Güncelleme Tarihi:
Klasik koşullanma, çevresel bir uyaranın varlığı ile canlının doğal olarak tepki vermesi esasına dayanmaktadır. Ünlü fizyolog Ivan Pavlov tarafından keşfedilen klasik koşullanma bir öğrenme mekanizmasıdır. Aynı zamanda Pavlov'un yapmış olduğu bu çalışma tarihte bir ilk olarak yerini almıştır.
Klasik Koşullanma Nedir?
Klasik koşullanma, herhangi bir uyarıcıya karşı gösterilmiş olan tepkinin, onun yerine geçen başka bir uyarana karşı da gösterilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Klasik koşullanma, canlının doğal uyaranlara göstermiş olduğu doğal tepkiyi, doğal uyarıcılar yerine geçen yapay uyarıcılara karşı da göstermedir.
Klasik Koşullanma Ne Zaman Ortaya Çıkmıştır?
Klasik koşullanma üzerinde bilinen ilk çalışmaları Rus fizyolog Ivan Pavlov yapmıştır. Ivan Pavlov, 1900'lü yılların başında sindirim sistemi çalışmaları sayesinde Nobel Ödülü almıştır. Bu çalışmalar sayesinde kendisini klasik koşullanmaya yöneltmiştir.
Pavlov, sindirim olayında salyanın rolünü incelemiş ve deney hayvanı olarak da köpekleri seçmiştir. Yapmış olduğu incelemede salya üretimi yiyeceğin ağıza alınmadan başladığını gözlemlemiştir. Normal salya salgılamanın yiyeceğin ağıza alınması ile başlaması gerektiğini düşünen Pavlov, çalışmalarını köpek davranışları üzerinde ilerletmiştir.
Klasik Koşullanma Nasıl Gerçekleşir?
Normal şartlar altında nötr özelliği bulunan bir uyaranın (zil sesi gibi) belirli herhangi bir tepkiye sebep olan farklı bir uyaran (et) ile defalarca eşleştirilmesi neticesinde aynı tepkinin oluşmasına (salya) sebep olmasıdır. Köpeğin en başta yiyecek olan ete göstermiş olduğu tepki yani salya bir refleks tepkisidir. Öğrenme sonucunda yeni bir uyaranda (zil sesi) aynı tepkiyi ortaya çıkarmasıdır. Ivan Pavlov elde etmiş olduğu bu verilerin doğrultusunda öğrenilmiş olan davranışların birçoğunun kalıtsal olarak aktarılan reflekslere bağlanabileceğini düşünmüş ve klasik koşullanma üzerine yapmış olduğu çalışmalarını daha farklı tepkileri içerecek bir şekilde genişletmiştir.
Klasik Koşullanma Örnekleri
- Klasik koşullanma örneklerinden bir tanesi de Albert adındaki 10 aylık bir bebektir. Deneyin başında, Albert bebeğin herhangi bir hayvana karşı korkusu bulunmamaktadır. Bebeğe beyaz tavşan gösterilir ve bebek ilk görüşte tavşanı sevmiş, korkmamıştır. Daha sonra bebeğe beyaz tüylü tavşan gösterilirken eş zamanlı olarak şiddetli bir gürültü sesi verilmiştir. İşitti sesten korkan Albert bebek geriye çekilmiştir. Öncesinde korkuya sebep olmayan beyaz tüylü tavşan tekrar bebeğe gösterilmiş ve bebek bu sefer tavşanın görünümünden korkmuştur, tavşan uzaklaşmak istemiştir. Albert bebek, bu korku davranışını farklı beyaz tüylü nesnelere de göstermeye başlamıştır.
- Kişilerin hemşire görünce korkması, mama önlüğünü görmüş olan bir bebeğin sevinmesi, polis kıyafeti giyen kişileri görünce telaşlanılması, limon kelimesini duyunca veya görünce ağız sulanması.
- Otobüste seyir halinde olan bir kişinin birdenbire acı bir fren sesi duyarak karşıdan gelen bir arabaya çarpması sonucu kişi ağır yaralanmıştır. Tedaviler sonucunda iyileşen bu kişi kazanın üzerinden oldukça uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, fren sesini her duyduğu anda korku ile yerinden fırlamaktadır. Örnekte geçen fren sesi, kaza geçiren kişinin korku tepkisini açığa çıkarmış olan bir koşullu uyarıcıdır.
- Diş muayenesine giden bir kişinin kalp atışlarında meydana gelen hızlanma ve kaygı durumu, diş doktorunun muayenehanesi ile kişinin fiziksel acıları arasında ilişki kurması ile mümkün hale gelmektedir. Bu örnek gibi kişiler, normal yaşamlarında pek çok durumda klasik koşullanma durumu ile karşı karşıya kalmaktadır.