Güncelleme Tarihi:
Manisa’da özel okul öğrencilerinin TÜBİTAK tarafından ’eksik belge’ nedeniyle kabul görmeyen 2 projesi, Harvard Üniversitesi’nin ilgisini çekti. Harvard’dan kimya ve biyoloji alanındaki çalışmalarıyla davet alan 4 öğrenci, büyük gurur yaşadı. Biyoloji öğretmeni Nuray Avcı eşliğinde 10’uncu sınıf öğrencisi Göktuğ Altıparmak ve 11’inci sınıf öğrencisi Seda Erol’un melisa, okaliptüs ve karanfil yağlarının havadaki bakteriler üzerindeki etkisi ve bu yağların bakterileri temizlemesine yönelik projesi, büyük ilgi gördü.
Harvard Üniversitesi’nden davet alan projeyi anlatan biyoloji öğretmeni Nuray Avcı şunları söyledi:
"Projemizi ağustos ayından bu yana hazırlıyoruz. İnsanların toplu olarak yaşadığı hastaneler, toplu taşıma araçları, okullar gibi alanlarda üst solunum yolu hastalıklarının çoğaldığını tespit ettik. Bununla ilgili olarak havalandırmaların rutin temizliğinin yapılması gerekiyor; ancak bu temizlikte kullanılan maddeler tamamen kimyasal olup, alerjiye neden olabiliyor. Biz yaptığımız çalışmada doğal ürünler olan aynı zamanda antiseptik özelliğini bildiğimiz melisa, okaliptus ve karanfil yağlarını kullandık. TÜBİTAK için başvurduğumuz bu proje için Harvard’dan davet aldık.”
HAVADAKİ BAKTERİLERİN ÜREMESİ ENGELLENİYOR
11’inci sınıf öğrencisi Seda Erol ise çok mutlu olduklarını belirterek, "Klima filtrelerinden örnekler aldık, bakterilerin kolonileşmesini gözlemledik. Ardından bitkisel yağların etkisini araştırdık ve melisa, okaliptus ve karanfil yağlarını bakterilerin üremesini önemli derecede sınırlandırdığını, hatta azalttığını gözlemledik. Yaptığımız proje sonunda Harvard’da bilimsel konferans sunumu için davet aldık. Çok heyecanlıyız ve çok mutluyuz" diye konuştu.
10’uncu sınıf öğrencisi Göktuğ Altıparmak da ucuz maliyetli gaz antiseptik üretmeyi hedeflediklerini dile getirerek, "Normalde klima filtrelerimizi temizlemeyi amaçlamıştık ancak havadaki bakterileri ciddi miktarda azalttığımızı gözlemledik. Kanserli hastaların akciğerleri bakterilere karşı daha dirençsiz oluyor, bunlara da çok ciddi bir yarar sağlayabileceğini düşünüyorum. Projemiz TÜBİTAK’tan kabul göremedi; ama canları sağ olsun. Sonuçta ülkemiz için çalışıyoruz. Harvard’dan davet aldık, oraya gideceğiz" dedi.
ALTERNATİF ENERJİ ÜZERİNDE ÇALIŞTILAR
Harvard Üniversitesi’ne ve Almanya’nın Münih kentinde düzenlenecek Uluslararası Sanat ve Bilim Konferansı’na ’Kobal 60 izotopunun alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabilirliği’ üzerindeki araştırmalarıyla davet edilen 10’uncu sınıf öğrencileri Yusuf Ergül ve Bengisu Şentürk de büyük gurur yaşadıklarını söyledi. Öğrencilerle birlikte projeyi hazırlayan kimya öğretmeni Serpil Yazıcı, şöyle konuştu:
"Geçen mayıs ayında projemiz için çalışmaya başladık. Günümüzün problemlerinden en başta geleni enerji ihtiyacıdır. Biz de alternatif bir enerji sunmak istedik. Alternatif enerji kaynağı olarak elementler üzerinde araştırma yaptık. Celal Bayar Üniversitesi’nden öğretim görevlisi Gültekin Yeğin bize destek oldu. Radyoaktif bir element olan Kobalt 60 üzerinde çalıştık. Kobalt 60’ın yaydığı radyasyon enerjisini ısı enerjisine çevirip, oradan da elektrik enerjisi üreterek gereken alternatif enerjiyi temin etmiş olduk. Kobalt 60 az bulunan bir element. Bu elementin temin edilmesi halinde insanoğlunun ihtiyaç duyduğu enerji ihtiyacını, kritik tesislerde kullanılabilirliğini teorik hesaplamalarla kanıtlamış olduk. 20 Mayıs’ta Harvard Üniversitesi’nde bu çalışmanın sunumunu yapacaklar."
