Güncelleme Tarihi:
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (BEPAM), Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2014 yılı Faaliyet Raporu’nu mercek altına aldı. Nisan-mayıs aylarında hazırlanan politika notunda okullaşma oranları, özel eğitim, erken çocukluk eğitimi değerlendirildi. Buna göre erken çocuklukta okullaşma oranı Avrupa’da ve Japonya, Güney Kore gibi ülkelerde yüzde 90’larda iken Türkiye’de 32.68’de kaldı, oysa Bakanlığın Stratejik Plan’daki hedefi yüzde 70 idi. Çalışmada ayrıca MEB’in erken çocukluk döneminde okullaşmayı yüzde 70’e çıkarma hedefinin 4+4+4 olarak adlandırılan zorunlu kademeli eğitim ile çelişkilerinin açıklanmadığı da vurgulandı.
Özel eğitim alan öğrencilerin sayısının, tüm öğrenci sayısına oranının yüzde 1’e bile yaklaşmadığına ve buna karşın imam hatiplerde okuyanların sayısının son 5 yılda 150 bin’den 500 bin’e çıktığına dikkat çekilen raporda, “MEB’in kaynaştırma ve özel eğitim gereksinimi olan öğrencilere yönelik planının yetersiz olduğu görülüyor” denildi. Öte yandan ‘değerler eğitimi’nin sadece dinsel yayınları olan Hizmet Vakfı’na devredilmiş olması da eleştirildi. BEPAM’ın çalışmasından dikkat çeken sonuçlar şöyle:
DEĞERLER EĞİTİMİ HİZMET VAKFI’NA
2013 ve 2014 yıllarında yoğun tartışma yaratan ‘değerler eğitimi’ hem stratejik planda hem de 2013 yılı faaliyet raporunda yer almıyor. Değerler eğitiminden, 2014 yılı raporunda ancak kısa ama dikkat çekici bir paragrafta söz ediliyor. Raporun 88’inci sayfasındaki paragrafta, değerler eğitiminin ülke çapında olması için, okullarda verilecek eğitimler ile ilgili herhangi bir araştırması, pilot uygulaması ya da araştırma- inceleme raporu olmayan, sadece dinsel yayınları bulunan Hizmet Vakfı’yla anlaşıldığı görülüyor.
ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİMİ HEDEFİ TUTMADI
10 Nisan 2015’te bakanlık tarafından yayımlanan 2014-2015 yılı örgün eğitim istatistiklerine göre erken çocuklukta okullaşma oranı net yüzde 32.68. Bakanlığın hedefi ise yüzde 70 idi. Erken çocukluk döneminde okullaşma, Avrupa ülkelerinde ya da Japonya, Kore gibi ülkelerde yüzde 90’larda. Milli Eğitim Bakanlığı erken çocukluk döneminde okullaşmayı yüzde 70’e çıkarma hedefinin, hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilen 4+4+4 sistemiyle olan çelişkilerini açıklamıyor.
4+4+4 uygulaması ilköğretime hazırlığı velinin ve okulun isteğine bıraktı, ilköğretime hazırlık sınıfı müfredatının bir kısmını birinci sınıfa dâhil etti. Kamusal bütçeden okul öncesi için çok az kaynak ayrılırken, erken çocukluk eğitimi, özel okulların ya da kar amaçlı butik anaokulların rağbet ettiği bir alan oldu. Erken çocukluk eğitimi, çocuk yaşta eğitim sürecinin ekonomik duruma göre ayrıştığı değil, kamusal bütçeden özel bir pay ayrılarak, tüm çocuklara eşit hak ve imkânların sağlandığı bir süreç olmalı.
AÇIKÖĞRETİM LİSELİLERİN ORANI YÜZDE 31
Liseye devam ediyor gözüken toplam 5 milyon 691 bin 71 lise öğrencisinin yüzde 31.37’si açık liseye kayıtlı. Diğer yandan uzaktan eğitim ile örgün eğitim MEB tarafından aynı çatı altında değerlendiriliyor. Bu nedenle MEB’in uzaktan eğitim alan (açık liseye kayıtlı) öğrencilerine yönelik verisi, yalnızca bir öğretim kurumuna kayıtlı olmak anlamına gelmeyen, farklı çevrelerle sosyalleşmeyi de içeren okullaşma hedefiyle çelişiyor.
