Güncelleme Tarihi:
Öte yandan yüksek kaliteli okul öncesi eğitimin gelişmiş bilişsel ve sosyal yetenekler ve daha iyi matematik ve dil becerileri gibi kalıcı olumlu etkilerinden çocuklarının mahrum olmasını da istemezler. Ebeveynlerin bilinçli ve bilgili olmaları bu süreci en iyi şekilde atlatmalarını sağlayacaktır. Bu nedenle doğru bilgiye ulaşmaları ve doğru desteği almaları çok önemlidir. Bilgi güçtür ve bu savaşı kazanmak için en önemli silahları olacaktır. Burada ebeveynlerin korkulu rüyası kreş hastalığını ve onunla savaşma yöntemlerini ele alacağız.
KREŞ HASTALIĞI NEDİR?
Kreş hastalığı aslında tıpta kullanılan bir terminoloji değildir, toplumda kullanılan bir terimdir. Kreş ya da okul gibi kapalı alanlarda toplu bulunan çocuklarda sık görülen bulaşıcı hastalıkları ifade eder. Bulaşıcı hastalıklar, bulaşabilen ve insanları hasta eden hastalıklardır. Bu hastalıklara vücudu istila eden veya toksinler salan ve normal vücut hücrelerine ve işlevlerine zarar veren virüs, bakteri, mantar veya parazit gibi mikroorganizmalar neden olur. Üst solunum yolu enfeksiyonları, gastroenterit (kusma ve/veya ishal, ateş ve karın ağrısı gibi yakınmalar ile gider) konjonktivit (gözde kızarıklık ve akıntı, şişlik), el-ayak-ağız hastalığı (ateş, el-ayakta kızarıklık ve ağız yaralarını içerir) kreşte yaygın görülen enfeksiyonlardandır. Günümüzde COVID-19’da kreş hastalığı içine dahil edilebilir.
KREŞ HASTALIĞI NEDEN SIK GÖRÜNÜR
Bağışıklık sistemi çeşitli hücre ve proteinlerin karşılıklı etkileşimi ve ortak çalışması ile vücudu mikroplara karşı koruyan kusursuz bir savunma sistemidir. Dışarıdan mikroorganizmaların vücuda girişini engeller, vücuda girmiş olan mikroorganizmaların ise hastalık yapmasını ve diğer organlara ilerlemesini önler. İlk 3 yaş, çocukluk çağının bağışıklık sistemi açısından en zayıf dönemidir. Henüz bağışıklık sistemi tam olgunlaşmamıştır ve gelişmeye devam eder. Genetik mirasın yanında doğumdan itibaren beslenme, yaşanılan çevre, çocukluk döneminde geçirilen enfeksiyonlar, kullanılan ilaçlar ve düzenli aşılama immün sistemin gelişimini etkiler. Çocuklar bir arada olduklarında enfeksiyon yayma riski çok yüksektir. Özellikle küçük çocuklar uygun kişisel hijyen ve bakımı tam olarak yapamaz. Ellerini burunlarını silmek veya gözlerini ovmak için kullanır ve daha sonra oyuncakları tutmakta veya diğer çocuklara dokunurlar. Bu şekilde bulaşıcı hastalıklar çocuklar arasında temas yoluyla kolayca yayılabilir. Çocukların yanı sıra ebeveynler ve kreşte çalışan personeller de enfeksiyon kaynağı olabilirler. Kreşe giden çocuklar bağışıklık sistemlerinin zayıf olduğu dönemde daha fazla insana ve mikroplara maruz kalmaları nedeni daha sık hastalanırlar.
ÇOCUK KREŞTEN ALINMALI MIDIR?
Çocuk er ya da geç toplum florası ile karşılaşmak zorunda kalacaktır. Bu kreşte veya anaokulunda olacaktır. İlk 3 yaşta kreşe giden çocuklar evde kalanlara oranla daha sık hastalanırlar. Kreşe gitmeden anaokuluna gidenlerde ise anaokulunda hastalık sıklığı yüksek olur. Yani çocuğun hayatının bir noktasında çok fazla hastalanması muhtemeldir ve bu kreş yıllarında olmazsa, anaokulunda ve birinci sınıfta olacaktır. Ebeveynler ve çocuk hekimlerinin dikkat etmesi gereken nokta hangi sıklığın veya hangi enfeksiyonların normal olarak kabul edilmeyeceği ve ne zaman altta yatan bir immün sistem bozukluğu veya hastalığı olup olmadığının araştırılması gerektiğini tespit etmektir.
