Güncelleme Tarihi:
Matematik bilimi hayatın aslıdır. Yaşamımızın neredeyse her alanı matematik içerir. Matematik, soyutu somut hale getirme bilimidir. Matematik kanıt arar, bu nedenle açık ve nettir. Matematik bir dildir, iletişimdir, sistemdir. Matematik pek çok başka bilim ve sanat dalının kullandığı bir araçtır, düşünce biçimidir; insanların doğru düşünmesini, mantık kurabilmesini, farklı sistemleri anlayabilmesini ve adapte olabilmesini sağlar. Matematiksel düşünme ve muhakemenin gelişmesi sayesinde doğru analiz yapabilir, bilimin gücünü günlük hayatımızda akılcı olarak kullanabiliriz. Doğruyu ayırt edebilmek, akılcı düşünebilmek, analiz yapabilmek, gerçeğe ulaşmak hayatımızı daha rahat yaşamamıza sebep olmaz mı? Matematik bir hayat tarzıdır. Matematik, o alanda doğru yolda ilerlemeyi sağlar. Başka bir deyişle matematik, hayatı nitelikli kılar. Matematiği bilmek işte bu derece gerekli ve önemlidir. Matematik öyle bir şeydir ki, anladıkça daha çok seversiniz, sevdikçe de daha çok anlamak istersiniz. Matematik sadece ilgi bekler. Onunla ilgilenirseniz size dünyaları sunar.
EVRENSEL İLETİŞİMİN EN ETKİLİSİ
Müzik ise ses sanatıdır, sesin biçim ve anlam kazanmış halidir, yaratı ve yorum biçimidir. Evrensel iletişim biçimlerinin belki de en etkilisidir. Oturduğunuz yerden bile bir anda sizi alıp başka diyarlara sürükleyebilir. Sizi öyle bir sarar ki farkına bile varmazsınız. Müzik, matematikten farklı olarak duygularını ifade etmeyi iyi bilir. Müzik sestir, iletişimdir, ifadedir, duygudur, terapidir, tarihtir, kültürdür. Müziği kelimeler ile anlatmak zordur zira müzik kelimeler ile anlatılamayanları anlatır. Müzik herkeste kendini farklı biçimde bulur, kendi içinde bir dünyadır, herkesin anladığı ama farklı şekillerde algıladığı bir dildir. Müzik; melodi, armoni, ritm, tını ve sessizliğin bir kompozisyonudur.
Bu iki disiplin çok eski dönemlerden itibaren ilişkilendirilmiştir, tarih boyunca farklı kültürlerin ayrılmaz parçası olmuşlardır. Her iki disiplinde de evrensel bir dil vardır, stil vardır, estetik vardır, belirli semboller ve kavramlar vardır. Her iki disiplini de doğru şekilde anlayabilmek için belirli bir bilgi birikimine ihtiyaç olsa da matematikçiler genellikle buldukları güzellikleri ancak diğer meslektaşları ile paylaşabilirler, oysa müzisyenler bunu matematikçilerden farklı olarak herkesle paylaşma şansına sahiptirler.
MÜZİK MATEMATİKSEL BİR BİLİMDİR
Antik dönemlerden itibaren Çin, Hindistan, Mısır, Mezopotamya’da sesin matematiksel prensipleri incelendi. Pythagoras (MÖ. 570-495) müziği, matematiğin dört ana dalından biri olarak kabul etti. Konfiçyüs (M.Ö. 551-478) belirli modların insanlar üzerine etkisini inceledi. Platon (M.Ö. 427-347) müziği etiğin bir parçası olarak kabul ederek, müzik eğitiminin her şeyden önce gelmesi gerektiğini düşünür, insan karakteri ile müzik arasında bir bağlantı buldu. Aritmetik, geometri ve müzik ile ilgili çalışmaları olan Boethius için müzik matematiksel bir bilimdir. Tarih boyunca pek çok matematikçi müzik ile ilgilenmiş, pek çok müzisyen ise matematikten faydalandı. 13’üncü yüzyılda yaşayıp aslında Hint Arap sayılarını Avrupa’ya taşıması ile bilinen Matematikçi Fiboacci’nin meşhur tavşan problemi ile ortaya çıkan “Altın Oran” sadece müzikte değil özellikle resim ve mimari dahil sanatın çeşitli alanlarında da sanatçılar tarafından kullanıldı.
Matematik ve müziğin ilişkisi farklı boyutlarda incelenebilir. Bu boyutların başında müziğin temelindeki matematik gelir. Çalgıların akustik temelleri matematik üzerine kurulur, sesin oluşumu, müziğin armonik yapısı, notalar arasındaki en temel ilişkiler dahi matematikseldir. Yani aslında, müzik her ne kadar duygularını daha iyi anlatan, kendini daha iyi ifade eden, daha sosyal olan taraf olsa da, aslında müziğin bu kadar sosyal ve iletişimi kuvvetli olmasının nedeni matematiktir. Müzik gücünü temelindeki matematikten alır da diyebiliriz.