EKONOMİK YARDIM 60 LİRA
2014 Faaliyet Raporu’nda MEB, cinsiyet farkının düşürülmesi için öneri ve tedbir olarak sadece yoksul öğrenci ailelerine ekonomik yardımı dile getiriyor. Buna göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliğiyle yoksul ailelere çocuklarını okula göndermek karşılığında Şartlı Eğitim Yardımı (ŞEY) yapılıyor. Bu yardım ortaöğretime devam eden yoksul kız çocuğu aileleri için aylık 60 Lira. Öte yandan MEB, sosyal-kültürel şartlar, geleneksel aile yapısı, toplumsal cinsiyet algısının değişimine yönelik tedbir ve öneri getirmiyor.
ÖZEL OKULLARIN SAYISI ARTTI
Özel okulların sayısında önemli bir artış olduğu görülüyor. Okullaşmadaki sorunların yanında bu artış, eğitimde sınıfsal bir ayrışmayla beraber, sosyal ve kültürel alanların da birbirinden uzaklaşma tehlikesini beraberinde getiriyor.
ÖZEL EĞİTİM ALMASI GEREKENLER BELLİ DEĞİL
MEB 2014 Faaliyet Raporu’nda özel eğitimden faydalanan öğrenci sayısı 265 bin olarak hedefleniyor, gerçekleşen rakam ise 289 bin 85. Bu durumda tüm çocukların özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam ettikleri görülüyor. Türkiye’de okul çağı öncesi ve okul çağında olup özel eğitim alması gereken toplam nüfusun ne kadar olduğuna dair bir bilgi raporlarda bulunamazken, bu hedefin hangi gerekçelerle konulduğu da belirsiz. Gelişmiş ülkelerde, özel eğitimden yararlanan öğrenci sayısı, genel öğrenci nüfusunun yaklaşık yüze 13- 15’i civarında ancak raporda Türkiye için bir oran verilmemiş.
İMAM HATİPLERİN SAYISI SON 5 YILDA ARTTI
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden burs alan öğrenci sayısı yalnızca 277 iken, toplam burslu öğrenci sayısı 246 bin 933. Bu sayının azlığı özel eğitim alan öğrencilerin, tüm öğrenci sayısına oranının yüzde 1’e bile ulaşmamasından kaynaklanıyor. İmam hatip öğrencilerinin sayısı son 5 yılda 150 bin’den 500 bin’e doğru çıkarken, MEB’in kaynaştırma ve özel eğitim gereksinimi olan öğrencilere yönelik okullaşma planının yetersiz olduğu görülüyor.
Kaynaklar kimlerin yararına kullanıldı?
BEPAM çalışmasının sonuç kısmında, stratejik planın uygulamayla olan çelişkisine dikkat çekilerek şöyle denildi: “Stratejik planla faaliyet planlarının hedefleriyle gerçek gelişmeler arasında çelişkiler göze çarpıyor. Bununla birlikte, hangi hedeflerin neden belirlendiği, hangi kamusal kaynağın kimlerin yararına kullanıldığı, harcanan kamusal kaynağın karşılığı olarak ne tür ilerlemeler sağlandığının belirtilmesi ve detaylı çalışmalarla kamuya duyurulması önemli ve gerekli.”
Meral Apak (Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü): Yaptığımız çalışmada Bakanlığın ‘Stratejik Planda’ yer alan birçok hedefine ulaşamadığı 2014 yılı Faaliyet Raporu’nda yer alıyor. Biz, yapılması planlanan etkinliklerin resmine baktık, tavsiyelerde bulunmak istedik. Okullaşma oranının artması, kız çocuklarının okullaşması, özel eğitime daha sağlıklı kaynaklar aktarılması önemli. Faaliyet Raporu’nda bakanlık kendi özeleştirisini belli noktalarda veriyor. Şunu hedefledik, bunları yaptık şeklinde. En önemlisi özel eğitimden yararlanan birey sayısı hedefinin üstüne çıkıldığının söylenmesi. Ancak bu noktada tüm toplum içinde kaç çocuğun özel eğitimden yararlanması gerektiği belirtilmediği için ortaya çıkan sonucun başarılı mı, başarısız mı olduğunu söyleyemiyoruz. Özel eğitim, paralı eğitimle karıştırılabiliyor. Bunun yerine devlet destekli ‘kaynaştırma eğitimi’nin kullanılmasını öneriyoruz. Bu öğrencilere devlet desteği, yurtdışının çok altında. Bu desteğin arttırılmasını, özel eğitim rehabilitasyon merkezlerinin evrensel ölçütlere göre denetlenmesini, özel eğitimin kaynaştırma modeli çerçevesinde olabildiğince kamusallaşmasını, öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının insan hakları temelli kaynaştırma eğitimi programlarıyla güçlendirilmesini tavsiye ediyoruz.