Mesleğimizi duygularımız belirliyor

Güncelleme Tarihi:

Mesleğimizi duygularımız belirliyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2019 09:51

Tercihlerimize duygular yön verir. Örneğin sizin o yüksek kalorili çikolataya ya da pahalı arabaya para ödemenizi sağlayan ‘Bu beni mutlu edecek’ hissidir. Meslek tercihi için de bu durum geçerlidir.

Haberin Devamı

Meslek tercihini sanki mesleklere ve üniversitelere dair düşüncelerimiz şekillendiriyor gibi görünmesine rağmen daha alt nedenlere baktığımızda aslında sevilme ve kabul görme isteği ya da korku ve kaygıdan kaçınma arzusuyla bireylerin meslek tercihinde bulunduğunu görüyoruz. Yani, karar verme sürecimiz aslında hislerimizle başlıyor. Önce duygularımızla karar veriyoruz sonra da duygularımıza mantıklı gerekçeler icat etmeye çalışıyoruz. Ancak, tercihlere her zaman için bu kadar mantıklı bir gerekçe bulmak kolay olmayabilir.

Örneğin, kilo vermek isteyen birinin spor yapması ve sağlıklı beslenmesi gerektiğini bilmesine rağmen evde kanepede uzanıp kalorisi yüksek besinler yemesini mantıkla açıklamaya çalışmak zordur. Çünkü burada önceliği duygular almış ve sağlıksız bir tercih yapılmıştır. Bu kişi neyi yapmasının faydalı olacağını bilmediğinden değil, duygusal beyniyle (Limbik sistem) karar verdiği için sağlıksız bir tercihte bulunuyor. Öğrencilerin de tercihlerini genellikle duyguları belirliyor. Bu noktada yargılayıcı olmak yerine öğrenciyi anlamak ve öğrenciyi tüm doğallığı ile kucaklamak önemli.

Haberin Devamı

İSTEMEDEN YAPILAN MESLEK TERCİHİ MUTSUZ EDER
Duygularımız bazen de yanlış tercihlere neden olabilir. Düşüncelerin ardındaki asıl duyguyu bulmak daha doğru neden -sonuç ilişkisi kurmamıza neden olur. Bazen irrasyonel düşüncelerimiz bize doğru gibi görünebilir ve bu düşünceler bize kabul görmek, sevilmek ve mutluluk gibi olumlu duyguları vaat edebilir.  Örneğin aslında makine mühendisliğine ilgi duyan bir öğrenci kendi ilgi ve becerilerine hiç uygun olmamasına rağmen ‘mutlu olmak için doktor olmalıyım, çünkü doktorların geliri daha yüksek’ diye sevmediği bir mesleği tercih edebilir. Genellikle istemeden ve kendi ilgi ve becerilerine uygun olmadığı halde meslek tercihinde bulunan öğrenciler hem öğrencilik yıllarında hem de mesleğe başladıklarında severek mesleğini seçenlere göre daha yüksek oranda sorun ve mesleki doyumsuzluk yaşayabilirler.

ANNE BABA KORKUSUYLA VERİLEN KARAR
Ya da başka bir öğrenci ‘ailemi kızdırmamak için mühendis olmalıyım çünkü babam mühendis olmamı istiyor, eğer olmazsam bana çok kızar’ diye düşünebilir. Burada öğrencinin duygusu korkudur ve öğrencinin meslek tercihine korkuları yön vermektedir. Gelecekte mesleki başarısızlık ve mutsuzluk yaşadığında ilk suçlayacağı kişi de babası olacaktır!

Haberin Devamı

Bir başka öğrenci ise çevresinden kabul görmenin tek yolunun yüksek puanlı olduğu için prestijli olduğunu düşündüğü bir üniversitede okumak olduğunu düşünebilir. Öğrenci aslında bilgisayar mühendisi olmak istiyordur. Ama yüksek puanlı üniversitede bilgisayar mühendisliğini kazanamadığı için puanın yettiği herhangi bir bölümü sadece o üniversiteye dahil olup kabul görmek için tercih edebilir. Bu örnekte öğrencinin görünen nedenlerinin ardındaki sebep prestijli bir üniversite okuduğu için kabul görmek ve sevilmek istemesidir. Bu duyguların yoğunluğu nedeniyle yaptığı bu tercih sonucu ileride sevmediği bir meslek yüzünden pişmanlık duyacaktır!

