Güncelleme Tarihi:
Sıklıkla duyduğumuz ancak bazı insanların hakkında bilgi sahibi olmadığı bu nedenle de oldukça fazla araştırılan Mersiye, çok dikkat çekici bir konu olma niteliği barındırıyor.
Mersiye Nedir?
Divan edebiyatında ölen bir kimsenin ardından hissedilmiş olan büyük acıyı ve üzüntüyü dile getirmek, ölen kimsenin üstün niteliklerini anlatmak maksadı doğrultusunda yazılan şiirlerin genel adına mersiye denilmektedir.
Mersiye Hangi Döneme Aittir?
Mersiye ile alakalı en çok merak edilip araştırılan konulardan biri mersiye hangi döneme aittir sorusunun yanıtı olarak karşımıza çıkmaktadır. Arap kaynakları ve diğer Doğu odaklı olan kaynaklara göre, ilk mersiyenin Kabil’in Habil’i öldürmesinin ardından babaları olan Hz. Adem’in söylediğini ifade edilmektedir. Buna göre kaynaklar, insanın ölümü, sevmiş olduğu bir kimseyi kaybettiği zamanki duyguyu hissettiği anda bunu dile getirecek manzum bir parça yazmış olduğunu ifade etmek istiyor.
Arap edebiyatında ise mersiye yazmanın tarihi geçmişi Cahiliye devrine kadar uzanır. Arap kadınlarının cenaze törenlerinde manzum olarak kederlerini dile getirmiş oldukları şiir parçaları ilk mersiyeler olarak kabul görmektedir. Cahiliye dönemindeki Buharî’nin vermiş olduğu bilgi kapsamında, kadınlar cenazeler esnasında saçlarını döker, yüzlerini çizer ve kendilerine zarar verirlermiş; bu tavırlar İslam Peygamberi Hz. Muhammed tarafından yasaklanmıştır.
Arap kadınlarının hissetmiş oldukları kederlerini sözlü olarak ifade etmeleri ise ilk mersiyenin adımları olarak kabul görmüştür. Esasında Cahiliye döneminde ve İslam’ın ilk aşamalarında mersiyeler, bir başka kimse tarafından öldürülmüş olan merhum için yazılmakta iken merhum yakınlarının öldüren kimseye yönelik olarak tehditler savurduğuna tanıktır.
Korkutma temasının söz konusu olduğu bu ilk dönem metinleri daha sonraki dönemlerde yerini klasik mersiyeye bırakmış olup ardından klasik mersiyede üç ana bölüm meydana getirmiştir. Bunlar:
- Ağlama Bölümü
- Ölen şahsın iyi niteliklerinin anıldığı, anımsatıldığı bölüm
- Yakınların hissedilen acıya katlanmalarının istendiği sabır dileme kısmı.
Genel olarak her üç edebiyat için önemli şahsiyetlerin arkasından yakılmış olan mersiyeler edebiyata taşınmıştır. Ancak Hz. Muhammed ölüm için duyulan son derece abartılı hisleri yasakladığından ve ölü arkasından tutulan çok fazla olan yasın zararlı olduğunu dile getirtmiş olduğundan dolayı onun ile alakalı yazılan mersiyeler kısa ve oldukça azdır.
Mersiye yalnızca ölen insanlar için değil, hayvanlar için de söylenmiştir. Buna örnek olarak Ebû Nüvâs’ın kendi av köpeği için yazmış olduğu mersiye, İbnü’l-Allâf kedisine yazmış olduğu mersiye gerçekten hoş ve güzel Arap mersiyeleri bulunmaktadır.
Edebiyetta Mersiye'nin Özellikleri ve Örnekleri
Mersiyenin sahip olduğu ve çok fazla merak edilen genel özellikleri şunlardır: Arapça bir sözcük olan mersiyenin halk edebiyatındaki karşılığı “ağıt” olmaktadır. İslamiyet öncesi dönemdeki Türk edebiyatındaki adı ise “sagu” olarak bilinir. Kutsal niteliğe sahip olan günlerde, ölüm törenlerinde mersiye okuyan kimseye ise mersiyehan denir.
Mersiyeler kimi zaman ölenin kaybından dolayı oluşan teessürü dile getirmek, zaman zaman ölen kimsenin maharetlerini (yiğitliğini, kahramanlığını, cömertliğini, ) dile getirmek amacıyla yazılır. Mersiyede Arapça ve Farsça kelimeler çok ağırlıkta kullanıldığından dolayı dili oldukça ağırdır.
Mersiyenin nazım birimi beyittir. Aruz ölçüsü ile yazılmıştır. Mersiyeler çoğunlukla mesnevi ve terkib-i bent nazım şeklinde yazılmıştır. Divan Edebiyatı klasik döneminde orta uzunlukta ve tümü beyitlerden meydana gelen bir şiir durumundayken, son evrede 8 beyitten oluşmakta olup bunu tamamlayan bendlerden meydana gelen bir yapıya dönüşmüş durumdadır.
Tekke Edebiyatı’nın Bektaşi nev’inde Hz. Hüseyin için yazılmış olan mersiyeler çok fazla olup oldukça ünlüdür. Fuzûli’nin “Hadikatü’s-Süadâ” (Seyyidler Bahçesi) adına sahip olan mersiyesi son derece meşhurdur. Ünlü divan şairi Baki’nin Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümü sonrasında yazmış olduğu Kanuni Mersiyesi, bu türün en mükemmel örneklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.