Güncelleme Tarihi:
LSD'nin yan etkileri nedeni ile bağımlılık oluşturma oranı diğer uyuşturucu türlerine göre oldukça düşüktür. LSD, halk arasında asit olarak bilinir. Doğal olarak elde edilen sentezi kimyasal ve yarı sentetik psikoaktif bir halüsinojendir.
LSD Nedir?
LSD, Lizerjik asit dietilamidi teriminin kısaltılmış halidir. Bu madde ilk olarak tesadüfen 1936-1943 yılları arasında Albert Hoffman tarafından çavdar mahmuzundan sentezlenir. Bu madde, dünya üzerinde en güçlü halüsilasyon gördüren madde olarak bilinir. O kadar kuvvetli bir halüsinojendir ki bu maddenin etkileri yıllar sonra bile ortaya çıkabilir.
LSD Bağımlılığı ve Zararları
LSD, açık ve kapalı göz halüsinasyonları, sinestezi etkisi, değişen boyutsal algısı, değişen düşünce süreci ve ruhani deneyimleri gibi 1960'lı yılların karşı kültürleri nedeni ile çok yaygın olarak bilinir. LSD, dünya üzerinde en güçlü halüsilasyon gördüren madde olarak bilinir.
Bu madde, halüsilasyon madde gördüren mantarlardan 100 kat, Meskalin maddesinden ise, 4000 kat güçlü bir yapıya sahiptir. LSD olarak 25-i NBOM'e verilmesi sonucunda ölümler meydana gelebilir. Beyinde ve kromozomlarda yol açtığı zararlar pek çok araştırmaya konu olmuştur. LSD maddesinin en önemli riskleri ise genellikle psikolojiktir.
Akut negatif tecrübeler, LSD kullanımı ile bilinen en belirgin sorundur. İlk defa kullanan kişilerde görülme olasılığı çok yüksektir. Korkunç ve hiç hoş olmayan sonuçlar yaşamış kişiler zaten tedirgin olarak melankolik bir ruh haline bürünebilir. Bu madde, kişinin yoğun, yabancı ve kalabalık ortamlardan daha çok etkilenmesine neden olur.
LSD kullanımı, genellikle önceden tahmin edilemeyen ve dikkate alınması gereken bir çıldırma riski ile ortaya çıkar. Yapılan araştırmalar sonucunda LSD sonucunda kalıcı beyin hasarları da ortaya çıkabiliyor. LSD, mevcut psikolojik problemlerin açığa çıkmasına neden olur. Çeşitli patlamalar ve garip davranış eğilimleri de daha sonra ortaya çıkabiliyor.