Güncelleme Tarihi:
Stres genellikle insanlara zarar veren ve uzak durulması gereken bir durum olarak görülüyor. Ancak California Berkeley Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalarını sürdüren Elizabeth Kirby’nin araştırması, doğru miktarda stresin beyne, dolayısıyla bilişsel performansa iyi geldiğini ortaya koyuyor. Araştırmanın bulgularına göre kısa süren, kronik olmayan stres yeni beyin hücrelerinin gelişmesini sağlıyor. Fareler üzerinde yapılan incelemelerde stressiz olmanın beyne iyi gelmediği; can sıkıntısı ve depresyona neden olduğu görülüyor. Ancak kronik olmayan, kısa ömürlü stresin yeni beyin hücrelerinin gelişimine imkan vererek, bilişsel performansı yükselttiği tespit ediliyor. Uzun sürmeyen alarm durumlarında beyin dikkat ve ilgiyi arttırıyor, bu da en iyi performansın çıkmasına yardımcı oluyor. Araştırmada süresi ve şiddeti artan stresin ise beyin hücrelerini olumsuz etkilediği ortaya çıkıyor. Buna göre, bu tip stres yoğun kaygıya ve ilerleyen aşamada bireyin ciddi psikolojik problemleri yaşamasına neden olabiliyor. Ayrıca obezite, kalp krizi ve yoğun depresyon riskini önemli ölçüde artırıyor. Biz de stres konusunda çalışmalarını sürdüren, alanında uzman iki isme stresle öğrenme arasındaki ilişkiyi ve yapılabilecekleri sorduk.
ÇOCUKLARA GEREKSİZ İLAÇ VERİLEBİLİYOR
Dr. Bülent Madi (Nörolog-Nörobilim Uzmanı): Sabahları uyandıktan sonra el yıkamak, kahvaltı yapmak gibi eylemler beynin iç bölgesinden gelen dürtüler. Bu bölge ilkel refleks, hareket programlama, kaygı ve bellekle ilgili. Beynin iç ortasında hem sağda hem solda olan bölge tarafından yönetiliyor. Sosyal ilişkiler ve meslek sahibi olup, yaşamımızı sürdürmek için okula gidip öğrenmek isteriz. Yani demek ki kaygı hissediyoruz. Belirli bir miktarın altındaki kaygının olması şart. Ancak fazla olması günlük yaşamı, öğrenmeyi, çevreyle uyumlu olmayı, davranışları, hatta uykuyu da bozuyor. Bu durumda çevreden kopmuş, başarısı azalmış, küskün veya saldırgan kişilik oluşuyor. Kaygının incelenmesi gerekiyor. Fakat çocuklarımız gereksiz yere ilaç kullanmak zorunda kalabiliyor.
OLUMLU OLANI DA VAR
Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez (ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık): Öğrenci performansı için stres olumlu veya olumsuz olarak ikiye ayrılabilir. İdeal seviyedeki stres öğrenciyi motive ederek performansını arttırır. Bu, olumlu stres. Olumsuz olan aşırı stres ise öğrencinin verimli ders çalışmamasına ve başarısızlığına neden olabilir. Stresin zamanla ulaştığı optimum nokta, performansı istenen düzeye getirir. Bu noktada öğrenciler en iyi performansta ders çalışır. Kısacası, bir işte iyi sonuç için belli heyecan düzeyine yani olumlu strese gerek var. Düzey aşılırsa öğrenci daha az başarılı, daha endişeli, yorgun ve yanılmaya yatkın olur.