PROJEYLE 10 YIL SÜREYLE 100 EVİN ENERJİ İHTİYACI KARŞILANACAK
Kobalt 60 izotopunun alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabilmesine yönelik araştırmalarını anlatan Yusuf Ergül ise "Her geçen gün yeni bir enerji kaynağına ihtiyaç var. Kobalt 60 izotopunu alternatif bir enerji kaynağı olarak düşünebiliriz. Bunu araştırdık ve hesaplamalar yaptık. Ülkemizde Kobalt 60 üreten reaktörler kurulduğu taktirde bu enerji kaynağı kullanılabilir" dedi.
Yapılan araştırmalar sonucu 1 kilogram kobalt 60 izotopunun 10 yıl boyunca 100 hanenin enerji ihtiyacını karşılayabileceğini öngördüklerini dile getiren Bengisu Şentürk de "Teorik olarak da hesaplamalarımız bunu gösterdi. Kobalt 60 izotopu çok bulunamayan bir izotop olduğu için bu izotopun enerjisini kritik tesislerde kullanmayı öngördük. TÜBİTAK’a projemizi gönderdik, ancak TÜBİTAK’tan davet alamadık. Aynı zamanda Harvard Üniversitesi’ne ve Münih Üniversitesi’ne de bu projemizi göndermiştik. Harvard’dan ve Münih’ten davet aldığımız için çok gururluyuz, çok mutluyuz" diye konuştu.
TÜBİTAK’TAN AÇIKLAMA: HER PROJE BİR EMEK ÜRÜNÜDÜR
Konuyla ilgili TÜBİTAK’tan yapılan açıklamada, tüm projelerin bir emek ürünü olduğu belirtilerek şöyle denildi:
"Lise Öğrencileri Araştırma Proje Yarışması’nın bu yıl 49'uncusu düzenlendi. Yarışmaya 16 bin 181 proje başvurusu yapıldı ve önceki yıllarla karşılaştırıldığında bir rekor kırıldı. Son yıllarda 12 bilim alanında düzenlenen Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Bölge Yarışması'nda her alan için en az 3 jüri üyesi bulunuyor. Projeler alanında yetkin 3 jüri üyesi tarafından ayrı ayrı değerlendiriliyor ve ortalama puana göre sıralama yapılıyor. Başvurular ilgili jüri tarafından ön değerlendirmeye alınıyor ve bölge sergisine katılacak projeler belirleniyor. Bölge sergileri her bölge için 100 projeyle sınırlı tutuluyor. Bu bağlamda en yüksek puanı alan projeler bölge sergisine davet ediliyor. Bölgelerinde dereceye giren projeler de bir ilimizde sergileniyor ve sonrasında ulusal değerlendirme yapılıyor. Bu değerlendirmede derece alan projelerde daha sonra uluslararası yarışmalarda ülkemizi temsil ediyorlar. Söz konusu haberde yer alan Göktuğ Altıparmak ve Fadime Seda Erol isimli öğrencilerimize ait 'Melisa, okaliptüs ve karanfil yağlarının havada bulunan bakteriler üzerine etkisi' ile Yusuf Ergül ve Bengisu Şentürk isimli öğrencilerimize ait 'Kobalt-60 izotopunun alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabilirliği' isimli projelerde bu kriterlere göre ele alındı. Kurum olarak bütün öğrencilerimizin yaptığı projelere büyük önem veriyoruz. Yapılan tüm projeler bizim nezdimizden bir emek ürünüdür ve çok anlamlıdır. Mevcut kriterlere göre değerlendirme neticesinde geride kalan projeler de başarısız çalışmalar değil. Dört öğrencimizin projesini de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor.”