Güncelleme Tarihi:
Ünal, 2006 yılında uygulanmaya başlanan ‘5 Yılda 5 Bin Öğrenci Projesi’ kapsamında yurt dışına gönderilen binlerce Türk öğrenciden biri.
Lisans eğitimini Selçuk Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nde tamamlayan Ünal, bu proje kapsamında ‘biyomekanik’ alanında master ve doktora eğitimi almak için 2009 yılında resmi burslu statüsünde ABD'ye gitti.
2010-2012 arasında San Antonio'daki Teksas Üniversitesi'nde kemik biyomekaniği ve kemik kırılganlığının sebepleri üzerine çalışmalar yapan Ünal, 2012'nin eylül ayında Ohio eyaletine bağlı Cleveland kentindeki Case Western Reserve Üniversitesi'nde doktora programına kabul edildi.
Ünal, burada biyomekanik alanının uzman isimlerinden Prof. Dr. Ozan Akkuş gözetiminde geliştirdiği yeni bir yöntem sayesinde, ABD genelinde sağlık alanında çığır açıcı nitelikte araştırmalar yapan ve metotlar geliştiren genç bilim adamlarına verilen ‘Baxter Genç Araştırmacı Ödülü’nün (Baxter Young Investigator Award) sahibi oldu.
Mustafa Ünal, yeni geliştirdikleri yöntem ile kemikteki su miktarının ‘Raman spektroskopisi’ni kullanarak ölçülebileceğini ve kemikteki suyun kemik sağlamlığıyla olan ilişkisini bilim dünyasına gösterdiklerini anlattı ve şunları söyledi:
"Raman spektroskopisi, değişik dalga boylarındaki lazerleri kullanarak, malzemelerin kimyasal yapısını kimyasal bağlarına göre ortaya çıkarabilen bir metot. Fakat dünyada bugüne kadar hiç kimse kemikteki su miktarını Raman spektroskopisi ile ölçmeyi düşünmemişti çünkü mevcut Raman spektroskopilerinin çoğu kemikteki suyu ölçebilecek hassasiyete sahip değil. Laboratuvarımızda özellikle kemikteki su miktarını ölçebilecek hassasiyette bir Raman spektroskopisi dizayn ettik ve bunu kullanarak dünyada ilk kez Raman spektroskopisi ile kemikteki minerale ve kolajene kimyasal yollar ile bağlı olan su miktarını ölçtük ve bunların kemik kalitesi ve sağlamlığıyla olan ilişkisini ortaya çıkardık."
Kemik erimesinin önlenmesinde yeni dönem
Yeni yöntemin kemik erimelerinin önlenmesi ve tedavi edilmesinde yeni bir dönemi başlatabileceğini anlatan Ünal, şeker hastalığı, kronik böbrek yetmezliği ve benzeri hastalıklarla birlikte yaşa bağlı olarak gerçekleşen kemik kırılmalarının yılda 6 milyondan fazla kişiyi etkilediğini belirtti.
Mevcut kemik sağlamlığını ölçen metotların yeterince hassas olmadığını aktaran Ünal, kemik kalitesinin hassas bir şekilde ölçülmesinin hem kemik kırılmadan önce risk tespitinde hem de yapılan tedavinin yararlı olup olmadığının tespitinde önemli bir adım olduğunu anlattı.
Ünal, "Kemikteki su miktarının kemik sağlamlığına etkisi, kuru bir ağaç dalının kırılması ile yaş ve taze bir ağaç dalının kırılmasına benzetilebilir. Yaş ağaç dalını kuru ağaç dalına nazaran daha zor kırarız. İşte kemikteki su miktarı da benzer bir şekilde kemiğin kuru bir dal gibi kolay mı kırılacağını, yoksa yaş bir ağaç dalı gibi zor mu kırılacağını belirliyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Akkuş'la birlikte geliştirdikleri yöntemin kemikte bulunan farklı yapıdaki su miktarlarını ölçebildiğini dile getiren Ünal, "Yaptığımız araştırma sonucunda kemikte mineral ve kolajene kimyasal yollarla bağlı olan su miktarının artmasının kemiğin kalitesi ve sağlamlığıyla direkt olarak ilişkili olduğunu bulduk. Böylelikle yeni geliştirdiğimiz metotla kemikteki su miktarı ölçümünün kemik sağlığının ve sağlamlığının bir ölçüsü olabileceğini tüm dünyaya göstermiş olduk. Gelecekte kemik sağlığının klinik olarak ölçümünde bu metodun kullanılabilme potansiyeli çok yüksek" dedi.
"Ailem her zaman eğitimime çok önem verdi. Fen bilimlerine, özellikle de biyolojiye olan ilgi ve sevgim babamdan dolayı" diyen Ünal, ilk ve orta öğretimini yine babasının tayini nedeniyle gittiği İskenderun'da tamamladı.
Konya'da Selçuk Üniversitesi'nin Makine Mühendisliği Bölümü'nü bitirdikten sonra master eğitimine Türkiye'de devam etmek için TÜBİTAK-Münir Birsel Lisansüstü Bursları Vakfı'nın bursuna başvuran Ünal, bu bursu ilk sırada kazandı.
Ünal, "Fakat gerçekte hayalim bu değildi. Çocukluğumdan beri biyolojiye olan ilgim çok büyüktü. Bu yüzden yurt dışına çıkıp bir şekilde makine mühendisliği ve biyolojiyi birleştiren bir alanda çalışmalarıma devam etmek istiyordum ve bu hayalimi gerçekleştirebilecek yolları arıyordum" diye konuştu.