KREŞ HASTALIĞINI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ SORUNUNDAN AYIRMAK ÖNEMLİ
Ortalama bir çocuğun her yıl altı ile sekiz kez viral üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmesi normal kabul edilir. Bir çocuk tekrar tekrar hastalandığında, çocuk kreşe gidiyorsa ve normal şekilde büyüyor ve gelişiyorsa ve çocuk herhangi bir ciddi enfeksiyon (zatürre veya hastaneye yatmasını gerektiren diğer enfeksiyonlar) geçirmediyse genellikle bağışıklık sistemleriyle ilgili herhangi bir sorun yaşamaları pek olası değildir. Ancak
- Yılda 8 veya üzerinde yeni kulak enfeksiyonu,
- Yılda 2 veya daha fazla ciddi sinüzit,
- Yılda 2 veya daha fazla zatürre (pnömoni),
- 2 aydan daha uzun süre antibiyotik tedavisi kullanımının gerekmesi,
- Bebeğin kilo alamaması veya normal şekilde büyüyememesi,
- Tekrarlayan, derin cilt veya organ apseleri,
- Bir yaşından sonra ağızda pamukçuk veya cildin başka yerlerinde tekrarlayan mantar enfeksiyonları,
- 2 veya daha fazla derin yerleşimli enfeksiyonlar,
- Ailede birincil immün yetmezlik öyküsünün olması bağışıklık yetmezliği açısından uyarıcı olması gereken durumlardır.
Çocuğunuzda bu durumlar varsa çocuk doktorunuzdan bağışıklık sistemi sorunlarını araştırmak için testler yapmasını isteyebilirsiniz.
ENFEKSİYONLARDAN KORUMAK İÇİN NELER YAPABİLİRSİNİZ?
Bunların en başında anne sütü gelir. Bebeğinizi ilk 6 ay sadece anne sütü ile besleyiniz ve 7.ayda ek gıdaya başlayarak emzirmeyi en az 2 yaşa kadar sürdürünüz. Anne sütünün enfeksiyon sıklığını azalttığı araştırmalarda gösterilmiştir.
* Çocuğunuzun bağışıklık sisteminin normal şekilde çalışmasına yardımcı olmak için, onun yeterli protein, lif ve mikro besin (vitaminler ve mineraller) aldığından emin olunuz ve şeker ve işlenmiş gıda tüketimini en aza indiriniz.
* Öncelikli olarak 6 aydan sonra çocuğunuza yıllık grip aşısı yaptırınız ve çocuğunuzun diğer aşıları için ülkemizde uygulanan aşı programına sıkıca bağlı kalınız. Bu programa ek olarak rotavirüs (ishal etkeni) aşısını da yaptırmanız çocuğunuzu ciddi gastroenterit gelişimine karşı koruyacaktır.
* Çocuğunuzun hasta olabilecek birçok farklı çocuk grubuna maruz kalmaması için sık kreş değişikliği yapmayınız.
* Kirlenmiş bir parmak, başparmak veya emzik mikropların vücuda girmesi için iyi bir yol olabileceğinden, çocuğunuzu başparmağını emmesinden veya emzik kullanmasından vazgeçiriniz.
* Çocuğunuza zamanı geldiğinde yemek öncesi ve sonrası, tuvalet sonrası ve topluma açık alanlarda bir şeylere dokunduktan sonra ellerini yıkamasını öğretiniz.
* Çocuğunuz hastalandığında doktorunuza başvurunuz ve bulaşıcı hastalık varlığında çocuğunuzun kreşe gitmesine ara veriniz.
* Yüksek kalitede bakım verecek bir kreş seçiniz (fiziksel şartları iyi, yeterli sayıda eğitimli ve hijyene uygun davranan personele sahip, gerektiğinde hasta ve sağlam çocuklara ayrı alanlar sağlayabilen, sağlık taramaları yapabilen ve sağlık personelinden danışmanlık alabilen).
Tüm önlemlere rağmen çocuklar bir noktada hastalanacaklardır. Enfeksiyonların çoğunda bulaştırıcılık hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce başlar. Ebeveynler kreşe gitsin veya gitmesin çocuklarını her hastalıktan koruyamayacaklarını kabul etmelidirler.
PROF. DR. NİLGÜN ALTUNTAŞ KİMDİR?
Niksar/Tokat doğumlu. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Yenidoğan uzmanı. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinde Yenidoğan ihtisasını tamamladı. Amerika Birleşik Devletleri’nde Teksas Üniversitesi, Soutwestern Tıp Fakültesinde 1 yıl süreli İmmünoloji eğitimi aldı. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yenidoğan Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktadır. Anne Çocuk Eğitim ve Araştırma Derneği Genel Başkanı ve Türk Neonatoloji Derneği üyesidir. Sağlık Bakanlığı Emzirme Danışmanlığı ve Yenidoğan Resusitasyon sertifikasyon kurslarında eğitmenlik yapmaktadır. Mesleki özel ilgi alanı yenidoğan hematolojisi, yenidoğan idrar yolu enfeksiyonları ve anne sütüdür. Bugüne kadar 35 uluslararası hakemli dergide, 20 ulusal hakemli dergide makale ve 65 ulusal, 21 uluslararası bilimsel tebliği yayınlandı. 16 kitap/kitap bölümü/çevirisi yazdı. İngilizce bilmekte olup evli 2 çocuk annesidir.