Güncelleme Tarihi:
Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) düzenlediği ‘Eğitimi Dönüştürmek’ temalı İyi Örnekler Konferansı’na katılan konuşmacılardan en ilginci, yaratıcılığın eğitim üzerindeki etkisini anlatan İngiltere’deki Creativity, Culture and Education (CCE) - Yaratıcılık, Kültür ve Eğitim Kurumu Kurucusu Paul Collard oldu. Sanat alanında 25 yılı aşkın deneyimi olan Collard, konuşması sırasında öğrenci merkezli eğitimin önemine dikkat çekerek, “Gözlemlediğim kadarıyla Türkiye’de yaratıcılık ön planda değil” dedi.
Bu tip konferansları sık sık düzenleyerek herkesi bilinçlendirmenin mümkün olduğunu anlatan Collard, yaptıkları araştırmalara göre yaratıcılık öğrenme ortamında kullanıldığı zaman başarının yüzde 15 arttığını söyledi.
Collard, CCE hakkkında bilgi verirken de şöyle konuştu:
“CCE’yi 10 yıl önce kurdum. Amacım sanat ve kültürü okuldaki derslerle harmanlayarak öğrencilere sunmak. İngiltere hükümetinin gençlere dönük yürüttüğü yaratıcı eğitim programlarından sorumlu olan bu kuruluş, onların yaratıcı potansiyelini ortaya çıkarmayı ve 21. yüzyılın yaratıcı ekonomisinde başarılı olmaları için hazırlamayı hedefliyor.”
Collard, şöyle devam etti: “Bu alanda yürüttüğümüz en önemli projelerden biri ‘Yaratıcı İşbirlikleri’. İngiltere’de 2.300 okul ile işbirliği yapıyoruz. Yaptığımız araştırmalar CCE programlarının gençlerin akademik başarılarına olumlu etkisinin olduğunu, onların okula devamlılığını arttırdığını gösteriyor. Velilerin çocukların eğitimlerine olan ilgileri de güçleniyor.”
Öğrenme sürecini öğrenci şekillendirmeli
Yartıcılığı geliştiren çalışmalarla akademik başarının da arttığını söyleyen Paul Collard, “Yaptığımız projelerle her yıl yaklaşık 2.500 okul ve 1 milyon öğrenciye bu projeyle ulaşıyoruz. Tek amacımız öğrencilerin yaratıcılıklarını ortaya çıkartmak. Yaptığımız çalışmalarla onların okuldaki performansları da gelişiyor. Farklı ülkeler de yaptıklarımızı uygulamak istiyor” diye konuştu. Collard, yaratıcılığı ortaya çıkartmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Sınıfı ve tüm öğrenme ortamlarını belli bir şekilde kurgulamalıyız. Sınıftaki eşyalar mutlaka hareket edebilir olmalı. Dersin ihtiyacına göre şekil almalı. Öğrenme sürecinde öğrenciler aktif bir şekilde rol almalı. Çocuklar yaşadıkları bu deneyimi kendileri şekillendirmeli. Ortaya koyduğunuz projelerle ve öğretme biçimleriyle risklerden kaçınmamalısınız. Bunları yaparsak daha verimli sonuç edebiliriz.”
Müfredatın değil, öğretmenlerin öğretme şeklinin değişmesi gerektiğini anlatan Collard, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Değiştirilmesi gereken ne öğrettiğiniz değil, nasıl öğrettiğiniz. Öğrencilere öğrettiklerinizin kalıcı olması için kullandığınız yöntem onların ilgisini çekmeli. Öğrenme ortamları da daha sosyal, daha esnek olmalı. Öğrenciyi merkeze koymak lazım.”