Güncelleme Tarihi:
Bakan Selçuk konuşmasını şöyle sürdürdü:
GELECEĞE MEKTUP
“Bir bakıma bizler geleceğe mektup yazıyoruz. Eğer mektubu gönderdiğimiz adres değişiyor ve biz de bu değişimi yok sayıyorsak mektubu hala eski adresine gönderiyorsak elbette boşa kürek çekiyoruz demektir. Biz doğru adresi takip eden geleceği ön görecek ve oraya uzanacak hem entelektüel hem de aksiyon gücüne sahip öncüler olmakla mükellefiz. Bizim bu öncülüğümüz sayesinde geleceği kurmak mümkün olacak.”
TEKNOLOJİYİ İYİYE KULLANMAK ELİMİZDE
Dijital dünyanın içine doğmuş çocuklarımızın başka sorumlulukları ve ihtiyaçları var. Diğer kuşaklara göre yeni teknolojiyle ilgili hususları çok daha çabuk öğrenebiliyorlar. Bir taraftan da farklı dönemlerde yaşamış olan, iletişimin çok farklı yönlerini görmüş olan biz öğretmenlerin dikkat etmesi gereken başka yönleri de gündeme getiriyor. Çok eskiden kırsal alanda çeşme başı buluşması, kapı önü sohbeti, çay bahçesi muhabbeti, tüm bunlar iletişim bir boyutuydu ama bugün sosyalleşmenin çok farklı versiyonlarıyla karşı karşıyayız. Sosyal medyayı ya da benzeri kavramları sadece şikâyet edilecek konular değil nötr araçlar olarak görmek zorundayız. Yani onların iyiye ya da kötüye kullanılması elbette bizim elimizde.
DÜNYADAKİ DEĞİŞİMİ OKUMAK ZORUNDAYIZ
Bugün artık alışverişini internetten yapan, sinema, tiyatro, konser gibi tüm içerikleri internette izleyen bir nesil var karşımızda. Biz onların bu ihtiyaçlarına karşı duyarsız davranamayız. Dünyanın gelecek 15-20 yılı içerisinde yaşayacağı büyük kırılmanın farkında olan kişiler olarak tüm dünyadaki bu dönüşümü yeniden okumak zorundayız. Eğer bu büyük kırılmaya hazır olmazsak o zaman gerçekten bu bireysel dönüşümün ne olduğunu okumakta zorlanabiliriz.
ÇİFT KANATLI ÇOCUKLAR YETİŞTİRMELİYİZ
Küresel salgının ortaya çıkardığı birtakım farklılıklar 2023 eğitim vizyonunda ortaya konulan bakış açısının aslında geleceğe dönük olan bakış açısını biraz daha ortaya çıkardı. Bu kişiselleştirmenin beraberinde gelecek olan riskleri de dikkate almalıyız. Çift kanatlı çocuklar yetiştirmezsek, yani hem sanatı hem bilimi hem ahlaki değerleri hem bu coğrafyanın kokusunu birlikte ele almazsa çocuklar, o zaman çift kanatlı yetişmiş olmayacaklar ve geleceğe dair birtakım sorunlar yaşama olasılıkları da yükselecek. MEB olarak bunun alt yapısı konusunda yaklaşık 2 yıldır yoğunlaştık ama önceki yıllardan da gelen katkılarla birikim esasına dayalı yapılan çok fazla iş var.
ADİL BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ
Sadece EBA da bile 30 kata yakın artıştan söz ediyoruz. 3 milyondan fazla canlı dersten, 3 tane televizyon kanalından söz ediyoruz. Dünyadaki diğer ülkelerde küresel salgın döneminde ne yapıldı da biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak bunu yapmadık veya yapamadık ya da eksik bıraktık noktası çok önemli. Canlı ders alt yapısı, EBA içerikleri, uzaktan eğitimle ilgili basılı dokumanlar, mobil uygulamalar ve daha onlarcasını sırlayabiliriz. Fırsat eşitliği bakımından örneğin sınava giren evlatlarımız için gerçekten çok adil bir dönemden geçiyoruz diyebilirim. Sadece 12’nci sınıf öğrencinsin 5 ayrı öğretmenden aynı konuyu izleme imkânı var bu gerçekten önemli bir kazanım. Dünyada benzerlerini az görüyor olmak Türkiye olarak bizim yaptığımızın önemini daha da iyi açıklamak için fırsat sağlayacaktır.
DÜNYADA ‘COVİD’ TÜRKİYE’DE ‘EBA’
Şu an EBA’nın mobil uygulamalarından 30 milyona yakın abonemizin olması konuya olan talebi gösteriyor. Dünyada en çok aranan kelime covid iken, Türkiye’de EBA olması ya da EBA’nın dünyada 20 milyardan fazla tıklanmayla en çok ziyaret edilen eğitim sitesi olması bizi mutlu ediyor ama tabi daha çok çalışmamız gerekiyor. Çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin imkânlarını artırmamız gerekiyor. Zaten şu anda yaptığımız iş bununla ilgili. Dünya Bankasıyla yaptığımız projede 160 milyon dolarlık bütçe ve 3 yıl sürecek olan güvenli okullaşma ve uzaktan eğitim projesi de aslında tam da bu dönemin ihtiyacını karışama gibi görülebiliyor ama önümüzdeki 10 yılın dijital platformunun gündeme gelmesiyle de ilgili bu konu. Bizim bu çerçeve destek kurumlar olarak 15 bine yakın EBA destek merkezi kurmuş olmamız 750 bine yakın tablet bilgisayarı 25 GB internetiyle birlikte çocuklarımıza dağıtmış olmamız yine bu destek çalışmalarının bazı örnekleri.
