Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un sözlerinin satır başları şöyle:
"Eğitimde yeni bir dil inşa etmeye çalışıyoruz. Bir çocuğun hayatına dokunmanın vebalini çok çok derinden hissetmedikçe, öğretmenlik mesleğini yapmanın önemi yok.
Ülkemizde doğan her çocuk kaybedilmeyecek kadar değerli. Bakın önemli demiyorum, değerli diyorum. Biz bu değeri beraber inşa etmek zorundayız. Eğitim hayat sahnesinin tümünü kapsayan bir fonksiyondur. Bu meseleyi bürokratik bir mesele olmaktan çıkartıp topyekun bir mesele olarak düşünmemiz gerekiyor. Bizim bunun için ekibimiz hazır. Bize benim arkadaşlarım değil Türkiye’nin birikimi lazım.
Heyecanım çocukların heyecanı, öfkem çocukların öfkesi. İşin müjdeli kısmı şu; biz sadece regülasyon politikalarıyla herhangi bir maddi katkı gerekmeksizin mevcut şartları düzenleyerek çok büyük yol alabiliriz. Bunu çok kısa sürede yapmak mümkün. Eğitim uzun sürede inşa edilen ama kısa sürede zarar gören bir kurum. Milli Eğitim Bakanı kendisi için bir şey yapmaz, gelecek için yapar. Bizim duruşumuz geleceği inşa etmek noktasında.
'ADALETİ ŞİAR EDİNECEĞİZ'
Hiçbir öğrencimiz, hiçbir velimiz sürprizle karşılaşmayacak. Oyunun sonunda asla kural değişmeyecek, oyunun ortasında 'biz değiştirdik' demeyeceğiz. Elbette hatamız olarak ama ilke olarak böyle bir yaklaşımımız olduğunu söyleyebilirim. Adaleti şiar edineceğiz. Elimizde Milli Eğitim Bakanlığı’nın sınavlarının datası var, bunlar inanılmaz derece politika dökümanı yapılabilecek bir içerik. Bunlarla uluslararası bir politika hazırlayabiliriz. Biz sürekli yenilikler, reformlar getirmek istemiyoruz. Biraz zaman alacak yapacağımız işler.
Uzlaşma önemli, herkesi dinleyeceğiz. Biz eğitimi belirli bir alanda kapalı bir kurum olarak görmüyoruz. Aydınlığı her yere taşımak istiyoruz. Çocuk neredeyse biz oradayız. Çocuklar günde ortalama 4 saat internette, sosyal medyada geçiriyor. Biz de bunu takip edeceğiz, yasaklamaktan bahsetmiyorum.
'2 AY İÇİNDE AÇIKLAYACAĞIZ'
Sosyal medyayı takip eden çok iyi bir ekip kurduk, oradan politika üretecek çok iyi bir veri elde edebiliriz. En geç iki ay içinde yaklaşık 3 yıllık bir program açıklayacağız. Diyeceğiz ki 'Bizim 3 yıl içindeki yol haritamız budur.' Toplumla bir makro paylaşımda bulunacağız. Bize biraz zaman verin.
Robotik’in bu kadar ilerlediği bir dönemde biz bir soru sormak zorundayız. Hangi işi bizim çocuklarımız yapacak? Robotların yapamadığı iş neyse bizim çocuklarımız onu yapacak. Biz ya gemimizi inşa ederiz ya da sel de sürükleniriz. Mesele teknik değil kültür meselesi… Bizim dünyamızın ne olduğunu sizinle çok net paylaşacağız.
3 YILLIK PLAN…
Aslında bizim 3 yıllık dediğimiz yapı bu toplumun aceleciyle ilgili bir takvim politikası ortaya koymakla ilgili. Bu böyle bir şey yoksa bizim çocuklarımız ilk okula başlayan çocuklarımız 2040 yılında iş hayatına başlayacak. Bu aslında 2040’ların dünyası için bir hazırlık.
SİSTEM DEĞİŞECEK Mİ?
Sistem teorisi açısından baktığımızda herhangi bir sınavın değiştirilmesi bir sistem değişikliği değil uygulama değişikliğidir. Eğitimin dilinde öyle bir karmaşa var ki bir uygulama da yapılan değişikliği toplum ister istemez sistem değişikliği olarak algılıyor. Bu sistem şu anda yürüyor. Herkes bu işin içinde dolaysıyla biz bu gemi yürürken bir tamirat içerisinde olacağız. Yenilenerek dönüşeceğiz."