Güncelleme Tarihi:
Ebru Dorman Türkiye’nin en başarılı kadınlarından biri. Babası kamyoncu, annesi ev kadını olan üç çocuklu bir ailenin en büyüğü... Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü birincilikle bitirdi, potansiyeli vardı ama yurtdışına gidecek parası yoktu. TÜBİTAK-NATO Bilim Bursu’yla önce Berkeley’ye gitti. Sonra Türkiye’ye dönüp staj yapmaya başladığı danışmanlık şirketi McKinsey’nin sponsorluğunda Harvard’da MBA yaptı. Birçok farklı ülkede yöneticilik deneyimi yaşadı. Yatırım şirketi Dorman Capital’in kurucusu, genç yaşında başarıdan başarıya koştuğu hayat hikâyesini kâğıda döktü. Dorman’la “Gençlere ilham olsun ve milyonlara ulaşsın” dediği kitabını ve hayatını konuştuk. Hayatında yakaladığı en büyük fırsatı başarısızlıkları sayesinde elde ettiğini söyleyen Dorman hikâyesini şöyle anlatıyor:
‘BÜYÜK BORCA BATTIM’
“ABD’ye giderken bana sponsor olan McKinsey’nin bir şartı vardı. Döndükten sonra iki yıl onlarla çalışmam gerekiyordu, yoksa bursun büyük kısmını geri ödemek zorunda kalacaktım. Döndüm ve çalışmaya devam ettim ama bir süre sonra içimdeki girişimcilik ruhu beni harekete geçirdi. Londra’da çalışırken istifa ettim. TÜBİTAK’tan aldığım bursun şartı da Türkiye’ye geri dönmekti. Bunu da yerine getirmediğim için onu da ödemek zorundaydım. Harvard’da okurken de rahat gezeyim diye öğrenci kredisi almıştım. Bütün bunlar büyük meblağlardı ve bir anda kendimi borç batağında buldum. Ancak bu attığım adım, aldığım risk, hayatımın dönüm noktası oldu. ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley ile tanışmam, Harvard’ın bir mezunlar etkinliğinde oldu. Orada karşılaştığım bir arkadaşım, geliştirdiğim projemi ve CV’mi onlara göndermemi söyledi. İlk toplantıda bana iş teklif ettiler. ‘Harvard’da okuduğun için değil, girişimci olma riskini aldığın için seninle çalışmak istiyoruz’ dediler ve Morgan Stanley’e girdim. Başarısızlığım beni ileriye götürdü. Hiç başarısız olmamışsam hep mütevazı hedeflere koşmuşum demektir. Genç arkadaşları da başarısızlıktan korkmamaya davet ediyorum.”
“CAM TAVANI YOK SAYDIM”
“Bir yöneticim dünyanın en büyük telekom operatörlerinden ‘France Telekom’un mobil operatörü Orange Ventures’e geçti. Beni de yanında götürmek istedi. Hızla yükseldiğim bir kariyerim oldu. France Telecom’un genel müdürü olduğumda 32 yaşındaydım. Türkiye’de Capital dergisinin yaptığı ‘Dünya Devlerini Yöneten 50 Türk Yönetici’ listesinde yer aldım. İş dünyasında cam tavan var, evet ama ben yokmuş gibi davrandım. Varlığını görmediğim için bana engel olamadı. Düşüncemizi neye odaklarsak hayatımıza onu çekiyoruz. Kendimizi bu cam tavanla sınırlayarak yaşarsak onu doğrulayan öğeleri görüyoruz. O yüzden düşüncenin gücü çok önemli.”
“100 BİN SATMASI YETMEZ!”
“Bu kitabı gençlere ilham versin diye yazdım. Kitabın gelirini de Darüşşafaka’ya bağışladım. Çünkü eğitimde fırsat eşitliğinin erken başlamasını çok önemsiyorum. Darüşşafaka anne ya da babası olmayanlara böyle bir imkân tanıdığı için orayı seçtim. 100 bin kitap satılınca başarı sayılır normalde ama o benim için yeterli değil, milyonlarca gence ulaşsın istiyorum.”
“HAYALLERİMİN ÖTESİNDE BİR HAYAT”
“Yaptığım her şeyi ‘en iyi’ yapmaya çalışan biriyim. Okurken Harvard aklımın ucundan bile geçmezdi. O yüzden ‘hayallerin ötesinde’ diyorum. İlk kurduğum hayal, bir dünya vatandaşı olmaktı. Ancak bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Ama sonra Londra, Malezya, Finlandiya, Polonya derken 17 yıl boyunca yurtdışında yaşadım. Dünya vatandaşı derken de bu kadarını hayal etmemiştim! İlk eşim Fransız, ikinci eşim İngiliz. Bu hiç aklımdan geçmezdi mesela. En başta hayal kurmasaydım ve bu hayalimi paylaşmasaydım, bunların hiçbiri gerçekleşmeyecekti belki de. Einstein’ın bir sözü var: ‘Özel bir yeteneğim yok fakat tutkulu derecede meraklıyım.’ Ben de çok tutkulu biriyim.”