Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gerekçeli kararı beklenirken gündeme dair açıklamalarda bulundu.A Haber canlı yayınına katılan Tekin, dava açıldıktan sonra AYM'nin olası bir iptal kararına karşı çeşitli hazırlıklar yaptıklarını ve yol haritası çizdiklerini belirtti. Kesin konuşmak için gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasını beklemek gerektiğini vurgulayan Tekin'in açıklamaları özetle şöyle:
'KAPATMA DEĞİL, DÖNÜŞÜM'
Türkiye’de özel sektör eğitimde OECD ortalamalarının çok altında, yüzde 3’ler oranında. Biz bu oranı yükseltmek, en azından OECD rakamlarına getirmek için bazı tedbirler alıyoruz. Bunlardan biri de Türkiye’de hizmet veren müteşebbislerin yönlendirilmeleriyle ilgili kanunlar yapmak. Dershanelerle ilgili bir dönüşüm süreci başlattık. Bu bir kapatma değil, tam tersine bir dönüşüm süreci. Dershane sektöründe hizmet edenleri, eğitimin diğer alanlarında kamunun yükünü alacak şekilde yönlendirebilmek için tedbirler aldık. Bu yapılara önerilerde bulunduk. Dedik ki, “Siz 5580 sayılı Özel Öğretim Kanunu’nda tanımlananlardan birini seçip onlara dönüşürseniz size teşvikler vereceğiz. Onlardan birine dönüşemiyorsanız, bize dört yıllık süre içinde onlardan birine dönüşme tahattütünde bulunursanız, sizin için standartları gevşeteceğiz, önünüzü açacağız.” Burada yaptığımız düzenleme 2014 Mart başında yasalaştı, 14 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlandı ve yürürlüğe girdi. 1 Eylül’de de son bulacak.
BAKANLIKTA KAFA KARIŞIKLIĞI YOK
18 Nisan 2014’te CHP bu yasada bazı maddelerini iptali nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açtı. MEB olarak 18 Nisan 2014’te oturduk olası bir iptal kararının doğuracağı sonuçlar üzerinde senaryolarımızı çalıştık. AYM’nin bu konuda, hem kamuoyundaki tartışmalar, hem bakanımızın sunduğu sözlü bilgilendirme sonucunda bir iptal kararı vereceği beklentisinde değildik. Ancak yine de davanın açıldığı günden itibaren, bir kısmının iptal edilmesi ya da başvurunun ret edilmesi ihtimaline karşı olası çalışmalaramızı yaptık. Bakanlıkta hiçbir kafa karışıklığı yok.
ASLINDA MUHATTAP MEB DEĞİL, TBMM
Anayasamızın 153. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına dair net bir tanımlamada bulunuyor:
“Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.”
Kanun koyucu dershane kavramını çıkarmıştı. Dolayısıyla artık mevzuatımızda dershane diye bir tanımalama yok. Ne olacak sorusunun doğrudan muhattabı MEB değil, iradesi üzerine iptal kararı verilen organ TBMM. Dolayısıyla TBMM iptal edilen kendi düzenlemesi üzerine farklı bir yasal düzenleme yaparsa, biz MEB olarak onun gereğini yerire getirir, uygularız. Farklı bir kanun çıkmazsa yasada ‘dershane’ tanımı kalmadığı için hiçbir kurumun ‘dershane’ adıyla faaliyette bulunması mümkün değil.
TEMEL LİSE SAYISI 845
Elimizde resmi olarak 3 binin üzerinde dershane adıyla işletme vardı, bunlardan son olarak 2 bin 265’i dönüşüm için başvurarak prorgama dahil oldular. Biz bunlardn 2 bin 265’in dönüşüm başvurusunu kabul ettik. 977’sinin süreci tanımamlandı. Ön kabullerlerden sonra Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü 977’sinin 5580 sayılı kanun tiplerinden birine dönüşmesini istedi. Bunlardan 845’i temel lise, 118’i ortaokula dönüştü. 6 tanesi ilkokul, 5’i okul öncesi kurum ve 3’ü de Anadolu lisesi oldu. Biz bu kurumları bulundukları bölgedeki ihtiyaca göre yönlendirdik. Anayasa Mahkemesi’nin kararı Resmi Gazete’de yayımlanıncaya kadar hukuka uygun olarak incelemelerimiz devam ediyor. Koşulları yerine getirenlere izinlerini verdik, veriyoruz.