MÜZİK EĞİTİM ARACIDIR
Bir diğer boyut müziğin bilişsel aktiviteler üzerindeki etkisidir. Müzik çok etkin bir eğitim aracıdır, özellikle okul öncesi dönem ve ilköğretim döneminde müziği pek çok farklı disiplin ile beraber kullanmak mümkündür. Eğitimdeki erken dönemler çocukların yeteneklerini ortaya çıkartmak, temel becerileri kazandırmak açısından önemlidir. Erken dönemde hem matematik hem de müzik eğitimini doğru bir şekilde vermek büyük önem taşır. Çocukların zihinsel yeteneklerine dair önemli çalışmaları olan pek çok araştırmacı, kavramların öğrenilmesinin ancak belirli gelişimsel dönemlerde gerçekleştiğini savunurlar. Gelişimsel dönemleri bilmek, bu dönemlerde etkin metotlar kullanmak eğitimde oldukça önemlidir.
Müziğin bilişsel performans üzerine etkileri hakkında pek çok araştırma yapıldı. Müziğin beyin gelişimini etkilediği, hatta hamilelik aşamasında dahi ana rahminde müzik dinlemenin hafızayı olumlu yönde etkilediği, özellikle çalgı çalmanın çocuklarda bilişsel aktiviteleri geliştirdiği biliniyor. Yapılan çok sayıda çalışmada, düzenli müzik eğitimi alan çocukların bilişsel aktivitelerinde, eğitim almayan diğer gruba kıyasla daha yüksek sonuçlar elde edildiği saptandı. Bir çalgı öğrenmek beyinin farklı bölgelerini harekete geçirmekte, matematiksel becerilerin gelişimine de önemli katkılar sunuyor.
Erken yaşta düzenli, sistemli ve kaliteli müzik eğitimi alabilmek, çalgı çalabilmek bir ayrıcalık değil, her çocuğun hakkı olmalıdır. Temel eğitimin yanı sıra, son dönemlerde özellikle yerel belediyelerin müzik eğitimi üzerine önemli faaliyetleri oldu. Bu ve benzeri eğitim altyapılarının ülke bazında yaygınlaşması, sistemleşmesi, her çocuğumuza bu olanağı sunabilmemiz, eğitim altyapımızda matematik gibi diğer disiplinlerin gelişiminde de etkili olur.
Öte yandan müzik, erken dönem matematik kavramlarının öğretilmesinde çok etkili bir araç olarak kullanılabilir. Müzik ile temel matematiksel kavramların öğretilmesi çok daha kolay, etkili ve kalıcıdır. Örneğin matematiğin en temel kavramlarından bir tanesi olan sayı saymanın bile erken dönemde çocuklara ritmik veya melodik öğeler ile öğretilmesi çocukların çok daha hızlı ve kalıcı şekilde öğrenmelerini sağlar.
Matematik ve müziğin eğitim boyutundaki ilişkisinin, iki disiplinin beraber gerçekleştireceği ortak proje çalışmaları ile sıklıkla ele alınarak yenilikçi metotlar üzerinde çalışılmasının eğitime önemli katkılar sunacağı kuşkusuzdur.
PROF. DR. ECE KARŞAL KİMDİR?
İzmir’de doğan sanatçı müzik eğitimine küçük yaşlarda İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda başladı. 1993 yılında Konservatuar eğitiminin yanı sıra Marmara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden de mezun oldu, konservatuvar eğitimi sırasında matematik eğitmenliği de yaptı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservartuarında lisans ve yüksek lisans Marmara Üniversitesinde ise doktora eğitimini tamamladı. 1999 ile 2008 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümünde çalıştı. Frankfurt Müzik Akademisi ve Toronto Üniversitesinde post doktora çalışmalarında bulundu. Matematik ve müzik ilişkisi ve müziğin bilişsel performans üzerine etkileri ilgi alanları arasındadır. Doktora çalışmasında matematik ve müzik ilişkisini inceleyen Karşal, bu iki disiplinin farklı boyutlarda ilişkisini ele almış, yetenek boyutunda matematik ve müzik ilişkisine dair bulgular elde etti.. Pan Yayınevi tarafından basılmış olan “Flüt Metodu” ve okul öncesi dönem matematik becerilerini geliştirmeye yönelik “Şarkılarla Matematik” isimli kitapları bulunuyor.
Solist ve oda müziği sanatçısı olarak yurt içi ve yurt dışında pek çok konser vermiş, çok sayıda Türk ve Yabancı flütçü ile çalışmış, masterclasslar verdi.. Sanatçı halen Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümünde bölüm başkanı olarak görev yapıyor. Aynı zamanda İstanbul Flüt Topluluğu’nun kurucu üyesi, Marmara Flüt Orkestrası’nın kurucusu ve şefidir.