Mutlak yoksulluk nedir? Nasıl hesaplanır? Mutlak yoksulluk ne ile ölçülür?

Basit bir ifadeyle, yoksulluk, yeterli bir yaşam standardına sahip olmak için yeterli paraya veya kaynaklara erişime sahip olamamaktır.

 Mutlak Yoksulluk Nedir?

 Bugün dünya çapındaki istatistikler bu sonucu destekliyor, yoksulluk içinde doğan insanların yoksul kalma olasılığı çok daha yüksektir. Bazı insanlar bundan kaçabilir, ancak ekonomik sistem onlara karşı çalıştığında çoğunluk için çok çalışmak çözüm değildir. Yoksulluk döngüsünü oluşturan da budur. Sağlıklı gıdaya, uygun konutlara, elektriğe ve suya erişiminizin olmaması, etkili bir şekilde şiddetli, mutlak yoksulluk içinde yaşadığınız anlamına gelir.

 Mutlak yoksulluk, hane gelirinin belirli bir düzeyin altında olması ve kişinin veya ailenin gıda, barınma, güvenli içme suyu, eğitim, sağlık vb. gibi temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamasını imkansız hale getirmesidir.

 Bu yoksulluk durumunda, ülke ekonomik olarak büyüyor olsa bile, yoksulluk sınırının altında yaşayan insanlar üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Mutlak yoksulluk, haneleri belirli bir gelir düzeyine göre karşılaştırır ve bu düzey, genel ekonomik koşullarına bağlı olarak ülkeden ülkeye değişir.

 Mutlak Yoksulluk Nasıl Hesaplanır?

 Mutlak yoksulluğu hesaplamak için, önce eşikler oluşturmanız ve yoksul olarak kabul edilebilecek toplam insan sayısını hesaplamak için verileri toplamanız gerekir. Daha sonra göreceli bir yaklaşım kullanıldığında, hanelerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için nelere güvenebilecekleri (değişebilir) bir seviye belirlenir ve bunun altına düşen herkes bu kategoride sayılır.

 Mutlak yöntem, zamanla değişmeyen sabit bir düzeyde ayarlanır. Bu yaklaşım kullanıldığında, mevcut yoksulluk düzeyi ile tarihsel standart arasında büyük bir boşluk olabilir. Mutlak yoksulluk bu nedenle özellikle ekonominin büyüdüğü ve yaşam standartlarının yükseldiği ülkelerde ekonomi dünyasındaki statüsünü kaybetmektedir.

 Mutlak Yoksulluk Ne İle Ölçülür?

 Yoksulluğun ölçülmesine yönelik göreceli yaklaşım, güncel verileri ve istatistikleri kullandığından, daha iyi ve daha faydalı bir yaklaşım olarak kabul edilir. Göreceli yoksulluk, günümüzde kullanılan temel ölçüdür, çünkü pratikte, şu anda iyi bir yaşam standardına sahip olan hanelerden “nispeten” geride kalan hanelerin sayısını gösterir.

 Göreceli yaklaşım yoksulluğu ölçmek için kullanıldığında, araştırılması gereken başka bir kavram daha vardır. Bu da kalıcı yoksulluktur. Bu, hanelerin her 3 yılda bir ortalama gelirden %50 veya %60 daha az gelir elde etmesidir. Uzun vadeli yoksulluğun ekonomik ve sosyal koşullar üzerinde daha etkili sonuçları olduğundan, kalıcı yoksulluk akılda tutulması gereken önemli bir kavramdır.

 Göreli yoksulluk ülkenin gelişmişlik düzeyine bağlıdır. Herkese aynı yaşam standartlarından yararlanma şansı vermekle ilgilidir, böylece herkesin hayatını tam potansiyeliyle yaşaması için eşit bir fırsata sahip olur. Bu anlamda, yoksullukla mücadele, her bir ülkedeki büyük, kullanılmayan ekonomik potansiyelin kilidini açmakla ilgilidir.

 Göreceli yoksulluk da kalıcı olabilir, yani belirli ailelerin aynı toplumdaki diğer insanların şu anda erişebildiği aynı yaşam standartlarından yararlanma şansı kesinlikle yoktur. Temelde düşük bir göreli gelir kutusunda "tuzağa düşmüşlerdir".

 Ancak göreceli yöntemin aksine mutlak yaklaşım, gelirlerin zaman içinde artıp artmadığını belirlememize yardımcı olur. Bununla birlikte, durumu eşitsizlik veya kaynakların adaletsiz dağılımı ile ilişkilendirmez. Bu nedenle, dünya çapında birçok ekonomi uzmanı, iyileştirmenin mümkün olduğu alanları belirlemek için yoksulluğun ölçümünde hibrit bir yaklaşımın kullanılması gerektiğini öne sürüyor.

 Başta da belirtildiği gibi, birçoğunuz yoksulluğun, iyi bir yaşam standardına sahip olmak için yeterli paraya veya kaynaklara erişime sahip olamamak olduğunu düşünüyorsunuz, ancak yoksullukla ilgili türleri, nedenleri ve çözümleri daha fazla araştırdığınızda, her şeyin daha da kötüye gittiğini görebilirsiniz.