Güncelleme Tarihi:
30 Temmuz akşamı Ülke TV’de canlı yayına katılan Bakan Avcı, eğitim gündemine dair merak edilen soruları yanıtladı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın dershanelerle ilgili kararını önümüzdeki hafta içi açıklayacağını belirten Avcı özetle şunları söyledi:
Dershane kararı sürpriz oldu. ‘Bunu bekliyor muydunuz?’ diye sorulduğunda, ben beklemiyordum dedim. Beklemiyordum, çünkü Anayasa Mahkemesi’ndeki süreç bu değildi, yani bu kararla sonuçlanacak bir süreç manzarası yoktu, çünkü yürütmenin durdurulmasına ilişkin talep daha önce aynı mahkeme tarafından reddedilmişti.
Bu kararı biz gerekçesiyle birlikte yayımlandıktan sonra aldık, inceledik, daha öncesinde duyumlara dayalı olarak ortaya çıkabilecek muhtemel senaryoları inceledik, tartıştık, hem kendi aramızda, yani Millî Eğitim Bakanlığı bürokrasisiyle, hem de sektör temsilcileriyle bunları enine boyuna elden geçirdik, alternatif senaryolarımızı konuştuk.
Karar haftaya
Nihai kararımızı önümüzdeki hafta başında verip, bütün bu istişarelerden aldığımız geri dönüşleri de dikkate alarak son kararımızı oluşturup önümüzdeki hafta içerisinde kamuoyuna, ‘bundan sonraki süreç şöyle işleyecek’ diye ikincil mevzuatın da yayınlanmasıyla… Yani ikincil mevzuat şimdi bazıları için teknik olabilir. Kamu herhangi bir düzenlemeyi yaparken, işte Anayasa var, sonra kanunlar var, kanunlarda yürütmenin yapması gereken işler, daha sonra yönetmeliklerle, tüzüklerle, yönergelerle yapılır biliyorsunuz. Dolayısıyla, ikincil mevzuat dediğimiz yönetmelikler ve yönergeler, onları da hazırladık, onlara da son şeklini verdikten sonra önümüzdeki hafta içerisinde bu sağdaki bütün muğlaklık, belirsizlik beklentilerini ortadan kaldıracak bir kesinlik içerisinde konuyu çözmüş olacağız inşallah. Anayasa hukuku, anayasa tekniği, uygulamalar, teamül, bu konudaki yasal ve anayasal kurallar şöyle: Anayasa Mahkemesi yasamanın yaptığı yasal düzenlemeleri, yani anayasa veya yasa değişikliklerini veya çıkardığı yasaları anayasaya uygunluk bakımından denetler, bunlardan anayasa uygun bulmadıklarını da gerekçeleriyle birlikte açıklar. Bu durumda eğer bir iptal kararı uygun bulmadıysa ve o yasayı iptal etme kararı verdiyse, o zaman yasama, yani Meclis tekrar o konuyla ilgili yeni bir yasal düzenleme yapar, orada boşluk oluşturmaz.
“AYM kararı aslında dershaneleri de kapatıyor”
Aslında ironik bir şey, ama bizim dönüştürmek için gayret gösterdiğimiz, dönüştürmek için pek çok adım attığımız dershanelerle ilgili Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı aslında dershaneleri de kapatıyor. Yani biz eğer kötü niyetli bir yaklaşımla bakarsak şunu yapabiliriz: Tamam, Anayasa Mahkemesi iptal etti, yasada da şu anda iptalden sonraki yasa metninde dershane diye bir kurum yok. 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nda sayılan kurumlar, okul vardır, yabancı okul vardır, azınlık okulu vardır, özel etüt eğitim merkezi vardır, kurslar vardır, ama dershane yok, dolayısıyla dershane dediğimiz kurumun yasal bir karşılığı şu anda yok, böyle bir boşluk var. Biz kötü niyetli bir yaklaşımla bakarsak diyebiliriz ki, ‘tamam, yasada böyle bir şey yok, yapacak bir şey yok, kusura bakmayın’. O zaman da piyasada şu anda dershane adı altında faaliyet gösteren kurumlar yasa dışı faaliyet gösteren kurumlar haline gelirler ve kapatılırlar. Anayasa Mahkemesi’nin kararının pratikteki muhtemel sonuçlarından biri bu olabilir, ama biz bunu yapmıyoruz. Biz ne yapıyoruz? Tamam, yasada şu anda dershane diye bir kurum tanımlanmıyor.
AYM 4 ilke açısından bakıyor
Anayasa Mahkemesi, iptal gerekçesinde 4 ilke açısından bakıyor. Gerekçeli kararda bu düzenlemeyi iptal ederken şimdi 4 kriter açısından bakıyor Anayasa Mahkemesi. Yasamanın yaptığı bir düzenleme şu 4 kritere uygun mu? Ne o 4 kriter?
‘Hakkın özü, teşebbüs hürriyeti, buna uygun mu?’ Buradan bir aykırılık görmemiş. ‘Demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun mu?’ Evet, uygun, onda da bir aykırılık görmemiş. Bu temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlandırılabilir, dolayısıyla ‘teşebbüs hürriyeti de temel hak özgürlüklerden biri olarak ancak kanunla sınırlandırılabilir meselesine uygun mu, bu ilkeye uygun mu?’ Evet, bu düzenlemeyi kanunla yaptığımız için ancak kanunla sınırlandırılabilme kriterine de uygun. Peki, niye iptal ediyoruz o zaman? Ölçülülük ilkesine uygun bulmuyor. Yani sen, evet, hakkın özüne uygun bir iş yapıyorsun, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun, ona aykırı olmayan bir işlem yapıyorsun, ancak kanunla düzenlenebilecek bir alanı kanunla düzenleyerek yine uygun, anayasaya aykırı olmayan bir iş yapıyorsun, ölçülülük ilkesi.
