Güncelleme Tarihi:
Tekirdağ Çerkezköy’deki Türk Tekstil Vakfı Mesleki ve Teknik (METEM) Anadolu Lisesi‘nin 10’uncu yılı kutlandı. 2017-2018 eğitim yılı mezuniyet töreninin de gerçekleştiği etkinlikte 12’nci sınıflar kep attı.
Okul müdürü Murat Kıroğlu, yaptığı konuşmada yeni mezunlara hayatlarında başarılar dileyerek şunları söyledi:
“Okulumuz 2007-2008 eğitim yılında açıldı. 2017-2018 eğitim öğretim yılı oldu. Epey mezun vermeye başladık. Burada okul açıldığı günden beri hizmet eden, gayret gösteren usta öğreticimiz Orhan Ülkar ağabeyimizi çok yakın bir zamanda kaybettik. Onun anısına da okulumuzda küçük bir köşe oluşturduk. İnşallah anısını hem yaptığı hizmetlerle, hem bıraktığı anılarla, hem yetiştirdiği öğrencilerle unutmamış oluruz. Biz öğretmenler çocuklarınızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara örnek olmaya çalışıyoruz. Umarım onlar için güzel, mutlu bir hayat olur. Başarı; sabır, dürüstlük ve doğruluktan geçiyor. Bunlar oldukça başarılı olacaklarına inanıyorum. Hayatlarında başarılar diliyorum.”
‘ÜNİVERSİTE OKUYUN’
Okuldaki tüm eğitimciler adına konuşan matematik öğretmeni Süleyman Gökdoğan da velilere seslenerek şöyle konuştu:
“Dört yıl önce arkadaşlarımız buraya geldiğinde iki şeyin çok önemli olduğunu söyledik. Birincisi saygı, ikincisi iletişim. Bunlar kazanılmadığı sürece matematiğin, fiziğin, kimyanın hiçbir öneminin olmadığından bahsettik. Sizlerden de şu ricada bulunayım, bu arkadaşlarımızın arkasında durun. Hedeflerine odaklanmalarında yardımcı olun. Ona güvendiğinizi hissettirin. Rahmetli Orhan ağabeyimiz de eğitime çok önem veren birisiydi. Yaşına rağmen eğitimini devam ettiren bir kişilikti. Ben de sizlerden onun gibi çocuklarının arkasında duran birer birey olmanızı rica ediyorum. Arkadaşlarımızın üniversiteyi okumuş olmalarını istiyorum. Sizlerin de bu fırsatı onlara sunmanızı diliyorum.”
‘MEZUN OLANLARLA GURUR DUYUYORDUR’
Orhan Ülkar’ın kızı Derya Ülkar, “Babam olsa mutlaka üniversiteye gidin derdi” diyerek şöyle devam etti:
“Okul onun için bir iş değil, hayatıydı. Bize hep okuldan öğrencilerinden bahsederdi. Ziyarete geldiğimizde mutlaka okula da gelirdik. Ben de kendimi okulun öğrencisi gibi hissediyorum. Bazen derslerine katılırdık. Öğrencilerine, ‘Makine başında saçlarını topla’ diye kızardı. Babama, ‘Kızmasana öğrencilerine, seni sevmeyecekler’ derdik. Ama anladık ki öğrencileri onların iyiliği için konuştuğunu anlamışlar, çok sevildiğini gördük. Ondan bahseden herkes yüzünde tebessümle anlattı. Kardeşim de ben de bir kez daha gurur duyduk babamızla. Eminim o da şu an mezun olanlarla gurur duyuyordur, hissediyordur. Yeni mezun olan arkadaşlara da başarılar diliyorum. Babam olsa mutlaka üniversiteye gidin derdi. Onun bu sözünü de ben iletmiş olayım.”