ÖĞRENCİNİN AİLEYLE ÇATIŞMASINA NEDEN OLABİLİR?
Tercih sürecinde öğrencilere herkes o mesleğin/ üniversitenin artılarını ve eksilerini düşün diye tavsiyelerde bulunabilir. Ebeveynler, öğretmenler ve çevre öğrenciyi mantık yoluyla ikna edebileceklerini zannedip saatlerce dil dökebilir. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalar, karar verme düğmesine basmak için duygulara dokunmayı başarmanın gerekliliğini gösteriyor. Birçok seçenek arasından biri, öğrencide ne kadar çok duyguyu harekete geçiyorsa öğrencinin o yönde karar verme ihtimali yükselir. İşte bu nedenle öğrenciye sadece mantıklı akıl vermek çoğunlukla işlevsel değildir. Hatta ebeveynlerle çocukları arasındaki en büyük tartışma konusu da genellikle budur. Aile, mantıklı olanı öğrencinin kabul etmesini bekler; ancak öğrencinin duygularını harekete geçiren başka nedenler öğrencinin ailesiyle çatışma yaşamasına neden olabilir.

Haberin Devamı

PSİKOLOJİK DANIŞMANA BAŞVURULABİLİR
Bu noktada, bir psikolojik danışman herkesten farklı olarak mesleğe/üniversiteye ait her bir artı özelliğin bireyin kendi değerleri içindeki önemini ve yoğunluğunu ele alır ve danışanın bu konuda farkındalığını arttırarak sağlıklı tercihte bulunmasını sağlar. Çünkü karar verirken sadece artıları bilmek işe yaramaz. Öğrenci için bu artı özelliklerin ne kadar öncelikli olduğunun ve yoğunluk derecesinin tek tek ele alınması gerekiyor. Örneğin; doktorluk mesleğini, artı özelliği yüksek kazanç, eksi özelliği ise çok ve uzun yıllar çalışmak olarak ele alalım. A öğrencisi, eğer konforuna daha düşkünse uzun yıllar çalışmasının olumsuz etkisinin yoğunluğunu daha çok hissedebilir. Belki de bu nedenle iyi kazanç sağlayan ama daha kısa süreli eğitim gerektiren diş hekimliği ya da mühendislik gibi başka bir mesleğe yönelmek isteyebilir.

Haberin Devamı

Oysa, B öğrencisi çalışmayı çok sevdiği için doktorluk mesleğinin eksi hanesinde yazan çok ve uzun soluklu çalışmanın olumsuz etkisini hiç ya da çok az hissedebilir ve bu mesleği tercih etmekten vazgeçmeyebilir.

GERÇEKÇİ BİLGİLER VERİLMELİ
Bu noktada, öğrenciler bazen de mesleğe ait artı ve eksi özellikleri düşünürken gerçekçi olmayan bilgileri sıralayabilirler. Uzun yıllar işletme bölümünün hanesine artı özellik olarak ‘hemen işimi kurarım, yönetici olurum’ gibi bilgiler yazıldı ve bu gerçek dışı artı özellik yüzünden öğrenciler mezuniyet sonrası istihdam sorunu yaşadılar. Benzer yanılgı turizm otelcilik bölümü mezunları içinde aynı oldu. Mezun olunca hemen otelin müdürü olacağını sanan mezunlar housekeeping departmanında iş bulunca hayal kırıklığı vs kızgınlık yaşadı, bazıları da bu nedenle işsiz kaldı ya da diğer sektörlere kaydı.

Haberin Devamı

Öğrencilerin gerçekçi olmayan düşüncelere kapılıp, yanlış duygulara sürüklenmelerini önlemenin en önemli adımı onlara gerçekçi bilgi vermek, yargısız dinlemek ve düşünce-duygu arasındaki bağı görmelerini sağlamaktır. Bu noktada psikolojik danışmanlardan profesyonel destek almak çok faydalı olacaktır.

DOÇ. DR. ASLI BUGAY SÖKMEZ KİMDİR?
Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez lisans eğitimini Ankara Üniversitesi’nde; doktorasını Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık alanında tamamladı. Florida State Üniversitesi Aile Enstitüsü’nde araştırmacı olarak ‘sağlıklı romantik ilişkiler’ ve ‘affetme’ konularında çalışmalarda bulundu. ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Tutum ve Nedenleri’ başlıklı araştırması ile Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KOÇ-KAM) Proje Ödülü’nü kazandı. Portekiz’de düzenlenen Information Integration Theory and Functional Measurement Konferansı’nda en iyi sunum ödülüne layık görüldü. Ayrıca Aslı Bugay Sökmez’in, kayıp ve yas terapisi ve aile ile evlilik terapisi alanlarında uzmanlıkları bulunuyor. Şu an ODTÜ Kıbrıs Kampüsü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı’nda öğretim üyesi olarak görev yapan Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez affetme, ruminasyon, eşli ruminasyon ve okul ikliminin psikolojik etkileri konularında çalışmalar yapıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!