Güncelleme Tarihi:
Birbirlerini hiç tanımayan, Türkiye’nin dokuz farklı şehrinden gençler, bilmedikleri ailelerin evlerine bir hafta boyunca misafir oldu. Türk Kültür Vakfı’nın birlikte yaşama iradesi ve yeteneğini geliştirmek amacıyla 22-28 Eylül arasında gerçekleştirdiği ‘Türkiye Kardeşleri Yurtiçi Değişim Programı’na bu yıl 200 öğrenci katıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın da desteklediği projenin sonunda liseliler, 29 Eylül-1 Ekim’de Kapadokya’daki Gençlik Zirvesi’nde bir araya gelerek deneyimlerini paylaştı.
Her biri farklı kültüre sahip; Eskişehir, Adana, Uşak, Zonguldak, Rize, Bursa, Isparta, Edirne ve Erzincan’dan onlarca öğrenci bir salonda bir arada. Hepsi teker teker söz alarak bir hafta boyunca yaşadıkları deneyimi paylaşmak istiyor. Kimi “Erzincanlılara karşı bir önyargım vardı. Ama hiç düşündüğüm gibi değilmiş” diyor. Kimi hiç batıya gitmediğini anlatarak, ailenin yanında neler yaşadığını paylaşıyor. Üç yıldır devam eden değişim programında öğrenciler, farklı illerdeki ailelerin yanına konuk oluyor. O ailedeki aynı sınıf düzeyindeki yaşıtıyla yarım gün okula gidiyor, diğer zaman diliminde ise çeşitli kültürel, sosyal etkinlikler yapıp, sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor. Gittiği ilin kültürünü tanıyor.
‘N’ABER? DEDİN Mİ TEREDDÜT SIFIRA İNİYOR’
Bu öğrencilerden biri Edirneli arkadaşını konuk eden Rizeli Turgut Köse. Karadeniz şivesiyle konuşan Turgut, “Farklı bir deneyim oldu” diyor, “Birisi Yunanistan, diğeri Gürcistan sınırında. Bizim oralar dağ, taş, bayır; bir de güzel göller var. Anlata anlata bitiremem. Şelalede yüzdük. Bayağı muhlama, laz böreği yedik. Lazca kelime öğrettik. Bizim kültürümüzü bayağı yansıtmaya çalıştık.”
Konuşmasının arasında “Bu arada mıhlama değil muhlama” diye uyarmayı ihmal etmezken, programın ona kattıklarını şöyle anlatıyor:
“Ne kadar farklı kültürlerden, yörelerden insanlar olsak, farklı ağız biçimlerinde konuşsak da hepimizin aynı olduğu dikkatimi çekti. Zıt bulduğum insanlarla bile çok güzel muhabbet ettim. ‘Naber?’ dedin mi tereddüt sıfıra iniyor.”
FARKLI BİRİNİN EVİNDE BİR HAFTA
“Başta kulağıma korkunç geldi” diyen Mine Çetin ise yaşadığı deneyimi, “Ben önce gitmek istemedim. Farklı birinin evinde bir hafta kalacağım. Bu da az bir süre değil. 12’nci sınıf olduğumdan sınavlara hazırlanacağım için de gitmek istemedim. Ailemin zoruyla gittim. Pişman olmadım. Her şey çok güzeldi. Çok fazla deneyimim oldu. Yeni şeyler öğrendim” diyerek anlattı.
‘AKTİF VATANDAŞLIK BİLİNCİYLE DONANDILAR’
Türk Kültür Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mete Fanuscu ise, “Katılımcılarımız, bulundukları bölgeleri daha iyi tanımak için tarihi ve kültürel ziyaretlerde bulundu. Engelli ve yaşlı merkezlerini ziyaret etti. Yerel sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelme, okul boyama gibi gönüllü faaliyetlerde yer aldı. Kendi toplumunun dinamiklerini deneyimsel şekilde kavrayan katılımcılarımız, aktif vatandaşlık bilinciyle donandılar. Bu donanımın, yaşadıkları topluma etki etmesi ve onu dönüştürebilmesini tüm kalbimizle diliyoruz” dedi.
ÖNYARGILARIMIZI YENDİK
Ozan Gürbüz (Adana): “Adana’dan Keşan’a gittim. Projeye geçen sene de katılmıştım. Uşak’tan konuk aldım. Bu sene ben konuk oldum, çok güzeldi. Bir hafta onların evinin çocuğu oldum. Bana özgüven kattı. Birçok insanla tanıştım. Tanımadığım insanlarla konuştum. Üniversite sınavına gireceğim için çok heyecanlıydım. Arkadaşlarımla konuşa konuşa bunu yendim. Mesela Rize’deki insanların tutucu olduğunu düşünüyordum. Rize’den gelen arkadaşlarla konuştum. Öyle olmadığını gördüm.”
Serra Esencan (Edirne): “Adana’dan arkadaş konuk ettim. Konuğum bizim 14 yıllık komşumuzun yeğeni çıktı. Her şeyi beraber yaptık. Aynı evde yaşadık. Annem Trakya’ya özgü yemekler; Trakya mantısı, satır et yaptı. Peynir helvası yedirdik. Beraber oyun havası oynadık. Edirne’yi gezdik, tava ciğer yedik. Burada yeni arkadaşlıklar edindim, çok güzeldi.”
Gül Rana Seven (Erzincan): “Erzincan’dan Bursa’ya gittim. Gittiğim aile Vanlıydı. Çok strese girmiştim. Kimin evinde kalacağım, bana nasıl davranacaklar diye. Çok iyi karşıladılar beni. Ailem ilk başta ‘Öyle şey mi olur? Tanımadığımız bir ailenin evinde nasıl kalacaksın?’ dedi. Önyargılılardı. Ama hiç öyle olmadı. Umduğumdan çok daha güzel geçti. Derse girdim. Mudanya’ya gittik. Müzeleri gezdik. LÖSEV’e gidip gönüllü olduk. Oradaki annelerle konuştuk. Erzincan’a gitmek istemiyorum şu an. Çok güzel burası.”