Tam bu sırada Milli Eğitim Bakanlığı'nın ‘5 Yılda 5 Bin Öğrenci Projesi’ni duyduğunu anlatan Ünal, projenin sağladığı imkanlar sayesinde hayallerini gerçekleştirdiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bu noktada bakanlığımıza çok teşekkür etmek istiyorum. Ben sonuçta bir emekli öğretmenin oğluyum. Eğer bu burs olmasaydı cesaret edip Amerika'ya gelemezdim ve belki de ancak rüyalarımda Amerika'da eğitim görebilirdim. Üniversite yıllarımdan beri hep aklımın bir köşesinde Amerika'ya gitmek vardı ama o zamanlar maddi açıdan benim için hiçbir şekilde bunun imkanı yoktu. Bu projeyi duymam hayatımda çok önemli bir andı. Büyük bir hevesle başvurdum. Benim için o zamanlarda Amerika'ya gelebilmenin tek yolu bu burstu. Devletimizin sağladığı bu imkanla buraya geldim. Burada master eğitimimi yaptım. Şu anda doktora eğitimimin son yılındayım. Allah kısmet ederse bir yıl da doktora sonrası eğitimimi tamamladıktan sonra ülkeme dönüp Amerika'daki çalışmalarıma kaldığım yerden devam etmek istiyorum."
"Türk öğrenciler kendilerine güvenmeli"
Türkiye'de alınan eğitimin ABD'de master ve doktora yapmak için teorik anlamda yeterli bir eğitim olduğunu ifade eden Ünal, eğitimlerine ABD'de devam etmek isteyen Türk öğrencilere seslenerek "Öncelikle şunu bilmeleri gerekiyor. Ülkemizde gerçekten teorik olarak iyi bir eğitim veriliyor. Belki tek eksiğimiz, teorik olarak öğrendiğimiz bilgileri pratiğe geçirmekte zorluk çekmemiz ve üniversite eğitimi boyunca öğrendiğimiz şeylerin hep teoride kalması. Bu herhalde yeteri kadar laboratuvar imkanımızın olmayışı ve laboratuvarda yeteri kadar vakit geçiremememizden kaynaklanıyor. Ama ABD'de sağlanan imkanlar ve laboratuvar ortamları sayesinde, öğrenmiş olduğumuz bilgileri pratiğe dökme şansımız var" diye konuştu.
Türk öğrencilere kendilerine güvenmeleri çağrısı yapan Ünal, eğitim alanında her türlü fırsatı değerlendirmelerini, kendilerini geliştirmelerini, hayallerini ertelememelerini ve fırsat verildiği takdirde ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını, böylelikle önlerine birçok kapının açılabileceğini dile getirdi.
"Milli hazinemiz"
Türkiye'nin New York Eğitim Ataşesi Yurdagül Aydoğan da şu an ABD'de bin 500 civarında Türk öğrencinin Milli Eğitim Bakanlığının burslarından faydalandığını anlattı.
Bu öğrencilerin çoğunluğunun ‘5 Yılda 5 Bin Öğrenci’ projesi kapsamında eğitim için ABD'ye geldiğini belirten Aydoğan, bu yolla dünyanın birçok yerine öğrenci gönderildiğini, fakat öğrencilerin ABD'ye olan ilgisinin daha yoğun olduğunu gözlemlediklerini belirtti.
Devletin öğrencilere en üst düzey eğitim koşullarını sağlamayı amaçladığını vurgulayan Aydoğan, "Buraya gelen Mustafa Ünal gibi çocuklar, Türkiye'nin gerçekten çok başarılı öğrencileri arasından seçiliyor. Bu öğrenciler, belli bir sınav ve akademik sıralamanın sonuçlarına göre geliyor" dedi.
Bu öğrenciler için ‘milli hazinemiz’ ifadesini kullanan Aydoğan, öğrencilerin eğitimlerini tamamlamasının ardından Türkiye'ye dönmelerinin önemine değindi.
Aydoğan, son dönemde yapılan araştırmalara göre eğitim sonrasında Türkiye'ye dönüşlerde ciddi bir artış tespit edildiğini dile getirerek, "Öğrencilerimiz, yüzde 80 oranında Türkiye'ye geri dönüyor. Bu çok ciddi bir rakam ve kritik bir eşik" diye konuştu.
Dönüşlerdeki artışta en önemli faktörlerden birinin son iki yılda yapılan kanuni düzenlemeler olduğunu kaydeden Aydoğan, özlük haklarıyla ilgili yapılan değişikliklerin öğrencilerin Türkiye'ye dönüş oranındaki yükselişi desteklediğini ifade etti.
Aydoğan, "Bizim en büyük ödülümüz Mustafa Ünal'ınki gibi başarı öyküleri duymak. Bu öğrencilerin Türkiye'de araştırmayı sürdürebileceği, bunları yapabileceği ortamı sağlamak gerekiyor. Bu konuda çocukların gideceği üniversitelere ve bu üniversitelerin rektörlerine büyük iş düşüyor" dedi.
Yurt dışında Milli Eğitim Bakanlığı burslarıyla eğitim almak isteyen öğrencilere tavsiyelerde bulunan Aydoğan, akademik kariyer yapmak isteyen öğrencilerin lisans eğitimi süresince ortalamalarına dikkat edip 2,70'in altına düşürmemelerini ve Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı'na (ALES) iyi hazırlanmalarını öğüt verdi.