Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2024 15:30
Çukurca Yeni Yerleşim İlkokulu müdürü ve sınıf öğretmeni Erhan Köçer, 26 öğrencisi bulunan köy okulunu kolej gibi yaptı. Öğrenciler, dersler bitip eve gitme saati geldiğinde bile hem dışı hem de içi rengarenk ve ışıl ışıl hale gelen okullarından çıkmak istemiyor.
Görev yaptığı Bingöl’de doğan, Bursa Uludağ Üniversitesi’nde sınıf öğretmenliği bölümünü bitirdikten sonra Bingöl Üniversitesi’nde beden eğitimi ve spor alanında yüksek lisans yapan Köçer, mesleğe başladığı 2007 yılından beri köy okullarında öğretmenlik yapıyor. Öğrencilerinin gelecekte iyi yerlere gelmesi için çabalayan Köçer, bunun için çocukların iyi bir ortamda eğitim öğretim görmeleri gerektiğini söylüyor. Bu düşünceden hareket eden ve görev yaptığı okulu iyi bir eğitim öğretim ortamına dönüştürmek isteyen Erhan öğretmen işe okulun bahçesinden başladı. Önce dikenli yabani otlarla dolu okul bahçesini temizleyip oyun alanına dönüştürdü. Sonra sıra okulun içine geldi, sınıfların eskimiş duvarlarını ve sıralarını boyadı. Sınıflar minderler, renkli balonlar ve ışıltılı gezegenlerle donatıldı. Ayrıca çocuklara özel okuma ve etkinlik alanları oluşturuldu. Köçer, görev yaptığı Çukurca Yeni Yerleşim İlkokulu’nda 6’ncı yılını tamamlamak üzere olduğunu dile getirerek okulunda yaptığı çalışmaları şöyle anlattı:
BİR SINIF ÖĞRETMENİ KADARDIR“Babam devlet memuruydu ve benim ilkokul, orta okul ve liseyi tamamladığım Aydın’da okullarda hizmetli olarak çalışıyordu. Ben de küçükken okuldan sonra babama yardıma giderdim. O, sınıfları temizlerken ben de yanında olurdum. Temizlenen sınıflardan olumlu ya da olumsuz bir enerji alırdım. Bazı sınıflar içinde öğrenci yokken bile neşe dolu hissettirirken bazısı hüzün verirdi. Bu yüzden kendi sınıfımı nasıl sevgi ve mutluluk dolu bir yere dönüştürebileceğimi erken yaşlarda öğrendim. Çünkü bir sınıf ya da okul, öğretmeni kadardır. Bu yüzden de okulumu sıcak bir yuvaya dönüştürmek için elimden geleni yaptım.
BRANŞIM ‘KÖY ÖĞRETMENLİĞİ’İlk görev yerim olan Siirt’te 6 yıl çalıştıktan sonra Bingöl’e geldim. Şu an bulunduğum okulda da 6’ncı yılıma giriyorum. Lisansımı sınıf öğretmenliği bölümünde, yüksek lisansımı da beden eğitimi alanında yaptım ama soranlara branşımın ‘köy öğretmenliği’ olduğunu söylüyorum. Kırsalı ve köyü sahiplendiğim için yıllardır buradaki çocukların eğitimi adına farklı çalışmalar yapmayı sürdürüyorum. Köydeyim diye kendimi sosyal hayattan soyutlamıyorum. Her yıl ulusal ve uluslararası birçok eğitime katılıyor, eğitimdeki farklı çalışmaları araştırıyorum. Köyde bir öğretmen neler yapabilir, öğrencilerini okul duvarlarının ve hatta köyün dışına nasıl taşıyabilir sorularının peşinden gidiyorum.
BAŞARININ İLK ADIMI HAYAL ETMEKHer başarının ilk adımı hayal etmektir. Bu yüzden köydeki çocukların önce hayal etmelerini sağlıyorum. Okulumuza ‘Yuvam Çukurca’ diyoruz. Çünkü insanlar evlerinde kendilerini mutlu hissederler. Bu yüzden okulu da çocukların seveceği bir yuvaya dönüştürmek istedim. Okuldaki öğrenciler zil çalınca hemen eve koşmak istemiyor. Hatta bazen onları zorla eve gönderiyoruz.”
‘BÖCEK OTELİ’ BİLE YAPTIKOkulda 3 öğretmen var. Bir öğretmen anasınıfına, Köçer, 1 ve 2’nci sınıflara, diğer öğretmen de 3 ve 4’üncü sınıflara bakıyor. Kendi sınıfında 13 öğrencinin bulunduğunu belirten Köçer, şöyle devam etti:
“Okulumuz şehir merkezine 6 kilometre uzaklıkta ancak okuldaki çocukların hepsi köyde yaşıyor. Diğer yandan okulumuz doğanın kalbinde. Öğrencilerin uzakları keşfetmeye açık olması için önce yakınını bilmesi lazım. Bu nedenle onlarla okuldaki derslerin dışında orman yürüyüşü yapıyor ve doğayı tanımalarını sağlıyorum. Geçtiğimiz günlerde okulumuzun bahçesine bir ‘böcek oteli’ yaptık. Böcekle bile empati kurabilen çocuklar ileride diğer insanlarla da çok rahatlıkla empati kurabilir.
BU OKULDA GEZEGENLERE DOKUNMAK MÜMKÜNDiğer yandan gezegenleri derste anlatıyorum ama ne güneşi yakından görebiliyoruz ne de diğer gezegenleri ziyaret edebiliyoruz. Bu nedenle gezegenleri üç boyutlu modelleyerek ve ışıklandırarak sınıfın duvarlarına yerleştirdim. Böylece uzay, çocuklar için daha somut bir yere dönüştü. Gezegenlere dokunabiliyor ve yakından inceleyebiliyorlar.
GELENEKSEL SINIF MODELİMİZ YOKYaz döneminde okul bahçesinde çıkan dikenli otları temizliyorum. Ardından okullar açılınca çocukların isteği ve ihtiyaçları doğrultusunda sınıf düzenlemesini yapıyorum. Kış döneminde de sobamız için odun topluyoruz ve güne genellikle sıcak çorbayla başlıyoruz. Harfleri etkinliklerle öğreniyorlar. Örneğin ‘e’ harfi gününde sınıfta hamurlarla ekmek yaptık. Kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesi için çocukların yaparak ve yaşayarak öğrenmelerini sağlıyorum. Sınıftaki sıra düzenimiz de çocukların birbirinin ensesini değil yüzünü görebileceği şekilde. Bu sayede öğrenciler, iletişime hem daha açık oluyorlar hem de akran öğrenmesi gerçekleşiyor. Yani geleneksel bir sınıf modelimiz yok. Sürekli dönüşüyor ve gelişiyoruz.”