Güncelleme Tarihi:
Tam olarak bilinmemekle birlikte yoğun sınav stresinin ardındaki rahatlık mı, yoksa dijital çağ mı öğrencileri okuldan soğutan bir şeyler var. Yani liseliler okula gitmek istemiyor. Onlar için okullar cazip bir yer halinden çıkmış durumda. Bu durumda da lise terk oranları bir hayli artmış. Rakamlar şimdilik belli değil. Ama önümüzdeki yıllarda çok tartışılacak.
İşte bu konu geçtiğimiz hafta son zamanların en önemli eğitim tartışmalarından biriydi. Dünya eğitim tartışmalarına yön veren başlıca isimlerin de aralarında bulunduğu 9 isim, kısa ama etkili konuların sergilendiği ted.com serisinde pbs.org ile işbirliği içinde hazırlanan bir etkilikte ABD’deki okul terkleri sorununu masaya yatırdı. Bu konuşma öncesi dünyada eğitim alanında efsane haline gelen Sir Ken Robinson, bir yazı kaleme aldı. Bu yazıyı da İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü İnovasyon Merkezi Direktörü Gökhan Yücel, eğitimcilerle paylaştı.
YILDA 1.5 MİLYON ÖĞRENCİ OKULU TERK EDİYOR
Robinson, ABD’de felaket sınırlarına dayanan liselerde okul terki konusunda artık önemli adımlar atması gerektiğinin altını çizerek, liselerde nelerin yanlış gittiğini sorguladı. 1970’te dünyanın en yüksek lise mezuniyet oranlarına sahip ABD’nin bugün bu oranın en düşük ülke olduğunu belirten Robinson, bakın bizde de yaşanan bazı sorunlara nasıl dikkat çekti:
OECD verilerine göre ABD’de lise mezuniyet oranı yüzde 75 civarında. Bu oran araştırmanın yapıldığı 28 ülke arasında 23’üncü sırada yer alıyor. Bazı bölgelerde mezuniyet oranları yüzde 50’lere düşüyor. Ülkenin liselerinde her gün yaklaşık 7000 öğrenci okulu bırakıyor. Bu senede 1.5 milyon öğrenci yapar. Bu tablonun sosyal ve ekonomik boyutu inanılmaz sınırlarda.
Ancak başka bir araştırma lise mezunlarının okulu terk edenlere göre daha kolay iş bulabildiğini, daha fazla gelir elde ettiğini ve vergi ödediğini gösteriyor. Lise mezunları üniversiteye ve diğer programlara devam etme konusunda şanslılar. Ayrıca yaşadıkları topluma daha fazla uyum gösteriyorlar. Buna karşın liseyi terk edenlerin hemen başı belaya girmiyor. Olağanüstü başarılı olanlar da var. Ancak, uzun süreli işsiz, evsiz, sosyal yardım alan ve suça bulaşmış insanların hemen hiçbirinin lise diploması yok. Bir tahmine göre eğer lise terk sayıları yüzde 50 azalabilseydi, bunun ABD ekonomisine sosyal yardımlara yüklenecek maliyetlerden tasarruf ve kazanılacak ek vergi gelirleri ile beraber ilave katma değer yıllık 90 milyar dolar seviseyinde olacak. Bu 10 yılda neredeyse 1 trilyon dolara tekabül eder.
Reagen hükümeti 1983 yılında “Tehlikedeki Ulus” başlığıyla okul sisteminde köklü reformların gerekliği konusunda bir rapor yayınladı. Aradan geçen 30 yılda federal ve yerel hükümetler tam da bu tespit edilen sorunları gidermek için yüzlerce projeye milyarlarca dolar harcadı. Son 10 yılda bu çabalar yoğunlaştı. Sonuçlar, tam bir milli felaket. Okulu tamamlama oranları düşmeye devam ediyor ve hem öğrenciler, hem de öğretmenler için durum pek de hoş değil.
Bu durumda ne yapmalı? Okulları iyileştirmek için politikalarımızı insanileştirmek, eğitimi ise sistemdeki her öğrenci ve öğretmen için bireysel hale getirmek şart. Eğitim, he daim insani ilişkiler üzerinedir. Mükemmel öğretmenler, sadece iyi ders anlatmazlar veya sadece iyi sınav gözetmenliği yapmazlar. Onlar ayrıca mentörlerdir, eğitim koçudurlar ve öğrenciler için hayat boyu sürecek birer ilham kaynağıdır.
***
Eğitimcinin anneler günü hediyesi
1960’lı yıllar İstanbul’u akrabalığın arkadaşlığın komşuluğun değerli olduğu yıllar. Büyüklerin ellerinin öpüldüğü, saygının, sevginin hoyratça kullanılmadığı zamanlar. Sabahat Hanım, kızı Pelin 5’inci sınıfa geçince Caddebostan’daki evinde aldığı karar onun ve daha sonra bütün kızları ve torunlarının hayatını etkileyecekti. Daha ortaokul yıllarında annesine okula gelerek yardım eden Gülin Sezin Toroslu’nun hobisi, yaşam biçimi haline geldi. Annesinden bayrağı devraldı. Anaokulu, kolej sınavlarına hazırlık dershanesi ve bale ile solfej eğitimi veren müzik okulundan 1965’te ilkokula ve daha sonraki yıllarda liseye dönüştü. Pelin ve Gülin Sezin daha sonraki yıllarda Çekmeköy’e geçerken kuzen Muattar Saydam ve eşi Candan Saydam’la yollarına devam etti. Ve önceki gün okulu kuran annesi Sabahat Sezin’e mezunları ve öğretmenleriyle “Anneler Günü” armağanı sundu. Okulun 50’inci kuruluş yıldönümünde sahneye çıkarak, onun çizdiği yolda yürüdüklerini söyleyerek, o günü ona armağan etti.