ÖĞRETMEN EĞİTİMLERİ BENİ MUTLU EDİYOR
Beni en çok mutlu eden hususlardan biri de öğretmen eğitimlerinde ortaya konan büyük sıçrama. Çünkü daha önce bir yılda 25-30 bin civarında öğretmenimiz hizmet içi eğitim alırken, bugün 3 milyondan fazla eğitim paketinin öğretmenler tarafından alındığını görüyoruz. Çünkü öğretmenlerimiz bu dönemde hiç beklemediğimiz kadar dijital becerilerini geliştirmek ve küresel salgın döneminde eğitimsel ihtiyaçları karşılamak noktasında büyük bir atılım sergilediler ve bu bizi çok mutlu ediyor. Stanford ve Harvard Üniversiteleri ile yaptığımız çalışmalar, Apple ile Google ile yaptığımız çalışmalar yaklaşık olarak 200 bine yakın öğretmenimizin uluslararası bilişim sertifikası almış olması tüm bunlar küresel salgın döneminde sadece olumsuz şeylerin değil olumlu birtakım gelişim ve değişimlerin de olduğunu bize gösteriyor. “
6000 KATILIMCI
Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Zafer Öztürk de konuşmasında birçok yeni meslek grubunun ortaya çıktığından bahsederek eğitimde teknolojinin önemini şöyle aktardı:
“Teknolojik yatırımlarına çok daha önce başlayan ve ciddi birikimleri olan özel okullarımızın bu tecrübelerini diğer okullarımızla ve resmi kurumlarımızla paylaşma düşüncesiyle yola çıktığımız ETP konferansının ilkini 2013 yılında 1200 katılımcıyla gerçekleştirmiştik. Online olarak düzenlendiğimiz konferansımızı 6000’e yakın katılımcıyla gerçekleştiriyor olmaktan da ayrıca mutluluk duyuyorum. TÖZOK olarak 70 senedir Türk Milli Eğitimi ve özel okulculuğun gelişmesi için faaliyet yürütüyoruz. Ana konularımızdan biri eğitim adına ülkemiz ve dünyadaki gelişmeleri takip edip öğretmenlerimizle paylaşmaktır. Bu çerçevede bünyemizde oluşturduğumuz komisyonlarla değişik alanlarda sempozyumlar düzenlemekteyiz. IT komisyonumuzun oluşturduğu Eğitim Teknolojileri Konferansı da bu etkinliklerimizin en önemli parçalarından biri.
GÖREVİMİZ ÖĞRENCİLERİ GELECEĞE HAZIRLAMAK
Yapılan araştırmalar yakın gelecekte bugün var olan birçok mesleğin yok olacağını yerlerine yenilerinin geleceğini gösteriyor. Doktorluk, hemşirelik avukatlık gastronomi gibi insan odaklı meslekler her zaman var olacak. Ama daha önemlisi şimdiden isimleri konmuş ve yüz binlerle ifade edilen pozisyonlar için de insan kaynağı ihtiyacı olacağı ortadadır. Programlama veri analizi endüstriyel tasarım gibi birçok meslek yer almaktadır. Görevimiz şimdiden öğrencilerimizi bu geleceğe hazırlamaktır. Eğitim teknolojilerinde en önemli unsur içeriktir. Bu da öğretmenlerimizin gayreti ve üretkenliği ile oluşuyor. Bu anlamda öğretmenlerimizden üretkenlik ve yaratıcılık beklentilerimizin karşılanması için iyi örnekleri onlarla paylaşarak evlatlarımıza ilham olmalarını istiyoruz.
TEKNOLOJİ TEK BAŞINA ANLAM İFADE ETMEZ
Eğitim öğretimde en önemli unsur öğretmendir. Teknoloji tek başına bir şey ifade etmez. Teknolojiyi araç olarak kullanan öğretmen esastır. Teknolojiyle öğretim yapabilirsiniz ama insanı eğitemezsiniz. Teknoloji iyi insan olmayı ahlakı, şefkati, değerleri, demokrasiyi, saygı ve sevgiyi öğretemez. Bunları öğreten öğretmenlerimizdir. Her ne kadar eğitimin ana unsuru olmasa da eğitimde önemli bir araç olan teknolojiyi yadsımamak gerekir. Bu etkinlikte öğretmenler kendi geliştirdikleri teknolojiyi ve derslerinde uygulama metotlarını birbirleriyle paylaşıyorlar. Teknolojiyle ilgili bir yenilik olduğunda ilgili bir firma bunu bize sunduğunda bu bize yavan geliyor. Ancak öğretmen bunu alıp özümseyerek sınıfına uyguladığında bir ilham alma sonucu doğuyor. Ve eğitim kalıcı hale geliyor.”