Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Türkçe’nin korunması ve geliştirilmesi için iki önemli proje başlattı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğrencilerin dört temel dil becerisi yeterliliklerinin tespit edilmesi ve Türkçe söz varlığının tespitine yönelik bakanlık tarafından yürütülen çalışmalara çok önem verdiğini belirtti. Selçuk, "Bu çalışmalar, Türkçeye Kutadgu Bilig'den beri nefes verenlerin ruhunu şad edecek" dedi.
Ekim ayında açıklanan Eğitim 2023 Vizyonu'nda Türkçe dil yeterlilikleri konusuna ayrı bir başlık açarak Türkçe'nin korunması ve geliştirilmesini temel eğitimin omurgası olarak ele alan MEB’de, ana dil eğitimi üzerine iki önemli proje yürütülüyor. Bu projelerle okul öncesinden lise 12’nci sınıfa kadar her sınıf düzeyinde Türkçe’nin söz varlığı gün yüzüne çıkartılacak, ayrıca ana dilde dört temel becerinin farklı araçlarla ilk defa ölçülmesi sağlanacak. Türkçe eğitimi ve öğretimi çalışmalarından bir tanesi Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından yürütülen ‘Söz Varlığını Tespit ve Geliştirme’ projesi. Proje kapsamında, okul öncesinden 12’nci sınıfa kadar öğrencilerin sahip oldukları yazılı ve sözlü Türkçe varlıklarını tespit etmek üzere bir yaklaşım ortaya koymak amaçlanıyor. Bu kapsamda, her sınıf kademesi için Türkçe söz varlığı listeleri oluşturulacak.
Böylece örgün eğitimdeki tüm öğrencilerin tüm sınıf düzeylerinde bilmeleri gereken kelimeler, bilimsel metotlarla tespit edilecek. Projeyle öğrencilerin ana dilleriyle kendilerini doğru ifade etmeleri ve iletişim yöntemlerini geliştirmeleri amaçlanıyor.
Bakanlığın Türkçe üzerine yürüttüğü ikinci proje ise Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen ‘Türkçe Dil Yeterliliklerinin ve Düzeylerinin Belirlenmesi Projesi’. Bu projede öğrencilerin Türkçe dil yeterliliklerinin tespit edilmesi için çeşitli ölçeklerin geliştirilmesi amaçlanıyor.
PROJELER İÇİN ÇALIŞTAY
MEB tarafından hem ‘Söz Varlığını Tespit ve Geliştirme Projesi’ hem de ‘Türkçe Dil Yeterliliklerinin ve Düzeylerinin Belirlenmesi Projesi’ için Türkiye'den ve yurt dışından 120 eğitim ve dil bilimi uzmanının katılımıyla iki ayrı çalıştay düzenlendi.
Alınan bilgiye göre, bir dönem başkanlığını yaptığı Talim Terbiye Kurulu’nun merkez binasında düzenlenen çalıştayların açılışını yapan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Türkçe söz varlığının tespit edilmesine ve Türkçe dil yeterliliklerinin belirlenmesine verdiği önemi akademisyenlerle paylaştı. Akademisyenlerin sunumlarını da tek tek dinleyen Selçuk, konuyla ilgili beklentilerini anlattı.
2023 Eğitim Vizyonu'nun merkezi bir noktasında Türkçe söz varlığının tespitinin bulunduğunu belirten Selçuk, "Öğrencilerimizin dört temel dil becerisi yeterliliklerinin tespit edilmesini ve bu doğrultuda dil düzeylerinin belirlenmesi çalışmalarını son derece önemsiyorum. Türkçe söz varlığının tespitine yönelik çalışmalara çok önem veriyorum. Bu çalışmalar, Türkçeye Kutadgu Bilig'den beri nefes verenlerin ruhunu şad edecek" dedi.
Bu çalışmaların millete hizmet etmenin de güzel bir yolu olduğunun altını çizen Selçuk, "Bir makamda bulunan, yetkisi olan bir kişi, sadece söz varlığıyla ilgili bir çalışma yürütse bile bu ona yetecektir" diye konuştu.
‘DÜNYANIN EN BÜYÜK DİLİ LATİNCE ÖLDÜ’
Bakan Selçuk'un daveti üzerine çalıştaya katılan; dil, eğitim, öğrenme, çok dillilik üzerine araştırmalarıyla tanınan KKTC vatandaşı Norveç Oslo Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Özerk, ‘söz varlığının önemi’ konulu bir sunum yaptı. Özerk, "Diller ölmez, diller gerilemez, diller ancak öldürülür. O nedenle dilimize sahip çıkmamız lazım" dedi.
Avrupa'da son 120 yılda 12 dilin yok olduğunu, hala bu tehlike altında olan diller bulunduğunu belirten Özerk, dünyanın en büyük dillerinden biri olan Latince’nin de öldüğünü söyledi. Özerk, dile sahip çıkmak için siyasetçilerin, eğitimcilerin, medya kuruluşlarının, ailelerin, ders kitabı yazarlarının, öğretmenlerin kısaca toplumun her kesiminin bilinçlenmesinin önemli olduğunu söyledi.
Özerk, dünyada konuşulan 8 bin dil olduğunu, her konuşulan dilin bir de işaret dilinin bulunduğunu anlattı. Dört temel dil becerisiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Özerk, ‘dinleme ve anlama/kavrama, anlaşılabilen konuşma, anlayarak okuma, anlaşılacak şekilde yazma’ şeklindeki bir anlayışın doğru bir yaklaşım olacağını belirtti.
Türkçe'ye yabancı dillerden geçen kelimelerin halkın geneli tarafından kabul edilmiş olması gerektiğini anlatan Özerk, "Küçük yaşlarımda öğretmenlerimden biri 'kalem değil yazaç diyeceksin' derdi. Ben hiçbir zaman bu kelimeyi kullanmadım. Bu konuda hazır mayalar tutmuyor, çalışmaların halktan kopuk olmaması lazım" diye konuştu.
Selçuk, çalıştaya verilen aralarda Talim Terbiye Kurulu’ndaki eski mesai arkadaşlarıyla sohbet ederek düşünce ve önerilerini dinledi.