Güncelleme Tarihi:
Kıyafet İnkılabı, Atatürk Devrimleri'nin bir parçasıdır. Bu kanunla belirli tipte bazı kıyafetlerin giyilmesi de yasaklanmıştır. Bu dönemde kadınlar ise, “çağdaş kıyafet” giymeye teşvik edildiler. Ama kadın giyimine dair herhangi bir yasal düzenleme yapılmadı.
Kılık Kıyafet Kanunu Ne Zaman Kabul Edildi?
Kılık kıyafet kanunu, 11 Ekim 1926 yılında kabul edildi. Kılık kıyafetin düzenlenmesi konusu, Ağustos 1919 yılında Mustafa Kemal’in zihninde daha çok belirginleşmişti. Erzurum Kongresi’nin kapandığı akşam, Mustafa Kemal Paşa’nın Mazhar Müfit Kansu’ya not ettirdiği maddeler arasında 4. sırada “Fes kalkacak, uygar uluslar gibi şapka giyilecektir.” ibaresi yer aldı.
Kılık Kıyafet Kanunu Ne Amaçla Çıkarılmıştır?
Kılık kıyafet bir toplumun karakteristik özelliklerini ve kültürünü ortaya çıkaran en önemli göstergeler arasında yer alır. Osmanlı Devleti zamanında çok uluslu ve çok kültürlü bir yapı bulunuyordu. Her millet kendi kıyafetlerini giydiği için de giyimde konusunda bir birlik bulunmuyordu. Buna karşılık Avrupa’da modernleşmenin yaşanması ile birlikte her ülkenin kendi yerel kıyafetlerini giymesi yerine çağdaş ve ortak kıyafetler giymeye başladı.
Atatürk, Türk toplumunu tamamen çağdaş, tam anlamı ile ve dış görünüşüyle de modern bir toplum haline getirmeyi amaçlıyordu. Bu nedenle de ilk adım olarak şapka kanunu çıktı. Çünkü o zamanlar kullanılan fes geri kalmışlığın bir sembolü haline gelmişti. Bunun sonucunda da Doğu ile Batı’yı birbirinden ayıran bir parça halini almıştı. Aynı zamanda Mustafa Kemal kıyafet değişimi ile birlikte Türk milletinin zihniyet açısından da çağdaş toplumlardan bir farkı bulunmadığını göstermeyi hedefledi.
Yerel Yönetimlerin Kadın Kıyafetleri ile İlgili Girişimleri
Erkeklerin giyeceklerini düzenleyen Şapka Kanunu'nun çıkmasının ardından toplumun bir kesiminde kadın kıyafeti konusunda da bir yasa çıkması için beklentisi içine girildi. Bazı basın organları bu konuda hükümeti teşvik edecek yayınlar da düzenledi. Ama hükümet bu yönde herhangi bir karar almadı. Ama pek çok yerel yönetim, 1925-1934 tarihleri arasında kadınların çarşaf ve peçeyi bırakarak çağdaş kıyafetler giymesi için çeşitli ceza ve yasaklar getirdi.
Örneğin, Tirebolu Belediyesi 7 Ekim 1926 yılında aldığı bir kararla ilçede peçe takılmasını yasakladı. Bunun sonucunda peçesini 48 saat içinde çıkarmayan kadınların cezalandırılacağını ilan etti. Trabzon Vilayet Meclisi Aralık 1926 yılında aldığı bir kararla peçeyi yasakladı. Peçe takmaya devam eden kadınların ise, karakola sevkedileceğini açıkladı. 1934 yılının sonunda ise, Bodrum Kent Konseyi kadınların peçe ve çarşaf takmasının yasaklanmasına, yasağa uymayanların ise belediye tarafından cezalandırılmasına karar verdi.
Bazı Kıyafetlerin Yasaklanmasına Dair Kanun
2 Eylül 1925 günü çıkarılan Devlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getiren bakanlar kurulu kararnamesinin çıkarıldığı din adamı dışında kalan kişilerin sarık ve cübbe giymeleri yasaklandı. Buna aykırı davranışlar sergileyenler ise, bir yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. 1934 yılında ise, din adamlarının dini kıyafetlerini sadece ibadet yerlerine giymeleri ile ilgili bir yasa çıkarıldı.
Hükümetin meclise sunduğu yasa önerisinin gerekçesi ise; devlet adamlarının dini görevlerini yerine getirirken giydikleri dini kıyafetlerin, din ve devlet işlerinin dışında tutulmasının sağlanması, Cumhuriyetin temel esaslarına, reformlara ve laiklik esasına bağlı kalınmasını sağlamaktır. Tüm bu kıyafet reformları ile hem çağdaş ve modern bir giyim tarzı benimsetilmek istendi hem de çağdaş bir düşüncenin zihinlere yerleştirilmesi amaçlandı.