Güncelleme Tarihi:
Nevada Las Vegas Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mark H. Ashcraft, dünyada matematik kaygısı alanında yaklaşık 20 yıla yakın deneyimle önde gelen bilişsel psikoloji araştırmacıları arasında yer alıyor. Ashcraft, matematik kaygısının ardında düşük beceriler olabileceğini söylüyor. Ona göre, zayıf eğitimciler ve kendi matematik kaygısını çocuğuna yansıtan ebeveynlerin de bunda payı var. Ashcraft, kendi araştırmalarından elde ettiği bulgulara dayanarak “Her iki kişiden birinde bir düzeyde metamatik kaygısı var” diyerek şunları söylüyor:
Matematik kaygısının ardında birçok farklı nedenin bir araya gelmesi yatıyor. Yeni şeyler öğrenmekte zorluk çeken öğrenciler, özellikle matematikte daha çok zorlanıyor, düşük notlar alıyor ve kaygı başlıyor. Onlar da bunun üzerine ellerinden geldiği kadar matematikten kaçınmaya ve derslere girmemeye çalışıyorlar. Bu nedenle düşük matematik yetenekleri, bu kaygıya yol açabiliyor. Çünkü az beceri sınıfta daha fazla zorluk anlamına geliyor.
AİLEDEN ÇOCUĞA GEÇİYOR
Öğretmenler de kaygının nedenlerinden biri gibi görünüyor. Zayıf eğitimciler, öğrencilerini derste endişelendiriyor. Onlar da herhangi bir hata yaptıklarında kendilerini rahatsız hissediyor. Aileler de işin bir diğer tarafı. Onlar da çocuklarına kötü bir model olabiliyor. Eğer anne-babanın matematik kaygısı varsa, çocuklarına kendilerinin de korkusu olduğunu bir şekilde gösteriyor. Böylelikle kaygı anne-babadan çocuğu da geçiyor.
EN YÜKSEK ORAN 9 VE 10’UNCU SINIFTA
Matematik kaygısının sıklığı bizim onu nasıl tanımladığımızda saklı. Bununla ilgili bir matematik kaygı testi var ve bu öğrencinin kaygı düzeyini kan basıncının ölçümü gibi yöntemlerle anlamamıza olanak tanıyor. Öğrencilere anket uygulanıyor ve kan basıncındaki değişimler analiz ediliyor. Araştırmalarımız bize bu testte ortalama ya da bunun üstünde matematik kaygı testi puanına sahip öğrencilerin, sınavda daha düşük bir performansa sahip olduğunu gösteriyor. Aynı şekilde düşük kaygı puanı alan adaylar da sınavlarda daha iyi bir performans ortaya koyuyor. Sonuçta her iki kişinden birinde en azından bazı seviyelerde matematik kaygısı var ve bu matematik performansımıza müdahale ediyor. Kadınların, erkeklere göre performansları aynı düzeyde olsa da matematikte kaygıları biraz daha yüksek. Matematikte en yüksek kaygı düzeyi lisede 9 ve 10’uncu sınıfta karşımıza çıkıyor.
SORUNU NOTLAR HALİNDE YAZIN
Matematik kaygısına karşı öğrencilerin yapması gerekenler zaman zaman konuşuluyor. Ancak bulgulardan yola çıkarak bunun için bir tavsiyede bulunmak gerekirse kısa yazıların etkili olduğunu biliyoruz. Örneğin; sınavdan önce, kendi kaygısıyla ilgili yazan öğrencilerin, test esnasında kendilerini daha iyi hissederek daha yüksek performans gösterdiğini gördük. Öğrenciler bunu yapabilir, sınava girmeden önce kaygılarınızı yazmayı deneyin. Bulgulara göre kişinin kendi hislerini yorumlamasının öğretilmesi iyi bir etkiye sahip. Yani kendimize ‘Yapamayacağım’ yerine ‘Daha iyisini başarabilirim’ demek daha iyi.
Türkiye’nin önde gelen matematik bilimcilerinden Nesin Matematik Köyü’nün kurucusu ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde çalışmalarını yürüten Prof. Dr. Ali Nesin ise sınav kaygısına dikkat çekiyor ve matematiğin önemini şu sözlerle açıklıyor:
“Türkiye’de öğrencilerin matematik kaygısı yok, sınav kaygısı var. İnsan durduk yere bir konudan neden korksun ki? Üstelik çok güzel bir konudan. Matematik tabii diğer konulardan daha zor, ayrıca bir birikim gerektiriyor. Örneğin; ilkçağ’ı bilmeden ortaçağ tarihinden iyi not alabilirsiniz, ama bir önceki yılın matematiğini bilmezseniz, gelecek yılınkini yapamazsınız. Matematiğin doğrudan sosyal yaşama bir katkısı yok, ama dolaylı olarak bunu görüyoruz. Sanat, felsefe ya da tarihi bilmenin sosyal yaşama katkısı varsa, matematiğin de var. Çünkü, matematik bu dünyayı anlamamızı sağlayan yegâne araç. Onu matematikle anlıyoruz ve başkalarına anlatıyoruz. Dengeye ve uyuma sahip, belli bir düzenle gelişen her ortamda matematiğe ihtiyaç ortaya çıkar. İnsan ilişkilerinde bile durum böyle. Matematik demek muhakeme demektir. Analiz eder, düşünür, sorgular ve sorunlara çözüm bulursunuz. Matematik, sadece başkalarını değil, aynı zamanda kendini de sorgulamak anlamına geliyor. Dolayısıyla ne kadar matematik o kadar tolerans, o kadar anlayış, o kadar demokrasi.
ÖĞRENCİLER YARDIM İSTEMİYOR
Kansas Üniversitesi’nde yaklaşık 300 öğrenciyle yapılan ve sonuçları 16 Ocak’ta paylaşılan araştırmaya göre, matematik kaygısı sanıldığından daha yaygın. Buna göre, üniversitede öğrencilerin yüzde 80’i matematik kaygısı yaşıyor. Ayrıca, öğrenciler özellikle birçok lisans programında yer alan istatistik derslerinde zorlanıyor, kaygıya kapılıyor, düşük bir performans göstermesine rağmen yardım için talepte de bulunmuyor. Kaygı düzeyleri ise öğrenciden öğrenciye değişiyor.
- Araştırmayı yapan bilim insanları, matematik kaygısını yönetmek için şunları öneriyor:
- Öğrencilere matematikte iyi bir performans göstermek için güçlü bir matematik yeteneği gerekmediği öğretilmeli.
- Öğrencilere matematik ve istatistik gibi alanların gerçek dünyada bir değeri olduğu gösterilmeli.
- Birçok endüstride iyi bir matematik ve istatistik bilgisinin işverenler tarafından dikkate alındığı bilinmeli.
YARIN: Ezberlemeyin, adım adım öğrenin