DÖNÜŞMEYENLER NE OLACAK?
Elimizde bir kanun var, bu kanunda dershane ifadesi olmadığına göre, biz dershane olarak bizden ruhsat almış, faaliyetine devam eden yapılardan, Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra bir talepte bulunacağız. “Sizinle ilgili yasal bir dayanağımız kalmadı. Bu nedenle elimizdeki kanunda tanımlanmış özel öğretim kurumlarından birine; okul, yabancı okul, çeşitli kurs, özel eğitim okulu, özel etüt merkezi gibi, birine dönüşebilirsiniz” diyeceğiz. Koşulları hangisine uygun olan varsa bunlara dönüşmelerini kendilerinden talep adeceğiz.
SINAVLARA HAZIRLIK YAPAMAZLAR
Kanundaki adıyla çeşitli kurs olarak faaliyetlerine devam etmelerinin önünde bir engel yok. Ancak eski kanunda dershane tanımı; “öğrencileri bir üst okula veya yükseköğretime giriş sınavlarına hazırlamak” olarak belirtiliyor. Kurs tanımı ise bunları dışarda bırakıyor; “kişilerin sosyal, kültürel ve çeşitli alanlarda bilgi, becerelerini geliştirmek” diye devam ediyor. Demek ki çocuklarımızı bir kuruma hazırlayan bir statüde hareket edemezler. Bu kanuna göre mümkün değil. Okul derslerinin takviyesi niyetiyle, çocuklarımızın ilgilerini, yeteneklerini geliştirmek üzere çeşitli kurs adı altında faaliyette bulunmak isteyenler bize başvururlar, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü bunu değerlendirir. Talim Terbiye Kurulu’nun uygun bulduğu programı uygularlar. Başka bir alternatifleri yok bunun dışında.
DERSHANE ÖĞRETMENLERİNİN BAŞVURUSU DEVAM EDİYOR
Biz dershanelerle ilgili süreci başlatırken baştan beri dönüşüm ifadesini kullanıyoruz. Bunların kapanmasını, orada çalışanların işsiz kalmasını arzu eden bir düzenleme yapmadık. Tam tersine bunların özel okula dönüşmesini teşvik ettik. Bu olduğu zaman yeni istihdam alanları oluşacaktır. Çünkü bir okuldaki öğretmen sayısıyla dershanedeki arasında ciddi farklılıklar var. Dolayısıysla sektörde istihdamın artacağını varsaydık. Biz dönüşemeyecek durumdaki arkadaşlarımızın mağdur olmaması için, 3 binden fazla dershaneden 2 bin 300’ü dönüşüme başvurmuştu. 1 Temmuz itibariyle başvuru almaya başlamıştık. İstihdam etmek üzere komisyonlar oluşturmuştuk.
Şu anda başvuruları almaya devam ediyoruz ilan ettiğimiz çerçevede. İptal olursa bu yasal düzenlemeyle, bu arkadaşların MEB kadrosunda istihdamı mümkün olmayacak. Eğer iptal edilen hükümler arasında bu yoksa, ağustos ayı itibariyle 3 binin üzerinde öğretmen arkadaşımızı istihdam edeceği ve MEB’in öğretmen ailiesine onları da dahil edeceğiz.
LİSE ÖĞRETMENLERİ SINAV KOMİSYONLARINA GİRECEK
Bugünlerde lise son sınıf öğrencileri üniversite tercihlerini yaptılar. Sonuçlar bekleniyor. Yerleşemeyen arkadaşların önlerinde ciddi bir süreç var. Bu konuda aldığımız tedbirler var. Biri üniversiteye giriş sınavalarında çıkan soruların Milli Eğitim Bakanlığı müfredatından çıkmadığına dair bir algı var kamuoyunda. Önce bu algıyı ortadan kaldırmak için bakanımızın başkanlığında ÖSYM ve YÖK başkanlarıyla çok toplantı yaptık. Önümüzdeki yıl tıpkı TEOG’da olduğu gibi MEB’in kadrosundaki lise öğretmenleri de sınavlar için soru hazırlama komisyonlarında görev alacaklar. Artık öğrencimiz okul derslerinde yeterince başarılı olduktan sora başka bir desteğe ihtiyacı kalmayacak.
