duyduğu bir spor dalında çalışabilmeli, yaptığı bir çalışmayı bir sergide görebilmeli, bilimsel çalışmalarda etkin görevler ve sorumluluklar alabilmeli, teknolojiye hakim olmalı, dünyayı tanımasını destekleyen yabancı dil yetkinliğine ulaşmış olmalı, uluslararası etkinliklere katılıp farklı kültürleri tanımalı, kendi varlığında anlam bulmalı, kendini değerli hissedebilmeli ki öğrenme serüvenine dahil olsun bizler de geleceğimize güvenle bakabilelim.
Ata Koleji olarak, yukarıda saydığımız metot, teknik ve yaklaşımları uygularken, bu anlayışla önce öğretmenlerimizi ve eğitimcilerimizi donatıyor; öğrencilerimizin ve velilerimizin de bütün eğitim-öğretim süreçlerinde aynı bilince sahip olmalarını sağlıyoruz.
21. yüzyılın gerektirdiği eğitim standartlarını yakalamış ve bunu öğrencilerine sağlayabilen geleceğin başarılı eğitim kurumlarından olmak hedefiyle, anaokulundan liseye bütün eğitim-öğretim faaliyetlerimizde “İyi eğitim, mutlu gelecek” mottomuzdan ilham alıyoruz.