Güncelleme Tarihi:
Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınava sayılı günler kala aileler de en az çocukları kadar heyecanlı. Her bir anne-baba çocuğunun iyi bir liseye gitmesini isterken, ebeveynlerin her davranışı sınav yolunda önem taşıyor. Aileler bugünlerde çocuklarını iyi bir liseyi kazanması yolunda motive etme gayretinde. Ancak çocuğu motive etmekle onun üzerinde baskı kurmak arasında ince bir çizgi var. Bunun da çocuğun hem psikolojisi hem de başarısını etkilediğini söyleyen uzmanlara göre anne-babaların motive etmek ile baskı kurmak arasındaki bu ince çizgiye çok dikkat etmeleri gerekiyor. Ailelerin bu süreçte çocuklarına nasıl davranması, hangi üslupla yaklaşması gerektiği konusunda Anadolu Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Baki Duy ve Dokuz Eylül Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Diğdem Siyez’in önemli uyarıları var.
BAŞARILI ANNE-BABA, BAŞARILI ÇOCUK İSTİYOR
Prof. Dr. Baki Duy - Anadolu Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi: "Başarı beklentisi yüksek anne-babalar çocuğu kamçıladıklarında performansının yükseleceğini düşünebiliyorlar ancak çocuk, yarış atı değil. Anne-baba, çocuğunun iyi bir yaşama kavuşabilmesi için iyi bir eğitim alması gerektiği düşüncesinden hareketle çocuk üzerindeki başarı baskısını arttırıyor. Oysa ebeveynlerin ‘şu okula gideceksin’ şeklinde bir dayatmadan uzak durması gerekiyor. Onların iyi okul beklentisi sınava yüklenen anlamın daha da büyümesine neden olup çocuğun kaygılarını arttırabiliyor.
‘SANA GÜVENİYORUM’ SÖZÜ O KADAR MASUM DEĞİL
Çocuğuna güven duygusu aşılamanın, onu güçlü kılacağına inanan aileler de birtakım yanlışlara düşüyor. “Biz senin sınavda başarı elde edeceğine inanıyoruz, sana güveniyoruz” sözü masum gibi görünüyor ama aslında motive etmek yerine çocuğu baskı altına alıyor. Bu cümleyi duyan çocuk ‘Anne-babamın güvenini boşa çıkarmamalıyım’ diye düşünerek ailesini hayal kırıklığına uğratmamak için kaygıya sürükleniyor. Onların iyi okullarda okumasını istesek de çocuklarımıza her halükârda kıymetli olduklarını hissettirmemiz ve söylememiz gerekiyor.
ÇOCUKLARINIZI İYİ TANIYIN
Hedef belirlerken çocuğun kapasitesi önemli. Mevcut notları ve deneme sınavlarındaki durumu bize bilgi verir. İlk önce çocuğun hangi alanlarda daha yeterli olduğuna bakmak gerekir. İkincisi ise çocuğun özellikleri. Eğer çocuğunuzun rekabetçi bir kişiliği varsa fen lisesine gitmek ona iyi gelebilir ama rekabetçi ortamlardan hoşlanmıyorsa o zaman bu okul onu pek de mutlu etmeyecektir.
ONLAR ADINA KARAR ALMAYIN
Hedef belirlerken çocukla konuşmak lazım. Ona “şu okula gideceksin” yerine “bu okula gitmeni isterim, çünkü bu okul sana önemli olanaklar sunabilir” demek daha doğru. Şantaj yapmak ve tehditse çok yanlış. Çocuk adına karar alınmamalı çünkü hayat onun hayatı. Ama tabii bu hususta tüm inisiyatifi çocuğa bırakmak da yanlış. Yani veliler çocuklarının karar vermesine yardımcı olmalı.
ÇABAYI ÖDÜLLENDİRİN
Çocuk iyi bir hazırlık dönemi geçirdiyse ödülünü sınav öncesinde vermek iyi olacaktır. Çocuğa sınavdaki başarısızlığın her şeyin sonu olmadığını ve çabanın önemini öğretmek gerekli. Başarıdansa çabanın ödüllendirilmesi çocukta sürdürülebilir ve istikrarlı başarının da yolunu açar."
PLANLARINI SORMAK MOTİVASYONU ARTTIRIR
Bu yaştaki çocuklar, çok uzun vadeli plan yapma becerisine bilişsel olarak sahip değiller. Ancak ilgi alanlarını ve yeteneklerini gösterebilecekleri yaştalar.
Çocuğu doğru tanımanın yolu gözlemlemek kadar çocukla konuşmaktan geçiyor. Planlarını ona sormak, okulları onun araştırmasına izin vermek, kendinden büyük sınıflardakilerle konuşup bilgi edinmesini desteklemek bu noktada motivasyon arttıran bir unsur oluyor.
BU EBEVEYNLERİN SINAVI DEĞİL
Aileler sınav başarısı üzerinden değerlendirme yapmaktan uzaklaştığında sınav dönemi çocuklar için daha rahat geçiyor. Diğer türlü baskı altında eziliyorlar ve ebeveyn beklentisi başarıyı da engelleyen bir faktör oluyor.
ANNE-BABA RAHATLARSA ÇOCUK DA RAHATLAR
Sevginin başarıyla ilgisi olmadığını mutlaka çocuklara hissettirmek gerekiyor. Sınavı sadece sınav olarak görürsek, çocukların sınav başarısının yüzde 100 belirleyici olmadığını görürsek yani ebeveynler olarak biz rahatlarsak çocuklar da rahatlar.