Güncelleme Tarihi:
Tıpta yanlış uygulama, tıbbi hata, hekimliğin kötü uygulaması, tıbbi uygulama hataları gibi pek çok durumda malpraktis davaları açılabiliyor.
Malpraktis Nedir?
Malpraktis, Hekimler, görevlerini yaparken, ihmal, hata ya da kusurları ile hastalarına verdikleri zararlar nedeni ile ceza hukuku hükümlerine göre şahsen sorumludur. Aynı zamanda hekimler bu sorumlulukları nedeni ile hastaların uğradığı Borçlar Kanunu hükümlerine göre maddi ve manevi zararı şahsi mal varlıklarından tazmin etmekle de yükümlü tutulabilirler.
Malpraktis Davaları Kime Karşı ve Nasıl Açılır?
Hekimin hukuki sorumluluğu kapsamına giren tıbbi malpraktisten kaynaklanan maddi ve manevi zararlar nedeni ile tazminat davaları yürütülüyor. Tıbbi uygulamada hastaya verilen zararda hekimin hukuki sorumluluğuna “tazminat sorumluluğu” ismi verilir. Hekimin sağlık hizmeti verirken kusurlu davranışları sonucunda ortaya çıkan zararın giderilmesi doktorun hukuki sorumluluğu kapsamındadır.
Hekim ve hasta arasındaki ilişki, uygulamadaki görüşe göre, vekalet sözleşmesine dayanır. Bu nedenle de hasta ve hekim ilişkisinin genellikle vekalet akdi olduğu söylenebildiği için, bu tür davalarda ortaya çıkan tazminat talepleri, Borçlar Hukuku’nun vekalet akdi hükümlerine göre değerlendirilir. Aynı zamanda, hekimle hasta arasında sözleşme ilişkisinin bulunmadığı durumlarda, hekim, haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olur.
Malpraktis Davası Açılabilmesi için Gereken Şartlar
Hekimin hukuka aykırı tıbbi müdahalesi olması durumunda, hastanın zarar görürse, tazminata hükmedilebilmesi için bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Buna göre,
Hekimin hukuka aykırı davranışı ( haksız fiil ya da vekaletsiz iş görme şeklinde olabileceği gibi sözleşmenin ihlali şeklinde de olabilir.)
Tıbbi müdahale sonucunda ortaya çıkmış olan bir zararın bulunması,
Kusur sonucunda ortaya çıkan zarar arasında bir illiyet bağı bulunur.
Doktor nedeni ile ortaya çıkan bir kusur olması gerekir.
Bu dört unsurun birlikte gerçekleşmesi durumunda, hekimin tazminat sorumluluğu çıkabilir. Aynı zamanda, dört unsurdan birinin bile eksik olması halinde hekim hakkında tazminata hükmedilemez. Burada en önemli olan konu kusur kavramıdır. Çünkü, kusur yoksa hekimin sorumluluğu da yoktur. Dolayısı ile dava açılamaz açılsa bile sonuç alınamaz. Önlenmesi imkansız olan bir sonuç nedeni ile hekimin kusurundan bahsedilemez ve bunun için hekim sorumlu tutulamaz.
Hekimin Sorumluluğu
Hekimler açısından kusur kavramının “tıbbi gerekliliğe uygunluk” kriteri göz önüne alınmalı ve savunma yapılırken de bu hususun altı da özellikle çizilmelidir. Bu durumda bir hekimin sahip olması gereken tecrübe, mesleki yetenek, bilgi birikimi, fizik ve fikri güç dikkate alınarak, somut bir olaydaki hekimin davranışında herhangi bir sapma olup olmadığına bakılacak, eğer bir sapma varsa, bu kusur olarak tanımlanacaktır.
Malpraktis Davası Nasıl Açılır?
Hekimin tıbbi müdahalesi esnasında güncel, standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği ya da hastaya gereken tedaviyi vermemesi gibi durumlar nedeni ile hastaya zarar vermesi halinde, hekimin sorumluluğu gündeme gelir. Bu gibi bir durumla karşılaşan ve bu durumdan zarar gören hastanın zararının karşılanması için tazminat davası açma hakkı vardır. Buna göre, hekimin kusurunu, hasta, zararın varlığını ve kusurla zarar arasında oluşan illiyet bağını ispat ettiği zaman maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir.
Tıbbi malpraktis fiili kapsamında yürütülen tazminat davalarında zararın ispat edilmesi yükümlülüğü ise, hastaya yani davacıya düşer. Ama zararın gerçek miktarını tespit etmek mümkün değilse, hakim burada takdir yetkisini kullanarak zararı belirler. Hastanın ölümü halinde ise, defin masrafları, ölüm hemen meydana gelmemişse tedavi giderleri ile hastanın çalışmamasından kaynaklanan tüm zararlar istenebilir.