Ek tedbirler alınmasını istiyor
Şimdi ölçülülük ilkesini nasıl temellendiriyor? Diyor ki, insanların okul dışı eğitim alma hakkı, bunu kanunla sınırlandırabilirsin, demokratik düzene uygunluk açısından sınırlandırabilirsin, ama ölçülü bir şekilde yapman lazım. Biz Anayasa Mahkemesi’ndeki savunmamızda da söyledik, hala da aynı kanıdayız, evet, biz insanların okul dışı eğitim alma haklarını sınırlandırmıyoruz, zaten dönüşüm programının özü bu. Yani yasama tarafından verilen yetkiyle okul dışı eğitim alma hakkının nasıl kullanılacağını, nerelerde kullanılacağını, hangi kriterlere uygun kurumlarda kullanılacağını belirleme yetkisine sahiptir. Hatta yetki değil, görevidir Millî Eğitim Bakanlığı’nın. Dolayısıyla, Millî Eğitim Bakanlığı, yani yürütme bu konularda düzenleme yapma yetkisine ve sorumluluğuna sahip. Bizim yaptığımız bu sorumluluğun gereği olarak buraya yeni bir biçim getirmek, bu dönüşüm sürecinin özü budur.
Ruhsatları yenilenecek
Şimdi bunu yaparken, tamam, dershaneler başka bir kuruma dönüşüyor, ama okul dışı eğitim alma hakkını dengeleyecek, yani bu hakkın kullanılmasını sağlayacak ilave tedbirler almadığımızı söylüyor. Hâlbuki biz de aldığımızı söylüyoruz. Nasıl almışız? Bir; çeşitli kurslar üzerinden yapılabiliyor bunlar. İki; özel okul. Mevcut özel okul statüsüne uygun, ona dönüşebilecek kabiliyette olmayan kurumlar için geliştirdiğimiz bir temel lise formülü geliştirmişiz, onun da dışında okullarımızda takviye kursları açmışız. Dolayısıyla, öğrencinin okulda aldığı bilgileri, okulda aldığı eğitimi takviye edecek okul dışı imkanları hem özel okullar üzerinden, hem temel liseler üzerinden, hem takviye kursları üzerinden, hem diğer bilgi beceri kursları üzerinden, hem etüt eğitim merkezleri üzerinden sağladığımızı, o alanı genişlettiğimizi de düşünüyoruz. Fakat mahkeme o kanıda değil, daha da genişletmen gerekir diyor. Biz de buna uygun olarak yönetmeliklerimizde, tamam, o zaman biz bu kurslarda şu programlara uygun olarak verilecek eğitimle bu alanı serbest teşebbüse açmış olacağız. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararında yetersiz bulduğu okul dışı ortamlardan eğitim alma hakkını genişleten düzenlemeyi biz ikincil mevzuatla yapıyoruz, hangi ölçeklerde, hangi kriterlerle, hangi ortamlarda verileceğini o yönetmeliklerle belirledikten sonra önümüzdeki hafta içerisinde netleştirip açıklamış oluyoruz, ondan sonra bu alandaki bütün belirsizlikler giderilmiş olacak.
Şimdi biz o çeşitli kursların içerisinde bu tür kurumların dönüşebileceği bir kurs türünü tanımlıyoruz. O kurs türü üzerinden, bizim tanımladığımız o yeni statü üzerinden faaliyetlerini tamamlanan çerçevede yürütebilirler. Onun için de ruhsatlarının yenilenmesi gerekecek.
2 bin 270 kurum dönüşüm programına aldındı
2 bin 284 kurum dönüşüm için müracaat etti, yaklaşık 3 bin 500 kurumdan 2 bin 284’ü ‘dönüşmek istiyorum, ben de özel okul olmak istiyorum veya başka bir kurs türüne dönüşmek istiyorum’ diye. Biz bu müracaatları aldıktan sonra, onların mali yapıları vesaire gibi durumlarına bakarak değerlendirdikten sonra, ‘tamam, senin kriterlerin dönüşüme uygun, sen çalışmalarına başla’ dediğimiz 2 bin 284 müracaattan 2 bin 270, demek ki dönüşüm için 14 tanesini uygun bulmamışız. Bunlardan da bugüne kadar bin 33’ü dönüşmüş. Neye dönüşmüş? 891’i temel lise olmuş, 127’si ortaokul olmuş, 6’sı ilkokul olmuş, 5’i okul öncesi eğitim kurumu olmuş, 4’ü Anadolu lisesi olmuş, toplam bin 33 kurum dönüşmüş. Bir de, bu dönüşüm programı başladıktan sonra kendi isteğiyle kapanan, yani ‘ben dönüşmek de istemiyorum, mevcut halde de devam etmek istemiyorum’ diyen 430 kurum var.
Temel liseler devam edecek
891 tane temel lisemiz var. Bunlar öğrencilerini kaydetmeye devam edecekler, kendilerine verilen programları uygulamaya başladılar, önümüzdeki dönemde de devam edecekler.Hatta yeni düzenlemeden bunlar daha da çok yararlanmış olacaklar.Dolayısıyla 4 yıl sonra da bunlar gerekli kriterleri de karşılayarak standart özel okullara dönüşmüş olacaklar.