ÖĞRENCİ OLANLARA OKULDA TAKVİYE KURSU
Öğrencilerin takviyeye ihtiyacı olursa diye de tedbir aldık. Örgün öğretim çağındaki çocuklarımız için 10 öğrenci talep ettiği takdirde okullarımızda istediği her dersten takviye kursları açacağız. Öğrencilerden hiçbir ücret talep etmeksizin, bunun bütün yükünü MEB ve öğretmenlerimiz çekecek şekilde düzelemelerimizi yaptık. Takviye kursları dershanelerin alternatifi değil. Okuldaki bütün derslerle ilgili takviye amacı güdüyor. Beden eğitimi, müzik gibi bireysel yeteneklerini geliştirmek istedikleri alanlarda da açılabilir. Sadece sınavla alakalı değil. Geçen yıl takviye kurslarında 120 bin öğretmenimiz görev aldı. 2 milyonun üzerinde öğrencimiz kursa devam etti. Geçen yılın aksayan yönleriyle ilgili hazırlıklarımız yaptık, bu yıl hiçbir sıkıntı olmadan, çocuklarımızın evlerine en yakın, seçebilecekleri öğretmenlerle takviye kursları alabilecekler. MEB’in duyurularını takip etsin veliler.
MEZUNLAR HALK EĞİTİM MERKEZLERİNE
Liseyi bitiren ve üniversiteye yerleşememiş adaylar için de koondinasyon görevini Halk Eğitim Merkezlerine verdik.Mezun gençlerin üniversiteye hazırlanmasına yönelik takviye kurslarını Halk Eğitim Merkezleri organize edecek. Bunun için de tek kuruş ücret alınmayacak. Öğretmenlerimiz ciddi fedakarlık yapıyorlar, ailelerine, özel ahayatlarına ayırcakaları zamanı öğrencilere ayırıyorlar. Bunu ödüllendirmek için bu öğretmenlerin ek ders ücretini iki katına çıkardık. Yine bu öğretmenlerin hizmet puanı da yüzde 50 fazlası hesap edilecek diye düzenleme yaptık.
SEKTÖR TEMEL LİSELERDEN MEMNUN
Sayın Bakanımızın katıldığı onlarca toplantı yaptık dershane temsilcileriyle. Bütün kanun sürecini, onları paydaş olarak görüp birlikte yürüttük. Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile ilgili duyumlar kamuoyunda paylaşılınca ilk müracat ettiğimiz kişiler bu arkadaşlar oldu. Kendileriyle nasıl bir yol haritası çıkaracağımızı konuştuk. Bize, “teşekkür ediyoruz, temel liseler sayesinde biz eğitimci olduğumuz hissettik, buradan geri adım atılmasını istemiyoruz, temel liselerin güçlendirilmesini istiyoruz” dediler. Biz de buna yönelik önlemlerimizi alacağız. Temel liseleri güçlendirmemiz gerekecek, AYM’nin kararına göre o da iptal edildiği söyleniyor. 2019’a kadar faaliyette olacak yapılardı temel liseler. İptal edildiyse bunlar, okul gibi kabul edeceğimiz yapılar olacaklar. Gerekçeli karar Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra bu karar doğrultusunda yine sektör yetkilileriyle oturup karar vereceğiz.
TEŞVİKLER DEVAM EDECEK
Teşviklerle alakalı hükümetimizin öğrenci başına teşviğin devam etmesi politikası devam ediyor. Birçok OECD raporunda teşvik politikamız övgü aldı. Biz Maliye Bakanlığı’ndan bu yıl için yasal düzenlemeler doğrultusunda istediğimiz rakamı kendilerine ilettim. Kesinlikle geçen yılki rakamlardan az olmamak koşuluyla bir teşvik olacak. Bizim beklentimiz 250 bin öğrenciye teşvik vermek.